Çatışma
Hz. Adem'(a.s)le Şeytan arasındaki harp, Habil ile Kabil arasındaki savaş, Hz. Musa(a.s) ile Firavun arasındaki çatışma, Hz. İsa(a.s) ile Yahudiler arasındaki kavga, Hz. Muhammed(s.a.v) ile Ebucehil arasındaki düşmanlık, özetle İman ile inkar, zenginle fakir, obezleşmiş ülkelerle gelişmesine izin verilmeyen ülkeler arasındaki çatışma devam ediyor.
Bize gelince eğitimimizin yetiştirdiği suçlu sayısı, ilim adamı sayısından fazla.
Hapishane sayısı da üniversite sayısından fazla.
Türkiye'nin en kültürlü mekanı neresidir? Diye bir soru sorsanız cevabı Silivri Cezaevi olur.
En az otuz yılda yetişen generaller, profesörler, avukatlar, ekonomistler, emekli üst düzey bürokratlar Silivri cezaevindeler.
Ceza davalarına bakan savcı, hakim, avukat, katip, mübaşir, gardiyan sayısı da epeyce kabarık.
Bunlara karşılık arabulucu, ıslah edici, barıştırıcı, ödül verici bir kurum veya kuruluş yok.
Milyar dolarlar milletin gözü önünde birkaç kişinin kasasına akarsa, milyonlarca insan bu hortuma bakarsa dolara hücumu engelleyecek adalet gücünden başka hiçbir güç yoktur.
"Adalet gücü" deyince de savcı, hakim, jandarma, polis gücünü kastetmiyorum.
Karakolda yediği dayağı unutamayan sağdan ve soldan birçok insan tanıdım ben.
"Çatışma" kelimesini duyduğumuzda ya Cudi Dağı'nın eteklerinde askerle terörist çatışmasını çağrıştırırız veya mafya çatışmasını çağrıştırırız.
Teröristlerin ve mafyanın toplamı yirmi bin etmez.
Halbuki milyonlarca gelinle, kaynana çatışıyor.
Eşler anlaşmazlıklara düşüyor, işin içinden çıkamıyor ve mahkeme kapıları boşanan eşlerle dolup taşıyor.
Çocuk kavgasından, köpek kedi kavgasından, kapı önü çöp kavgasından, üst kattakinin halı çırpması kavgasından, katlarda gürültü yapma kavgasından kaş çatan komşular oluşuyor.
Bu tür çatışmaların sayısı ve bu millete maliyeti aslında terör çatışmalarının maliyetinden çok fazladır da fazla olduğu için sanki tabii bir halmiş gibi geldiğinden dikkat çekmiyor.
Ama Rabbimiz bizim dikkatimizi bu tür çatışmaların önlenmesi için "Hakemlik" müessesesini teklif ediyor. (Bak Nisa suresi ayet 35)
Devlet, "karakol"unu değil eğer varsa kirlenmemiş beyaz elini göstererek bu "Hakemlik" müessesesini düşüne dursun.
Vatandaş olarak biz, üzerimize düşeni yapalım.
Seven, sevdiğiyle kavga edemez.
Eşinizi seviniz. Komşunuzu seviniz. Balkonunuza halı çırpan komşuyu da seviniz. Öğretmeninizi, valinizi, öğrencinizi, mahallenizin sağcısını, solcusunu, delisini ve velisini seviniz.
Onun da sizi sevmesi için sevdiğinizi belli ediniz.
Sevdiğinizi belli etmenin yollarını sevgili peygamberimiz bize gösteriyor:
1) Karşılaştığınız zaman gönülden gülümseyiniz.
2) Selam veriniz.
3) "Karşılıklı hediyeleşiniz ki, birbirinizi sevesiniz."
4) En sevdiğiniz yarım ekmeğinizi bölüşünüz de kasası obezlere örnek olsun.
İsterseniz deneyiniz. Kaynananıza bir başörtüsü hediye ediniz. Gelininize bir entari alınız. Gücünüz yetmiyorsa bir sakız alınız. Saç tokası alınız ve hediye ediniz.
Kişinin ırkı, dini, dili, coğrafyası ne olursa olsun hediye diliyle bütün gönüllerin surları aşılabilir.
Sevgili peygamberimize karşı en katı düşmanlığı basın yoluyla sergileyen Ka'b bin Züheyr' e, sevgili peygamberimizin hediye ettiği "Hırka-i şerif" Topkapı Müzesi'nin en değerli eseri olarak ülkemizi süslemektedir.
"Hediye almaya paramız yok" demeyin. "Çoban armağanı çam sakızı" diye bir atasözümüz vardır.
Kadınlarımızın parmağındaki altın yüzük, erkeklerimizin gümüş yüzüğü, para olarak fazla bir şey değildir ama bir ömür boyu onu parmağından çıkarmamaktadır. Çünkü o, en sevdiği insanın gönlünün tercümanıdır.
Ayda yüz elli milyon lirayla İstanbul şehrinde yaşamaya çalışan yaşlı bir hanım, bize her gelişinde hediyesiz gelmez. Hiçbir zaman eli boş gelmedi. Evinin balkonunda saksıda yetiştirdiği tere otundan veya ekşi kuzukulağından bir tutam veya üç tane yeşil soğan mutlaka yanında olacak ve onunla gelecek.
Buyurun. Hediye vermek için paraya hiç de gerek yok.
Ama paranız varsa, size öğüdüm, paranın ağaçtan yapıldığını, hazinenin tamamının bir dağın ormanından meydana geldiğini hatırınızdan çıkarmayın ve sevdiğiniz insanın gönlünü kazanmak için milyonlarca para destesini verseniz yine de az geleceğini düşünün.
Bütün dünya, bir gönülün bir telinin kopmasına değmez vesselam.