D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Tatil bitti!

Tatil bitti!

Bir süredir, yani dört yıla yakın, günlük yazı yazmadığımıza şaşan yakınlarımız, dostlarımız, okuyucularımız sık sık tatilin ne zaman biteceğini soruyorlardı.
Eğer geçen günler tatilse, işte bugün bitti!
Uzun süren tatilimiz süresinde neler yaptık? Vaktimizi nasıl geçirdik? Elbette okuyucularımıza bunun hesabını vermeliyiz.
Aslında günlük yazı anlamında tatilimiz, 1996 mayısında TBMM tarafından RTÜK üyesi seçilmemizle başladı. Altı yıl olması beklenen ve fakat dokuz yıla sarkan uzunca bir tatil!
RTÜK faslı, elbette konumuzun dışında. Burada ne yapıp ne yapamadığımız hesap dışı değil, ama konu dışı. Bu dokuz yıl boyunca da yazı işleri anlamında boş durmamaya, yazarlıkla alâkamızı kesmemeye çalıştık. Günlük değilse de, haftalık yazılar yazdık. Beş tane kitap yayınladık: Kitaplık Kılavuzu, Türkistan-Türkiye Gergefinde İran, Türkendülüsiye-Hilâl Operasyonu-, Bir Lügat Bulmadım ve Yüzyılın Soykırımı. Ayrıca Büyük Türkçe Sözlük’ün genişletilmiş baskısını da bu dönemde hazırladık.
RTÜK üyeliğimiz, 2005 temmuzunda sona erdi. Hükümet kanunu değiştirdi, 9 yeni RTÜK üyesi seçildi ve bizim uzamış görevimiz de tamamlandı. Hükümetimiz, bu işlemi yaparken, bize –her halde haklı olarak- sormak ihtiyacını dahi hissetmedi. Hatta, değil Muhterem Başbakan, RTÜK’le ilgili Bakan dahi bir telefonla olsun, “bugüne kadar yaptığınız hizmetler için teşekkür ederiz” demek lüzumunu duymadı.
“İlgili Bakan”, Bakan olmadan önce en çok görüştüğümüz şahsiyetler arasındaydı. Sonradan kulvar değiştiren “irticaî” bir televizyonun Ankara’da ilgilisi olarak 28 Şubat döneminde tek görüşebildiği RTÜK üyesi olduğum için, bu görüşmeler hayli sık oluyordu!
28 Şubat’ın sert rüzgârları, her tarafı kasıp kavururken, “irticaî” televizyonlar ve radyolar listesi MGK toplantılarının baş konusu olurken, Genelkurmay İkinci Başkanı “Bir-General” hazretleri “filan televizyonu feşmekan maddeye göre derhal kapatın, sonucu bana bildirin!” deyu yazılı emirler yağdırırken, hedefte olan televizyonların bu muhataralı dönemi nasıl atlatabildiklerini o zaman o yayın kuruluşlarının ilgilileri gayet iyi biliyorlardı, şimdi bilmek ihtiyacını hissetmiyorlar bile. Çünkü bazılarının yayın muhtevaları tamamen değişti...
2005 temmuzunda, RTÜK Kanunu’nda değişiklik yapan kanun kabul edildiğinde, gerçekten tatilde idim. Vazifem sona erince, tatili uzattım. Bunu hakettiğimi düşünüyordum. “Viran olası hanede evlad ü ıyal var” sözünü hatırlamak için fazla zamanım olmadı. Emeklilik dilekçesi verdim. Tabiî ki SSK’dan...
Kanuna göre, RTÜK’ün iki türlü üyesi vardı. Birisi devlet cenahından gelenler, onlar hiç bir hak kaybına uğramadan, derece-kademe alarak mümtazen terfi ederek görevlerini tamamlıyor; diğeri halk cenahından seçilenler, SSK’dan geliyor, SSK’ya dönüyor; emekli olurken kıdem tazminatı dahi alamıyor!
SSK’dan RTÜK dönemini de içine alacak şekilde emekli olmak için yeni seçilmiş olan RTÜK başkanı ile bir yıl süren bir mücadeleye mecbur kaldım. Başkan sonunda lütfetti, bizim RTÜK dönemi ile ilgili emekliliğimizi onayladı. Ona ziyadesiyle müteşekkirim. Sonradan da RTÜK adına beni mahkemeye verdi! Görev sırasında kesintilerin SSK’ya değil de Emekli Sandığı’na yapılmasının -hiçbir talebimiz ve yetkimiz olmamasına rağmen- sorumlusu biz sayılıyorduk ve eski TL ile 15 milyara yakın bir talepte bulunuluyordu. Halen mahkeme devam ediyor!
SSK’dan emekli olmaktan başka ne yaptığım merak ediliyorsa, kısaca onu da arz edebilirim. Türkiye Yazarlar Birliği’nin faaliyetlerine olan katkımı sürdürdüm. Yurt içinde ve dışında birçok güzel faaliyet gerçekleştirdik. Kitaplar yayınladık. Geçen sene TYB’nin 30. yılı idi. 30. yılı dolu dolu faaliyetlerle geçirdik. Dört yıl içinde üç yeni kitabım yayınlandı: Mağlubiyet İdeolojisinin Sonu, Devlet Sözlük Yazar mı, İslâm Şairi-İstiklâl Şari Mehmed Âkif. Üç kitabım da yayına hazır: Türkistan-Türkiye/Türk Kimliğinin Coğrafyaları, Son Darbe Ergenekon ve Oyunun Tadı Kaçtı.
Bu arada, RTÜK’te iken başlatılan bir dâva ile ilgili soruların da zihinleri çok fazla meşgul ettiğini tahmin edebiliyorum. İşte şimdi Ergenekon dâvasının esasını teşkil eden darbe teşebbüslerinin, Ayışığı’nın, Sarıkız’ın düşünceden uygulamaya geçirilmek istendiği günlerde, yani 2004 yılı başlarında bulunduğum görevde etkisiz kılınmam için bir dâvaya dâhil edildim. Bu dâvaya dahil edilmemde başrolü oynayan yüksek rütbeli şahsiyetler, sürmekte olan Ergenekon Terör Örgütü dâvasının baş sanıkları olarak ya hapishanedeler, ya da hapishanede olmamak için kendilerini sevkettirmeye muvaffak oldukları hastahanedeler!
“Dahası” derseniz, bir emekliden daha ne beklenir ki? Vesselâm...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi