Yazıcıoğlu’nun partisine lider olmak!
Kimileri bunu eleştirebilir. Yazıcıoğlu’ndan sonra Büyük Birlik Partisi’nin lideri olabilir mi diye. Elbette ki olabilir. Zira kişiler fanidir, baki olan davadır. O dava da Merhum Yazıcıoğlu’nun “Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum” diyerek özetlediği Allah davasıdır…
Büyük Birlik Partisi’ni bilenler ve yakından tanıyanlar, onun ve başındaki Muhsin Yazıcıoğlu’nun her dönemde sağduyuyu, doğruyu, gerçeği haykırmış olduğunu da bilir.
Sistemin bütün çirkinliklerine inat, her dönemde iktidar ve muhalefet ayırımı yapmaksızın doğru eleştirilerle istikamet belirlemede öncü olmuştur BBP.
Yazıcıoğlu, inançlar üzerindeki yasakların karşısında dururken, darbe ve darbe sevdalılarının da korkulu rüyası olmayı bilmiştir her zaman. Onu en çok ön plana çıkaran özelliği ise sözünü hiçbir korkunun gölgesinde kalarak sakınmamış olmasıdır.
Kimden ve nereden gelirse gelsin darbelere, darbe zihniyetine karşı bir kale olmuştur adeta.
Şimdi onun ardından bir gelecek arıyor Büyük Birlik Partisi…
Türk siyasi yaşamında yeri doldurulamayacak bir lider olan Muhsin Yazıcıoğlu’nu en iyi temsil edecek, onu yakından bilen, onun dava arkadaşlığını sonuna kadar yapmış, misyonu ve vizyonuyla Türkiye’ye ve hatta Yazıcıoğlu gibi dünyaya hitap edebilecek, geniş bilgi birikimi, derin siyasi kültürü, yakın tarihin üzücü olaylarına bizzat tanıklık etmiş, geçmişte yaşananlardan alınan derslerle geleceğe sağlam bir merdiven dayayabilecek bir lider…
Elbette ki herkesin aklında, “kim olmalı?” sorusu var.
Bu sorunun cevabını vermek de öyle kolay olmasa gerek. Zira BBP’nin gerçek emektarları, Yazıcıoğlu’nun ardından partinin eriyip gitmesine ve bir sistem partisi haline gelmesine asla razı olmayacaklardır…
Adında türlü şaibeler bulunan simaların, geçmişlerini ve sağlıksız bağlantılarını bir kenara bırakarak ve sırf isimlerini kullanarak liderliğe soyunmuş olmasının yarattığı rahatsızlık artık saklanamayacak boyuttayken, Büyük Birlik Partisi bu süreçten yara almadan geçmenin hesaplarını iyi yapmalıdır.
Belki daha önce de dile getirilmiştir. Büyük Birlik Partisi’ni en iyi bilen, Muhsin Yazıcıoğlu’nun en yakın dava arkadaşlarıdır.
Yakın geçmişte yaşanan sıcak ve riskli olaylar karşısında Merhum Yazıcıoğlu’nun takındığı tutumu, izlediği politikayı, verdiği demeçleri en iyi bilen isimler var BBP’de.
Aynı zamanda BBP’nin beyin takımını oluşturduğuna da inandığım isimlerden en çok ön plana çıkan kişi ise Yard. Doç. Dr. Selçuk Özdağ’dır.
Selçuk Özdağ’ı yakından tanıma fırsatı bulduğum 4 yıllık bir zaman zarfında liderlik vasıflarının yanı sıra, sorgulayıcılığı, geniş ufku, olaylara bakışındaki sağduyulu anlayışı, müthiş analiz yeteneği, yakın tarihin buhranlı olaylarına hâkimiyeti, dik duruşu, cesareti, tehditlere boyun eğmeyen yapısı, gerek siyaset gerekse akademik yaşamındaki haklı mücadelesi, bilgi birikimi ve siyasi özgeçmişi ile bir siyasi partiyi taşıyacak kapasiteye sahip olduğunu gördüm.
Sadece bir siyasetçi olarak değil, bir akademisyen, bir aile reisi, bir vatansever olarak, kısacası her yönüyle bir lider profili çizdiğini sanırım kimse inkâr etmeyecektir.
Her zaman için en iyisini aramak bütün sistemlerin olduğu gibi bütün insanların da tercihidir.
En iyisini bulmanın mümkün olmadığı durumlarda en iyiye yakın olanı tercih etmek de mantıklı düşünenlerin tercihidir.
Birilerinin Büyük Birlik Partisi’nin, Muhsin Yazıcıoğlu’nun mirası adı altında kullanmasına izin verilmemeli.
Yazıcıoğlu’nun siyasi mücadelesini yakından bilen isimlerin bir şekilde tasfiye edilmesi, yönetimden uzak tutulması ya da küstürülmesi bu partinin sonu demektir.
Yazıcıoğlu ve davasına gönül vermiş herkes bu noktada üzerine düşeni yerine getirmeli.