Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

ARGO

ARGO

ARGO, çokbilmişlerin anladığı şekilde çirkin bir farklılık değil..
Külhanbeylerinin kullandığı söz ve deyim argo olarak geçer dilde..
- Aynı meslek veya aynı topluluk sınıfı arasında kullanılan özel anlatım (Resimli Ansiklopedik Sözlük)
Ben argoyu severim..
Tabii sizlerin de sevmeme hakkınız var..
Benim neden sevdiğime gelince:
Türk dili maalesef son devirde, yani benim yaşadığım tarihte resmen piç edildi..
Devlet yönetimini ele geçiren bazı problemli kişiler her kelimenin yerine bir yenisini icat ettiler..
Teklif gitti/Öneri geldi..
İmkan çöplüğe atıldı/Olanak kapladı her tarafı..
İhtimal var mıydı, yok muydu ben hatırlamaz oldum.. Hatırlamanın yerine çiğ bir kelime ikame edildi: Anımsama..
Delil firar etti, kanıt misafirimiz..
Cevap size ömür, yanıt dilimizde pelesenk..
İmaj neyse ne, amma şu imgeleme tam anlamıyla deli saçmalaması..
Uzaktan ve hiçbir yetki taşımadan seyrediyorum rezaletleri, piçleme eylemlerini..
Muhteva yok artık, içerik doldurdu boşluğu..
Hele de televizyonlarda boy gösteren, mankenlikten sunuculuğa geçmiş bayanların konuştukları tarzancayı dinledikçe ARGO, gözümde iyice sevimlileşiyor..
“Kendine iyi bak..”
Sana ne bre zırtaboz.. Bakarım-bakmam, kendim kendime aittir..
Uzatmayalım..
Argo, kültürlü insanların dilidir..
Hırbolar, kodoşlar, elbette sevmezler bu güzel dili..
Çok eskilerde:
Şaire Fıtnat Hanım yoldan geçerken iki erkek şairden birisi sorar:
-Fıtnat hanım nereye gidiyorsun?
-Kurbanlık almaya gidiyorum..
-Boşver, kurbanın ben olayım..
-Bizde boynuzludan kurban kesmezler ki..
Bu muhaverenin temeli de, çatısı da argodur..
Güzelliği oradan gelmektedir..
Hazırcevap edebiyatçılarımız her zaman olmasa da ara/sıra argo kullanırlarmış..
Hele argo ile cinas birbirini takviye ederse, betondan sağlam bir dil çıkar meydana..
Argo kötü imiş..
Okur-yazar allameler argo kullanmazmış..
Hepsi yalan.. Beceremezler ki kullansınlar..
Baksanıza, sorun ve zorun’u hemen öğrendiler.. Gerekli gereksiz her yerde kullanıyorlar..
Kayseri ilimizin Erkilet ilçesinde kullanılan “Erkilet ağzı” diye bilinen yarı argo, yarı kargo dil halen şaşırtıcı biçimde yaşıyor..
General Emir Hüsnü Erkilet, “Erkilet ağzı” diye kitap bile yazmış, güzel bir hizmette bulunmuştu..
Siz Darende ağzını duydunuz mu?
Nereden duyacaksınız “Hazeyin”lerin muhabbet dillerini?
O argo değil, özel bir konuşma biçimidir diyenlere cevabım:
Argo özel olarak, kestirmeden konuşma biçimidir..
Bunları dile getirmekle kimseyi teşvik etmiyorum.. Bir gerçeğin savunuculuğunu yapıyorum..
Söyler misiniz, Saylav-İlbay, Uray ne demek oluyor?
Resmi mürettebat söylerse, oh ne âlâ. Sıradan düz vatandaş söylerse felaket mi?
Vallahi kim ne derse desin.. Ben dilimizi piç etmeyen, estetiğini bozmayan, samimi argoyu Yorgo’ya, Eco’ya, Neco’ya tercih ederim..
Yeri geldiğinde kullanmaktan çekinmem.. Başkalarına demokrat ve medeni görünmek için yemini billah ederek inkâra kalkışmam..
Sahi inkâr kelimesinin yerine hangi kazığı çakmışlardı bileniniz var mı?
Kalsın, bırakınız..


Ölüm kol geziyor dağda bayırda
Vahşet yol kesiyor çölde çayırda
Cehalet başını aldı gidiyor
Neden yarışan yok Hak’ta hayırda?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi