Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Kabillerden Habilleri Koru Allah’ım

Kabillerden Habilleri Koru Allah’ım

Dua: “Allah’ım; Kabiller yeryüzünü işgal etti ve en küçükten en büyük canlıya kadar, her varlığın nefes aldığı coğrafyayı kan gölüne çeviriyorlar. İnsan başta olmak üzere, bütün yaratılmışlara işkence ediyor, yakıyor, yıkıyor, yok ediyor, fitne ekiyor, fesat ekiyor ve ölüm biçiyor.
Allah’ım; Kabillere fırsat verme. Habiller çaresiz, kimsesiz ve savunmasız. Sadece Sana ve Ahiret gününe iman ettikleri için Kabiller gibi canileşemiyorlar. En büyük ve tek yardımcıları Sensin Allah’ım. Dünyadaki tüm Habillere merhametini, mağfiretini, şefkatini gönder, Kabilleri de kahreyle. Amin…”
Kabil ruhlu insanlarda merhamet yoktur, acıma duygusu yoktur, şefkat yoktur, iman yoktur, inandığı hiçbir değer yargısı yoktur. İnsani bütün melekelerini yitirmiş varlıklardır. Bildikleri ve yaptıkları tek şey, “nefislerine tapma” adına öldürmek ve yok etmektir.
Habiller, kendisinin ve karşısındakinin taşıdığı canın bir emanet ve bu emanetin sahibinin de Yüce Yaratıcı olduğunu, emanete sahip çıkmanın ise ancak ve ancak iman etmekle mümkün olacağını inanır ve iman eder. Dolayısıyla bütün hücrelerinde merhamet, şefkat ve adalet duygusu hâkimdir. Bu değerler, Habilleri insan yaparken, ihanet edip, yok sayanları da cani yapar.
Türkiye olarak yine büyük bir katliam şokuyla sarsıldık. Yine diyorum, çünkü toplum olarak buna benzer çok şoklar yaşadık biz. Yıllardan beri süren PKK terörü, faili meçhul cinayetler, ülkeyi ve milleti her fırsatta tehdit eden diğer örgütler, kimi zaman silahlı, kimi zaman silahsız, kimi zaman ciddi baskılarla millete gün yüzü göstermeyen Kabil ruhlu insanlar yüzünden nice şoklar yaşadık.
Şimdi herkes konuşuyor. Hele Mardin’deki büyük katliamdan sonra televizyon ekranları dolup taşıyor, radyo mikrofonlarına gelip gidenlerin haddi hesabı yok. Gazete manşetleri ve burada da olduğu gibi köşe yazıları gırla gidiyor. Hemen herkes bir çözüm yolu buluyor ve bulduğu çözüm yolunun esas olduğunu savunuyor.
O kadar bol çözüm var ki, nedense hiç birisi işe yaramıyor. Çünkü çözüm üretenler, aynı çözümü kendilerine karşı uygulayabilseler, belki pek çok şey düzelecek. Öte yandan bir kısım çözümcüler, Kabil ruhluların mayasıyla beslendikleri için ne yazık ki gerçekleri söyleyemiyorlar. Hakikat duyulmayınca da kimse makul çözümlere yanaşmıyor.
En çok sorulan soru şu; “İnsanlık nereye gidiyor?” Nereye gidecek, bu soruyu soranların pek çoğunun yüzünden kıyamete gidiyor. Kıyametin son basamaklarındayız. İnsanlık tarihinde yok edilen kavimlere bakıldığında görülüyor ki, o kavimleri fersah fersah geçmişiz. “Bencilliğimiz” bütün ateşli silahlardan daha tehlikeli hale gelmiş durumda.
Maymuncular hariç, dünyadaki bütün ilim ve bilim adamları ve dahi İslâm’dan önceki tahrif edilmemiş inançlar ile kitaplar ve İslâm Dini buyurur ki, “İnsan yaratılış fıtratı gereği, inanmaya mecburdur. İnanma ve iman etme fıtratı ile doğar ve ölür. Eğer insandaki bu kutsal fıtrat yok edilir veya baskı altına alınırsa, bir insan değil, canavar yetiştirmiş olursunuz.”
Büyük vahşetin meydana geldiği topraklar ya da Mezopotamya’nın tamamı, insanlık tarihi boyunca hemen her inanca ev sahipliği yapmış ve üzerinde yaşayanlar, inançlarına sahip çıktıkları müddetçe barış içerisinde, inançlarından koptukları ve yerine de adam gibi bir şey koyamadıkları sürece de savaşmak ve kan dökmek zorunda kalmışlardır.
İşte esas problem buradadır. İnsanların doğuştan gelen ve bir türlü de yok edilemeyen iman etme fıtratına müdahaleler, baskılar, yaptırımlar, eğitimler, öğretiler, tehditler, korkular, endişeler; kişilerin değer yargılarını altüst etmiş ve insanlıktan çıkarmıştır. Bu direnmeler ve uygulamalar yüzünden insanımız büyük bir boşlukta yaşamaktadır.
En büyük cinayetten, en küçük tokat atma haline kadar her hareketi uzmanlarına inceletelim. Görülecektir ki, Kabiller tamamen ailevi, dini ve milli değer yargılarından koparılmış insanlardır. Sahip olma hırs, kin ve öfkesiyle yapmayacağı hiçbir şey yoktur. Makul ölçüler içerisinde Kabilleri Habilleşmeye davetten başka çıkar yol bilmiyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi