Hz. Ömer’in İslâmla tanışma heyecanı
İslâmla şereflenen Hz. Ömer bu sevincini bütün kâinata duyurmak istiyordu. Öncelikle muarızlara duyurmalıydı. “Herkesten önce İslâmın baş düşmanı Ebû Cehil’e anlatmalıyım” diye düşündü. Ertesi günü evine gitti, kapısını çaldı. Ebû Cehil kapıya çıkar çıkmaz, “Hoş geldin, safa geldin kız kardeşimin oğlu! Hayrola bir durum mu var?” diye sordu. “Ben bundan böyle Allah’a ve Resûlü Hz. Muhammed’e ve onun Allah’tan getirdiklerine iman ettim, doğruluğunu tasdik ettim ve bunu sana haber vermeye geldim.”
Vurulmuşa dönmüştü Ebû Cehil. Ne yapacağını bilemedi. Şaşkınlıkla, “Allah senin de, getirdiğin haberin de belâsını versin” diyerek kapıyı yüzüne çarparcasına kapattı.
Hz. Ömer’in sevinci doruk noktadaydı. Bunu mutlaka herkes duymalıydı. Mekke’de en çok söz getirip götüren, yayan kimdi? Onu bulup iman ettiğini onun vasıtasıyla herkese duyuracaktı. Bu işte başarılı Cemil bin Mü’mer’i buldu. “Ey Cemil!” dedi, “Benim Müslüman olduğumu duydun mu?” Şoke olmuştu Cemil. Yerinden hızla fırlayıp Hz. Ömer’in elbisesinin eteğinden tuttu ve çekerek onu Kâbe’nin kapısı önüne götürdü. Toplanmışlardı müşrikler orada. Cemil âvâzı çıktığı kadar, “Ey Kureyş topluluğu! Haberiniz olsun ki Hattab’ın oğlu Ömer dinini terk etmiştir” diye bağırdı. Hz. Ömer hemen müdahale etti. “Hayır, yalan söyledi. Ben Müslüman oldum” dedi. “Allah’tan başka ilâh bulunmadığına, Hz. Muhammed’in de (asm) Allah’ın kulu ve Resûlü (a.s.m.) olduğuna şehadet getirdim.”
Hz. Ömer İslâma girdikten sonra Ebû Zer (r.a.) gibi yerinde duramamış, Kâbe’de Müslümanlığını ilân etmiş, din ve vicdan hürriyetinin olmadığı o dönemde müşrikler hemen üzerine çullanmışlar, gece sabaha kadar kapışmışlardı. Sonunda Hz. Ömer yorulmuş, yere oturmuş ve müşriklere şöyle demişti: “Bana istediğinizi yapın! Allah’a yemin ederim ki biz üç yüz kişi olsaydık, ya biz mahvolur meydanı size bırakırdık, ya da siz mahvolur meydanı bize bırakırdınız.”
Tam o esnada Kureyş’in ileri gelenlerinden As bin Vâil gelmiş, “Nedir bu hâliniz?” diye sorunca, “Ömer dinini terk etti” demişlerdi. O da, “Adamcağız bir iş seçmişse, siz ondan ne arıyorsunuz? Sizi ne ilgilendirir. Adiy bin Ka’b Oğullarının adamlarını size kolayca teslim edeceklerini mi sanırsınız? Açılın, dağılın adamın başından!” deyince müşrikler hemen dağılmışlardı.1
İşte Hz. Ömer’in en mutlu anlarından biri buydu.
Dipnot:
1. İbni Hişam, Sire: 1:366-375
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.