Yemek için yaşamamalı, yaşamak için yemeli
Bizi yaratan Allah (cc) olduğu gibi, yaşatan da Allah’tır. Rızık ise buna bir vesiledir. İnsan, hele şuurlu mü’min yemek için yaşamamalı, yaşamak için yemelidir. Bunun da ölçüsünü Allah Resûlü (a.s.m.) koymuştur. Allah Resûlünün (a.s.m.) insanoğlunun belini doğrultacak kadar yemesinin yeterli olduğunu, bunu aştığında üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de havaya ayırması gerektiğini bildirmektedir.1
Yeme içmede oldukça beli doğrultacak kadar az bir gıdayla yetinen İslâm büyükleri çile denilen riyazet yoluyla kendilerini eğitme yoluna gitmişlerdi. Bu nasıl başarılabilirdi? Vücut buna dayanabilir miydi?
Bir gün Senirkent’ten sekiz kişi sabah namazını Üstadın yanında kılmak üzere geceden hareket ettiklerini belirten Ali İhsan Tola, az bir gıdayla nasıl yetinebileceğini bizzat yaşamıştı.
Namazı Üstadın arkasında kıldıktan sonra ders yapılır ve Üstad Hizbü’l- Hakaik’in tamamını tam on dokuz defa okutturur, sonra da “Size ders baklavası yedireceğim” der. Normal bir dilim baklava çıkarır. Bir plâkasını serçe parmak tırnağı kadar ayırarak tam on parçaya böler. Orada bulunanların ağzına birer parça koyar. Zübeyr Ağabeyin ağzına koyarken, “Bu çok oburdur, bu beş günlük tayinatıdır!” der. Ali İhsan Tola Ağabeyin ağzına bir parça koyarken de, “Bu da senin yedi günlük tayinatındır” diye lâtife yapar.
Sonra Senirkent’e dönerler. Bundan sonrasını ise şöyle anlatır Ali İhsan Tola Ağabey: “Ben yedi gün bir şey yemedim. Soruldu: ‘Su da mı içmedin?’ ‘Evet, su da içmedim, çünkü hiç açlık hissetmedim. Yedi gün oldu on yedi gün… Hep aynı hal devam ediyor. Otuz dokuz gün oldu. (İki def’a bu 39 rakamını te’yid ettirdim. S. Pala) Kırkıncı günü Üstaddan haber geldi: ‘Yesin!’”2
Bu şüphesiz kerametvarî bir hal. Böylece Ali İhsan Ağabey çile çeken büyüklerin nasıl az bir gıdayla yaşayabildiklerini bizzat görmüştü.
Ama asıl olan yiyip içerek hizmet etmekti. Bunun örneğini de yine Ali İhsan Tola Ağabeyden dinleyelim. Diyorki: “Hz. Üstad bana şöyle dedi: ‘Hizmet zamanı yemeyi içmeyi terk edersen, nefsine hizmet ettiremezsin, dalâlet olur. İhtiyacı olan gıdayı verir de, hizmet-i imaniyede çalıştırırsan, Allah rızası için cihad olur. Ben de tashih hizmetlerinin çok olduğu şu günlerde gözlerim yoruluyor. Gözlerimin yorgunluğunu gidermek için kuzu etinden köfte yaptırması için Bayram’ı gönderdim.’ Köfteler geldiğinde bir tane de bana yedirdi.”3
Üstad talebelerine yiyip içip hizmet etmelerini göstermişti böylece.
Dipnotlar:
1. Müslim, Eşribe: Hadis no: 2060; 2. İstanbul Dostum Forum’dan.; 3. Nura Doğru, Risâle-i Nur Hizmetkârları, 21 Temmuz 2008.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.