Enes’in günlüğünden
Dayım iyi bir futbolcu olmamı istiyor ve annemle babamı da bu konuda yönlendiriyor. Neymiş kendisi futbolcu olmak istemiş ama şartlar elvermemiş, eğer iyi bir sporcu olursam çok para kazanırmışım, televizyonlarda boy boy fotoğraflarım çıkarmış, köydeki akrabalarımızın göğsü kabarırmış... Bilmiyorum ki neden benim fikrimi hiç sormuyorlar?
Dayım kendi ulaşamadığı hayallerine benim üzerimden ulaşmak istiyor ama ben futbolcu filan olmak istemiyorum... Üstelik ben sadece iş ve meslek hayalleri kurmuyorum aynı zamanda mutlu olmayı, yaptığım işten keyif almayı da düşünüyorum ve hayallerimi bu doğrultuda biçimlendiriyorum.
Geçenlerde yine konu oldu "dayı ben öğretmen olmak istiyorum" dedim küplere bindi. Yok öğretmenler çok az para kazanıyorlarmış, zor bir işmiş... Tamam da ben istiyorum yahu... ve bu mesleği en iyi şekilde icra edebileceğime inanıyorum. Neden büyüklerimiz bizim adımıza karar vermek, bizi kendi beklentilerine göre yönlendirmek isterler bilmiyorum ama ben kendim olmak istiyorum... Anneme babama saygılıyım onları seviyorum ama kendim olmak, kendi düşüncelerimi ifade etmek, yapacağım işi, arkadaşlarımı kendim seçmek istiyorum.
Bu düşüncemi söylediğimde ya da kendi fikirlerimi ortaya koyduğumda büyüklerimin tepkisiyle karşılaşıyorum. Onlar benim adıma karar veriyorlar benim adıma düşünüyor ve benim adıma hayaller kuruyorlar.
İki ay önce köyden akrabalarımız geldi. Annemle babamdan önce yine dayım konuya girdi ve bu aileyi Enes temsil edecek, iyi bir futbolcu olacak, boy boy fotoğrafları çıkacak köyümüzü gururla temsil edecek... dedi. İnsanlar yüzüme garip bir şekilde baktılar ve "evet bu çocuğun adam olacağı yüzünden belli, oğlum sen dayının da dediği gibi bir futbolcu ol ve köyümüzün adı duyulsun..." demeye başladılar. Dayım akrabaları da teşvik ederek beni yönlendirmeye çalışıyor. Oysa ben iyi bir öğretmen olmak istiyorum... Ve dayımın böylesine güzel bir mesleği neden küçük gördüğünü neden beğenmediğini hiç anlayamıyorum. Oysa ben çoktandır bu hayalin içinde yaşıyorum...Üç yıldan beri de hayallerimi bu meslek üzerine kurmaya başladım...
Öğrenciler sevdikleri öğretmenlerini her zaman örnek alırlar ve onların bu örnek davranışlarını her zaman hatırlarında tutarlar. Benim için de ilkokul öğretmenimin önemli bir yeri vardır ve gerçekten onun gibi olmayı istemişimdir. Okula ilk başladığım gün, kendimi annemin aldığı o küçük balığa benzetmiştim. O zamanlar anaokuluna gidiyordum ve annemden habersiz balığı akvaryumdan çıkarıp dışarıya bıraktım ve onunla oynamaya çalıştım. Ama o çırpınıyor ve nefes almaya çalışıyordu. O zamanlar balığın neden bu kadar çaresiz kaldığını anlayamıyordum ama onun dış dünyada mutsuz olabileceğine inanıyor ve akvaryuma koymam gerektiğini düşünüyordum. Bir süre daha çırpındıktan sonra hareketsiz kalınca artık bu dünyaya ayak uyduramadığını düşünüp geri akvaryuma attım. Balık burada birden hareket etmeye ve eskisi gibi suyun içinde seri bir şekilde seyretmeye başlamıştı. Okula başladığım gün ben de tıpkı bu balık gibiydim. Her şey o kadar yabancıydı ki, insanlar, yabancı bir çevre, dersler, okul... Kendimi çok kötü hissettim ve ağlamaya başladım. Beni ağlar vaziyette gören öğretmenim, yanıma geldi ve başımı okşadı sonra yanıma oturdu ve "biliyor musun Enes, bütün insanlar, okula ilk başladıkları gün bulundukları ortama karşı yabancılık çekmişlerdir. Ama zamanla alışmışlar hatta okulu çok sevmişler, öğretmen olmuşlar ve hayat boyu okullarda hizmet vermeyi tercih etmişlerdir..." dedi ve bana neler hissettiğimi sordu... Duygularımı çocukca anlattım, annemi, oyuncaklarımı, ailemi özlediğimi, burada her şeyden korktuğumu ifade ettim... Başımı okşadı, alışacaksın, bütün insanlar yabancı oldukları şeylere karşı bazı tedirginlikler yaşarlar ama zamanla buna alışırlar, sen de alışacaksın... diye ekledi.
Bir ay sonra okula alıştım ve beş yıl boyunca öğretmenimden, insan olmanın, sosyal çevreye uyum sağlamanın, yaşadığım zorluklarla mücadele etmenin sırlarını öğrenmiştim. Sonraki yıllarda, sıkıldığım eleştirdiğim öğretmenlerim de oldu ama ilk tanıdığım ve kendisini her zaman sevgiyle andığım öğretmenim kalbimin derinliklerinde her zaman yaşamaya devam etti. Onu sevdiğim için, onun gibi bir öğretmen olmayı istemiştim. Ama bunu dayıma bir türlü anlatamıyordum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.