ABD’nin yeni yüzü
Kahire’de yaptığı konuşmadan çıkardığım sonuçları şöyle özetleyebilirim:
Konuşmada verilen mesajlar bireysel olmaktan çok kurumsaldı ve iyi hazırlanmıştı. ABD’nin önümüzdeki dönemde Müslüman ülkelerde ve dünyada izleyeceği politikaların ana hatlarını içeriyordu. Konuşmasında Batı ya da NATO gibi kavramları kullanmadı, sadece ABD’nin İslam alemiyle iyi ilişkiler içinde olacağını vurguladı. Bu ABD’nin Avrupa ülkeleriyle ortak bir politika izlemeyeceği anlamına geliyordu.
Obama’nın Avrupa’daki temasları Avrupa ile ilişkilerine verdiği önemi yansıtmakla birlikte Kahire’deki konuşmasında dünyanın diğer bölgelerinde izlenecek politikaların uyum içinde olacağına dair herhangi bir işaret taşımıyordu.
Filistin sorununun çözülmesiyle Arap-İsrail karşıtlığı sona erecekti ama bir soru ortada kalıyordu. Bundan sonra İslam aleminin hasmı kim olacaktı? Bu konudaki tahminim Avrupa ülkeleriyle Müslümanlar arasında gergin ilişkiler yaşanacağı biçimindedir.
Konuşmada İslam medeniyetlerine atıflarda bulunuldu ama Osmanlıdan söz edilmedi. Oysa farklı soy ve inançlardan gelen insanların bir arada yaşamaları konusunda yaratıcı bir örnek teşkil eden Osmanlı ihmal edilemezdi. Bunun sebebi bölgede oluşturulmuş olan Osmanlı karşıtlığının yeni politikalarını gölgelemesini engellemekti ve bir Osmanlı karşıtlığı söz konusu değildi.
Bir İslam bloğu yaratılmak isteniyordu ve bu blok dünyada oluşmuş güç odaklarını dengeleyecekti. Uzakdoğunun gelişen ülkeleri, Avrupa ve Rusya kontrol etmek istedikleri bölgede yani Ortadoğu ve Afrika’da ABD’nin müttefiki bir İslam bloğu bulacaktı.
İslam coğrafyası aynı zamanda enerji coğrafyasıdır ve bu konuda nasıl bir yol izlenmek istendiği açıklığa kavuşmalıdır. Alternatif enerji kaynaklarına geçiş teşvik edilirken fosil yakıtların bulunduğu ülkelere öncelik verilmesinin sebebi ne olabilir? Fosil yakıtlar alternatif enerji kaynaklarını rakibidir ve henüz tükenme aşamasında değillerdir. ABD yeni enerji kaynaklarına geçerken diğer güçlerin fosil yakıtları kullanarak, hatta onu ucuza mal ederek bu geçişin ekonomik bir yıkıma dönüşmesini önlemek istemektedir. Yani eski enerji kaynakları üzerinde kontrol sağlanmadan yenisine geçmenin riskli olduğunu düşünmektedir.
Yeni ABD politikasının ülkemizde bir takım yansımaları olması kaçınılmaz görünüyor. Laik bir İslam modeli tüm bölgede desteklenecek ve muhtemelen Türkiye örnek alınacaktır. Ancak bölgede ABD etkinliğine karşı çıkan güçlerin ideolojik bir karşı harekete girişmeleri ve dini referans alan siyasi eğilimlerle mücadele etmeleri beklenir. Türkiye’deki laik -İslamcı çatışmasının tahrik edilmesi ve ABD’nin etkinliğine karşı olanların laik olarak adlandırılan kesimi desteklemeleri beklenir.
Ekonomik alanda petrol gelirlerinden oluşan birikimleri olan ülkeler Türkiye’yi bir üretim üssü olarak seçebilir ve bu da ABD dışındaki ülkelerin tedirginliğine sebep olabilir. Avrupa ülkeleri bu kategoriye dahildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.