MHP'nin Alevî açılımı

MHP'nin Alevî açılımı

MHP lideri "açılım" kelimesinden pek hoşlanmasa da, bu haftaki grup konuşmasında gerçek bir açılım yaptı. Bir yandan hükümetin düzenlediği "Alevî çalıştayı"na destek verdi; öbür taraftan beş maddelik "açılım" önerisinde bulundu.

Kullandığı dil yapıcı ve saygılı. Formüle ettiği beş maddeli açılım, Devlet Bahçeli'nin bu soruna kafa yorduğunu ve mesai harcadığını gösteriyor.

MHP lideri, siyasî iletişim zemini olarak neredeyse sadece grup toplantılarını kullanıyor. Bir haftanın icmalini burada yapıyor ve mesajlarını grup kürsüsünden veriyor. Uzun ve yorucu konuşmaları içinde ehem ile mühim birbirine karışıyor. Alevî açılımının siyasî gündemin gürültüleri arasında kaybolmaması lâzım.

Bahçeli'nin birinci önerisi, Alevî inancına dair kaynakların gün yüzüne çıkartılması. Bu konuda bir sorun yok. Üniversiteler, araştırma merkezleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı, tıpkıbasımları ile birlikte orijinal metinleri yayımlıyor. İkinci öneri "Türkiye Alevîlik Araştırmaları Merkezi"nin kurulması. MHP lideri bu merkeze Alevî inancı için hem bir eğitim merkezi hem de kültürel önderlik rolü veriyor ve aynı zamanda genel bütçeden pay alan bir devlet kurumu niteliği yüklüyor. Üçüncü olarak, Alevîlerin kalkmasını istedikleri "Din kültürü ve ahlâk bilgisi" derslerinin müfredatına Alevîliğin yerleştirilmesini teklif ediyor. Dördüncü başlık, en hassas konulardan biri olan Diyanet İşleri Başkanlığı ile Alevîlerin ilişkisine dair. Bahçeli, yine Alevîlerin "kalksın" dediği Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, İslâm içindeki bütün farklı inançları –bu arada Alevîliği de- bünyesine alacak şekilde organizasyon değişikliğine gitmesini öneriyor. Son olarak cemevleri tartışmasına, yine resmî boyutu olan bir çözüm getiriyor. "İbadethane olarak yasal statüye kavuşturulması" anlamına gelecek şekilde cemevlerinin giderlerinin genel bütçeden karşılanmasını ve fiilî duruma resmiyet kazandırılmasını öneriyor.

Bahçeli'nin önerileri Alevî Çalıştayı'nda takip edilen yoldan çok farklı. Varılan menzilin gerisinde ve önerileri yer yer muğlak. Alevîlik karmaşık bir sorun. Alevî inancına mensup olmayanların dışarıdan getirdiği çözümler –MHP liderininki gibi- hep bir Alevî ortodoksisi varsayımına dayanıyor. Halbuki, Diyanet İşleri Başkanlığı'nda temsil edilen bir Sünnî ortodoksisinin muadili bir Alevî ortodoksisi mevcut değil. İster Alevîlerin içinden ister dışarıdan böyle bir ortodoksiyi oluşturma çabalarına resmî nitelik kazandırmak, inancın özüne müdahale anlamı taşıdığı için baştan yanlış. Alevîler adına bir ortak payda aranıyorsa buluşma noktası, sınırları yine Alevîler tarafından çizilen geniş çerçeveli bir "Alevî dindarlığı" olabilir.

Bejan Matur, cemevi ile cami arasında kurulan karşıtlığa itiraz ettiği dünkü yazısını, Alevî sorununun çözümü adına çok hayatî bir eksene yerleştirmiş. "Alevîlik ve Sünnilik iki farklı 'ideoloji' olmadığı gibi birbirinin rakibi de değiller" derken, soruna "Alevîlik-Sünnîlik diyalektiği" dışında görece özerk yaklaşımların önünü açıyor. Alevîliğin durduğu yeri Sünnî itikada göre belirleme veya karşı çıkma kaygısı iki tarafta da mevcut. Alevîler sorunlarına "bizi Sünnîleştiriyorlar" itirazı ile bakarken, karşıdan "Alevî İslâm inancı" vurgusu gelirken sorunu bir inanç ve ibadet özgürlüğü sorunu veya bir kimlik sorunu olarak ele almak zorlaşıyor.

Alevîlik karmaşık bir toplumsal sorun; yani özü itibarıyla siyasî bir sorun değil. Öyleyse bu sorunun siyasîleşmemesi lâzım. Bunun şartı ise bu hassas konunun siyasî istismar meselesi yapılmaması. MHP liderinin açılımına Alevîlerden muhtemelen itirazlar gelecek. Ancak kullandığı dikkatli, özenli ve saygılı dilin hakkını vermek gerekir. Bu dil muhafaza edildiği takdirde Alevîler uzun bir mesafe kat ettikleri meşruiyet arayışında, zaten arzu ettikleri yere gelecekler. Sorun toplumsal; demek ki çözüm yeri toplum. Siyaset sadece bu alanı daha elverişli hale getirmeye katkıda bulunabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi