Bütüncül bakış
Olaylara bakışımız sanayideki anlayışımızı andırıyor. Başkalarınca tasarlanan ve üretilen malların benzerlerini, küçük değişikliklerle üretiyoruz. Bunun ekonomide önemli bir sorun olduğunu düşünmüyorum ama yaşam biçimimizin, düşünce dünyamızın benzer bir biçim almasını endişeyle izliyorum. Geçmişte farklılıkları doğal bulan bir toplumun bireyleri en küçük bir değişikliğe bile tepkiyle yaklaşıyor.
Bunun temel sebebi yaşama dair bütüncül bir yaklaşım üretmek yerine küçük parçalara ayırıp bunları tartışma konusu yapmamızdan kaynaklanıyor. Son günlerde baş örtüsü konusundaki tartışmalar, bu olayın tek başına bir sorun olduğu biçiminde algılanıyor ve dünya görüşümüzü bir bütün olarak inşa etmek yerine parçalarıyla uğraşıyoruz.
Gerçekte yaklaşımımız şöyle olmalıydı: Yeni Türkiye’nin dayanacağı temel kavramlar ne olacaktır? Bunların içeriği nasıl tanımlanmalıdır? özgürlüklerin sınırı birinin düşüncesi mi olmalı yoksa özgürlükleri engelleyenlerin engellenmesinden ibaret mi olmalı? Dünyaya söylenebilecek her şeyin söylenmiş mi olduğunu kabul edecek ve yeni hiçbir şeye izin vermeyecek miydik yoksa yaşamın bir değişim ve gelişimin potası olduğunu kabul edip onun önünü mü açacaktık?
Ekonomi biliminin bugünün ekonomik ilişki ve sorunlarını açıklamakta yetersiz kaldığını görüp yeni bir model mi kuracak yoksa var olan düşünceyi, sağından solundan didikleyerek oluşan şartların da cevabını bu düşünce modeli içinde mi arayacağız?
Mesela üretimi bireysel çabaların bir toplamı olarak açıklayan günümüz anlayışı yerine üretimin toplumsal bir olgu olduğunu görüp kişilerin rolünü bireysel bir davranış olarak değil işbölümün bir gereği mi sayacağız?
Her çağın düşünce yapısı o günün ekonomik ve teknolojik düzeyinden önemli ölçüde etkilenir. Geçmişte bireysel davranışlar ekonomik hayatı belirlerken bugün bireylerin davranışını etkileyen bazı üst yapıların varlığını göz ardı edemeyiz. Mesela fizik bilimi doğa kanunlarının bir bölümünü açıklar ama mühendisler onu kullanarak nükleer enerjiyi elde ederler. İktisadın kanunlarını kullanan mühendis diyebileceğimiz kimseler var mı? Bunlar hangi araçları kullanarak bireylere ait olduğunu düşündüğümüz alanlara müdahale edip kendi tercihlerinin gerçekleşmesini sağlıyorlar?
özet olarak şunu söylemek istiyorum. Toplumları yöneten güçler giderek sayısal olarak azalmakta ve merkezi bir konuma gelmektedir. Bir yandan demokrasiden söz edip bir yandan az sayıda gücün yönlendirmesiyle yönetilmek bir çelişkidir ama bir gerçektir. Mesela ABD’de başkanlık seçimi biçimsel olarak tam bir özgürlük içinde cereyan edecektir ama toplum belli güç odaklarının öngördüğü kimseyi seçecektir. önemli olan yönetenlerin kimler tarafından belirlendiği değil onu belirleyenlerin düzeyi ve dünyayı nasıl algıladıklarıdır. Türkiye sadece kendisi için değil dünya için anlamlı işler yapacak yöneticiler seçmelidir. Yalnız kendisi için iyi işler yaptığını zanneden sadece kullanılır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.