Eli silahlı
Sadece ‘askeri disiplin suçlarına’ bakan bir iki istisna dışında, demokratik ülkelerde neden askeri mahkeme ve yargı yok? Çünkü ‘askeri mahkeme’ hukuka değil, komutanın ‘paşa gönlüne’ göre karar verir.
Neden?
Askeri mahkeme üyesi subayların ‘sicil amiri’, o üyelerin komutanları olduğundan...
Hukuksal ilkelere göre karar verirse, bu da sicil amiri komutanın canını sıkarsa, yandı gülüm keten helva...
* * *
Hatırlarım...
12 Mart 1971’de İstanbul’da 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi Kıdemli Hákimi Remzi Şirin ‘hukuktan yana’ çıkınca mahkemesi lağvedilmişti...
Remzi Şirin başından geçenleri yıllar sonra Nokta Dergisi’ne de anlattı.
Komutanın isteğine aykırı hareket edince, başına neler gelebileceğini bildiği için mahkeme üyeleri önceden tedbir alıp, evrensel bir demokrasinin gereğine göre değil, yanı başındaki sicil amiri komutanın talebine göre hareket etmeyi tercih ediyorlar...
Onlarca örnek veririm... Örneğin Şemdinli’de sivil mahkemede 39 yıl alan ‘iyi çocuklar’ askeri mahkemede anında serbest kalmadı mı?
Cinayetten sanık Özel Harpçi Gültekin Sütçü sivil mahkemede tutuklanıp, askeri mahkemece serbest bırakılmadı mı? Bırakılır bırakılmaz da anında firar etmedi mi?
* * *
Askeri mahkemeler ‘çakar çakmaz çakan çakmak’ gibi...
Sabah komutan kızıp, köpürüyor...
Öğleden sonra askeri mahkemede de kızıp köpüren komutanın istediği karar alınıveriyor.
Siz böyle mahkemesi olan bir ‘hukuk devleti’ ya da ‘demokratik ülke’ gördünüz mü?
Göremezsiniz çünkü yok...
Bizim Ankaralı siyasetçilerin aldırmadığı ‘çift başlı yargı’ kaldıkça da, ‘sabah emir, öğleden sonra karar’ uygulaması devam edecek.
Ve maalesef bu ayıp, ‘hukukçu’ olduklarını söyleyenler başta olmak üzere kimseyi utandırmayacak?
Üstelik gizli ya da açık darbeciler, bu gerçekleri söylemeyi ‘askeri yıpratma’ olarak etiketleyip, ‘demokrasinin güçlenmesi’ için bunların gerekli olduğunu gözlerden gizlemeye çalışacaklar.
* * *
Taraf Gazetesi, Psikolojik Harp Dairesi’nin hazırladığı, A’dan Z’ye suç olan, kendi insanına tuzak kurmayı onaya sunan, akıllara durgunluk veren bir resmi belgeyi yayınladı...
Allah’tan geçmişten gelen ve binlerce masum insanın hayatını karartan bu tür soğuk savaş tezgáhlarıyla işlerin gitmeyeceğine kanaat getirmiş, daha gerçek, doğru, işlevsel ve dürüst bir devlet isteyen güçlü çevreler var da, bunlardan artık haberdar olabiliyoruz... Geçmişte kim bilir kimler bu gizli illegal faaliyetler yüzünden nasıl yandılar...
Planın yapıldığı yer Genel Kurmay Harekát Başkanlığı 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü...
Tüm kamuoyu Genelkurmay’dan cevap beklerken...
Sanki illegal faaliyet ve provokasyon önerisini yapan kendi birimi ve personeli değilmiş gibi, Genelkurmay Askeri mahkemesi ‘yayın yasağı’ koyuyor...
Suçlanan kim?
Askeriye...
Suçlanan belgenin konuşulmasına yayın yasağı koyan kim?
Askeri mahkeme...
Sizce böyle bir ülkeden AB standartlarında herhangi bir şey çıkar mı?
* * *
Geçenlerde televizyon haberlerinde, Anadolu’nun bir kentinde üzerini aradığı adamın cebine çaktırmadan uyuşturucu koymaya çalışırken kameraya takılan bir polisin haberi vardı.
‘İktidar partisi mensuplarından kilit haberleşmeciler devşirmek...’
‘Cemaatlerde provokasyon yapıp zorla silah ve mühimmat bulunmasını sağlamanın’ bundan ne farkı var?
Hukuk yok ve silah var ise...
Oraları devlet olamıyor.
Devletin silahlı unsurları, ancak hukuk kurallarına uyunca orası demokratik devlet sayılıyor...
Ondan uzaklaşınca ise, rahmetli Turan Güneş’in esprisindeki gibi ‘eli silahlı’ tespiti daha geçerli hale geliyor.