Depresyondayım
Altı aydan buyana işsizim. İşten çıkarıldığım günden beri epey iş aradım ama istediğim gibi bir iş bulamadım. Evliyim ve bir çocuğum var. Artık kendimi sorumluluklarını yerine getiremeyen bir adam olarak görüyorum ve suçluyorum. Öyle ki, akşamları hava karardığında sıkıntılarım artıyor ve " eğer iyi bir elaman olsaydım çıkarmazlardı" diyorum ve güvenimi kaybediyorum. Birkaç yıl önce de, aynı belirtilerle doktora gitmiştim de, doktor " "depresyon" da olduğumu söylemiş ilaç tedavisi uygulamıştı. Şu dönem yine aynı şeyleri yaşıyorum ve hayattan hiç keyif almıyorum. Kendimi toplumdan soyutluyorum ve yalnızlığa çekiliyorum. Biraz toparlanıp iş aradığımda ise, ellerim boş, umutsuz bir şekilde geri dönüyorum. Daha önce gittiğim doktorla görüşerek tedaviye başlamayı düşünüyorum. Ama bu dönem sizin tavsiyelerinize de ihtiyacım var. Ömer T.
Hayat bu...
Modernleşen dünyamızda, insanların değer yargılarının değişmesi ve paranın hayatının merkezinde yer alması çeşitli sorunları beraberinde getiriyor. Düşünün bir hastane odasında doğuyorsunuz, daha sonra aile ortamında, çevrenizde, yaşadığınız toplumda size paranın, önemi vurgulanıyor ve siz böyle bir hayat tarzının içine itiliyorsunuz. Kiralar, faturalar, yol ve sağlık masrafları, günlük harcamalar hayatın vazgeçilmezleri olarak aktarılıyor ve gerçekten de öyle oluyor. Dolayısıyla, işini kaybeden ya da parasız kalan kişi, biriken kiralarla, faturalarla, ödenmemiş borçlarla mücade etmekten başka bir şey düşünemez hale geliyor. Doğal olarak ta, işini kaybeden bir kişi , maddi sorumluluklarını yerine getirememenin verdiği stresle depresyona girebiliyor.
Anladığıma göre siz de işinizi kaybettikten sonra, ekonomik zorluklarla yüzyüze gelmişsiniz ve bu noktadaki çabalarınız ve iş arama girişimleriniz beklediğiniz şekilde olmayınca da kendinize olan güveniniz sarsılıyor. İfadelerinizde belirttiğiniz gibi böyle durumlarda depresyon gelişebilir ve siz de buna bağlı olarak doktora gitmeyi düşündüğünüzü söylüyorsunuz. Ben de bu kararınızı destekliyor ve bu dönem yardım almanızı tavsiye ediyorum. Şu günlerde ne kadar zor günler geçirdiğinizi anlayabiliyorum. Ama kardeşim hayat böyle bir şey...Burada siz sadece kendi görevinizi yerine getirin, yani iş arama sorumluluğunuz üzerinde durun, gerisini Allah'a bırakın...Çünkü size düşen, ihtiyacınız olan işi aramak ve bu konudaki alternatifler üzerine yoğunlaşmanızdır. Bunun için hangi alanlarda neler yapabileceğinizi yeniden tespit ederek arayışlarınızı sürdürünüz. Buradan ötesini Allah'a bırakın, ona duada bulunun, ve ona güvenin.
Yalnızlığıma çare yok mu?
İki çocuk annesi bir bayanım. Köyden teyzemin evine gelin olarak geldim ama bu şehirde çok yalnızlık çekiyorum. Aynı apartmanda yaşayan komşularımla dahi tanışmıyorum. Dışarı çıkıyorum, insanların yüzleri asık, yüzlerinde korku var...İnanın köy gözümde tütüyor. Orada yaşasanız hiç yalnızlık çekmezsiniz. İnsanlar, sürekli sizinle birliktedirler ve canınız sıkılsa komşunun kapısını çalarsınız. Ama burada böyle bir imkan yok. Ben konuşacak, derdimi anlayacak, beni dinleyecek ve aynı zamanda da güvenebileceğim insanlar arıyorum. Böyle bir ortamda yaşamak istiyorum ama olmuyor. O yüzden de kendimi çok yalnız hissediyorum. Sanki bu dünyada bir tek ben var gibiyim. Eşim de akşamları yorgun geliyor ve benimle pek konuşmuyor. Çocuklarım bir büyüseler böyle sorunlar yaşamazdım ama onlar şu anda çok küçükler. Ablacağım sizden bu yalnızlığıma iyi gelecek tavsiyeler bekliyorum. Muhsine T.
Yalnız değilsiniz
Sizin de ifade ettiğiniz gibi, büyük şehirlerde, insanlar yan yana iç içe yaşasalar da duygusal olarak uzaktırlar ve buna bağlı olarak da bazı sorunlar yaşarlar. Köy hayatının da, şehirlerin de bazı avantajları ya da dezavantajları vardır. Büyük şehirlerin en büyük sorunlarından biri ise, yalnızlaşma ve yabancılaşma sorunudur. Burada aynı kişilerle yan yana yürürsünüz, aynı apartmanda yaşarsınız, aynı araçta yer alırsınız ama ne karşınızdaki kişiye selam verirsiniz ne de tebessüm edersiniz. Bu da büyük şehirlerin kaderi kardeşim ne yapalım.... Muhsine hanım yaşadığınız sorunu rahat bir şekilde atlatabilmeniz için, geçmişin içinden çıkarak, köydeki o sıcakkanlılıkla, samimi ortamla, yaşadığınız şehir hayatını mukayese etmeyin. Her iki alanın da kendi içinde olumlu ve olumsuz tarafları olduğunu düşünün ve bunu böyle kabul edin. Madem ki, burada bu şehirde yaşamak zorundasınız öyleyse niçin böyle sorusunu sormadan yaşadığınız alanı kabule etmeye çalışın. Bu aşamadan sonra, kendi çabalarınızla burada yeni dostlar arkadaşlar bulmaya, sosyal alanlar oluşturmaya çalışın. Mesale bir şeyler hazırlayın ve komşularınızı çaya çağırın. Bu sırada onlarla tanışın, karşılıklı sohbet edin... Bizler kendi türümüzle birada kalmaya ve bir şeyler paylaşmaya ihtiyaçlıyız. Bu anlamda insan insana muhtaçtır. Ancak, hiç kimsenin olmadığı, acımıza kimsenin ulaşamadığı alanlarda dahi bizi hiç terk etmeyen bizi yalnız bırakmayan Rabbiniz vardır...Bunu bilmek gerçekten çok rahatlatıcı...Kendinizi yalnız hissettiğiniz zamanlarda bunu da hissedebilirsiniz sorun kalmayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.