Sulu ve otokrat liderler
Rusya'da bir ressamın intikamı yaşandı. Rus ressam Alexander Zhednov (Shurik) Putin'le alakalı olarak çizdigi çıldırtan resimle birlikte meslektaşının intikamını almış olmalı. Her ne kadar aşufte ve cazibedar bir kadına benzettiği Putin'den intikamını üçüncü kez başbakanlık adaylığı ihtimaline binaen aldığını söylese de altında bir meslektaş dayanışması da yatabilir. Zira Putin nu resminin çizilmesinden bir hafta kadar önce Rus ressamlarından birisinin sergisine gitmiş ve yine orada da otokrat yapısını göstermişti. Sanatçıya sanat tereciye tere satmıştı. Ressamın yağlı boya tablosunda çizdiği kılıcı hafif ve kısa bulan Putin 'bununla sen ancak sosis kesersin' diye istihza suretinde iltifatını göstermişti. Yani ressamların Putin'le Putin'in de ressamlarla başı dertte. En iyisi birbirlerinin semptlerine uğramamaları. Lakin Putin'in otokrat liderliği her alanda kendisini gösteriyor. İşçilerin paralarını ödemediği için bir fabrikatörün yolunu kesmiş ve medya önünde paralamış ve azarlamıştı. Rus oligarklardan biri olan Oleg Deripaska neye uğradığını şaşırmıştı. Bir de Antalya'da yatırım yapan ve dünya ünlüsü sanatçıları ağırlayan Azerbaycanlı iş adamının Telman İsmailov'un şaşaası da Putin'e fena halde koymuş ve dokunmuş ve hemen Moskova'da kulağını çekmişlerdi. Zavallı ressam gibi İsmailov'un işyerlerine de baskın düzenlenmiş ve bunun arkasından şu mesajı vermişler: "Rusya'da kazanıyor Türkiye'de harcıyorsun. Moskova'da topluyor Antalya'da dağıtıyorsun. Bu reva mı, işadamı raconuna uymaz!" Görüldüğü gibi Putin, devleti mafya gibi idare ediyor ve tamamen ülke maganda anlayışıyla yönetiliyor. Bu anlamda aslında dünyasını değiştiren Yeltsin'in genç halini andırıyor. Bereket votkanın dibini bulmuyor. Yeltsin de ilerlemiş yaşına bakmadan Kremlin'de çalışan kadınları çimdikliyordu. Bu anlamda Putin'in de Avrupalı sulu lider örneklerinden olan Berlusconi'den pek geri kalır tarafı yok. Kadın dahi her yol var. Amerikalı neoconlar tarafından da Recep Tayyip Erdoğan zaman zaman Putin'e benzetiliyor. Her ne kadar Fehmi Koru 'Obama gibi geldi ve Bush'laştı' dese de Bush'un takımı da onun Putin'leştiğini savunuyor! Doğru, bu benzetmelerin neresinde? Putin'in NATO'ya karşı Münih çıkışı ile Erdoğan'ın Davos çıkışı arasında benzerlikler var. Bununla birlikte aynı Erdoğan Düzce'de tam tersi bir konuşma yapmıştır. Bu da otokrat tipli yönetimlerin karakter ve kimyasını ortaya koyuyor. Bu tip liderlikler sistemi ortadan kaldırıyor ve onun yerine 'devlet benim' anlayışını ikame ediyor. Buna dair tarihten tipik misal 14'üncü Lui'nin sözleridir. Dinar depremi sırasında da Demirel benzeri bir söz söylemiştir.
Otokrat ve sulu liderler ifrat ve tefrit boyutlarıyla sistemi aşındıran liderlerdir. Bundan dolayı çıkışlarıyla ses getirirler ama hareket ve davranışlarında bütünlük ve bu bağlamda devamlılık ve sistematik aranmaz aransa da bulunmaz. Davos ile Düzce arasındaki sarkaç bizi Hasaneyn Heykel'in yakınlarda vefat eden Cafer Numeyri'den aktardığı bir hareket tarzına götürüyor. Kendisini ülkenin babası hisseden Numeyri iki takımın maçını seyretmektedir. Birisi galip diğeri mağlup olur. İşte o anda kurtarıcı olarak sahaya iner ve galip takımın kalesine alkışlar eşliğinde fazladan bir gol atarak yenik takımla beraberliği temin eder ve ülke kardeşliğini böylece temin etmiş olur! Davos ile Düzce arasında da böyle bir beraberlik sağlanmış olmalıdır.
Sulu tipli liderlere bugün Avrupa'dan muhteşem iki örnek verebiliriz. Kaynanasının foseptik çukuru meselesini halletmeyen valiyi görevden alan Sarkozy ile muhteşem ikizi Berlusconi... Bunlar da sistem aşındıran liderlerdir. Ne yazık ki, Avrupalılar bu tip liderlere bayılıyorlar. Avrupa bizi kurtarmadan galiba bunlar Avrupa'yı batıracaklar. Başbakan Erdoğan'a Putin'den sonra Berlusconi ile de aralarında benzerlik olup olmadığı sorulmuş..
Erdoğan içini döktüğü bir konuşmasında zımni olarak Berlusconi ile aralarında benzerlik olup olmadığını şöyle yorumlamış: "Sayın Berlusconi benim dostumdur ama Berlusconi hangi yönleriyle eleştiriliyor, Tayyip Erdoğan hangi yönleriyle eleştiriliyor, buna bakmamız lazım. Benim üslubum sert olabilir. Ama halkım da beni bu halimle kabul etmiş..." Kesinlikle Berlusconi tipli liderler mirasyedi liderlerdir. Bugünlerde Putin ve Erdoğan'ın dostu Silvio Berlusconi'nin komplolarla veya saray darbeleriyle başı dertte. Ona da saray darbesi hazırlanıyormuş. Efsanevi İtalyan başbakanlarından Cossiga tertip ve saray darbesiyle Berlusconi'nin yerine İtalya Bankası'nın yöneticisi Mario Draghi'yi getirmek istediklerini öne sürüyor. İnşallah halleri benzese de mealleri ve akıbetleri birbirine benzemez! Ressamın intikamı derken nereden nereye geldik!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.