Sorular
1. Bundan sonra Türkiye'de darbe yapılabilir mi?
Yapılamaz. Çünkü ordu böyle bir şeye teşebbüs etmez. Etmeye kalkan ve TSK'ni temsil etmeyen mâceracılar da asla başarılı olamaz. Sonları cezaevi olur.
2. 27Mayıs 1960 darbesinden bu yana Türkiye'de başarısız darbe teşebbüsleri de olmuş mudur?
Olmuştur. Darbe yapmak isteyen Talat Aydemir ikinci teşebbüsünde yakalanmış ve asılmıştır.
3. Darbe teşebbüsünü başarısız kılacak en büyük faktör nedir?
Televizyonun ve radyonun çok yaygın hale gelmiş olmasıdır. 27Mayıs'ta darbeciler Ankara ve İstanbul radyolarını ele geçirerek (o tarihte TV yoktu) hakimiyet kurmuşlardı. Bugün ülkenin her yerinde binlerce TV kanalı radyo var. Bunların hepsini ele geçirmek mümkün değildir.
4. Türkiye'de İngiltere, Norveç veya İsveç'te olduğu gibi gerçek ve tam bir demokrasi oluşabilir mi?
Böyle bir şey mümkün ve muhtemel değildir. Lâkin, oradakiler gibi olmasa da bize göre bir demokrasi, serbestlik olabilir.
5. Türkiye'nin derin devletli, resmî ideolojili düzeni değişebilir mi?
Değişmesi gerçekten çok zordur. Belki 3'üncü dünya savaşından sonra.
6. Bugünkü rejimin meşruiyet temeli nedir?
Lozan anlaşmasının gizli protokolleridir.
7. Diyarbakır cezaevinde 1980'den sonra korkunç işkenceler yapılmış. Bir tanesini zikr edeyim. Bir tutukluya canlı canlı fare yedirilmiş... Niçin bu kadar vahşi, acımasız ve amansız oldular?
O tarihlerde PKK'nın kuruluş hazırlıkları yapılıyordu. Bir kısım Kürtleri canlarından bezdirip teröre itmek için olabilir.
8. Halen tutuklu bulunan önemli bir zatın Ermeni kökenli olduğu ve mükemmel Ermenice konuştuğu iddia ediliyor.
İsmini vermeyeceğim bu zat aşırı milliyetçi görünüyor. Yakın tarihimizin iç yüzünü anlamak için ülkemizde bir buçuk milyon Ermeni kökenli vatandaş bulunduğunu bilmek gerekir. Bunların ne kadarı gerçekten Müslüman olmuş, ne kadarı iki kimliklidir, bunu bilen yok.
9. Türkiye'nin kurtulma, yükselme, huzur bulma ümidi var mıdır?
Allah'tan ümit kesilmez. Kurtuluşun birinci şartı temizlik ve şeffaflıktır. Bugünkü kokuşma, hırsızlık, talan, soygun, yağma, hortumlama ile kurtuluş murtuluş olmaz.
10. Çoğunluğu oluşturan Sünnî Müslümanların durumu iyiye gidiyor mu?
Birtakım iyileşmeler görülüyor ama Müslümanlar birlik değil, üniter bir hiyerarşiye sahip değil, başlarında da bir İmam-ı Kebir yok, şehir ve medeniyet kültüründen mahrumlar (yoksunlar), bozuk fırka ve hizipler büyük tahribat yapıyor, zarar veriyor, doğru dürüst bir plan, program ve stratejileri yok...Bu şartlar altında kurtulmaları çok zor.
11. İslâmî kesim içinde fesat, nifak, şikak unsurları var mı?
Bol miktarda var. Casuslar, ajanlar, provokatörler, yönlendiriciler, sabotajcılar ve daha neler neler.
12. Fitne ve fesat önlenemez mi?
Yüzde yüz önlenemez. Belki bugünkü yüzde 90 nisbeti yüzde 20'ye indirilebilir.
13. Ehl-iSünnet İslâmlığı, iddia edildiği gibi büyük bir tehlike ile karşı karşıya mıdır?
Maalesef öyledir. Ülkemizde Ehl-i Sünnet'i kaldırmak, onun yerine ılımlı ve light Fazlurrahman mezhebini getirmek için yoğun sinsi çalışmalar yapılıyor.
14. Müslümanların bundan haberi var mı?
Çok büyük kısmının haberi yok.
15. D-H hareketi temiz ve samimî bir hareket midir?
Kesinlikle değildir. Papalık tarafından çıkartılmıştır. ABD, İsrail ve Evangelistler tarafından desteklenmektedir.
16. Türkiye'de Ehl-i Sünnet İslâmlığını yıkabilirler mi?
Böyle bir şeye güçleri yetmez. Çünkü bizim dinimiz ve Kitabımız korunmaktadır. Lakin bir kısım Müslümanları bozup dinden çıkartabilirler.
17. Türkiye savaşa girebilir mi?
Şer kuvvetleri Türkiye ile büyük bir Ortadoğu devletini savaşa sokmayı planlıyor. İnşallah bunu başaramazlar, planları ayaklarına dolaşır. Böyle bir şey iki devlet için büyük felâket ve yıkım olur.
18. Müslümanların işleri niçin düzgün değil?
Bu sorunun cevabını verebilmek için en az 300 sayfalık bir rapor yazmak gerekir. İşlerin düzgün olmayışının birkaç ana sebebini yazayım: Şehir ve medeniyet kültürüne sahip olmamak... IQ yetersizliği... Bilgi ve kültür eksikliği... Vasıflı eleman eksikliği... Birlik olmayışı... Başta bir İmam-ı Kebir bulunmayışı... Ahlâk ve karakter zaafları... Korkunç boyutlarda din sömürüsü yapılması... Bir kısım Müslümanların bozuk düzenin zehirli ve haram menfaat ve rantlarını devşirmesi... Büyük hıyanetler yapılması...Emanetlerin ehline verilmeyişi... Doğru dürüst bir İslâmî plan ve program olmayışı... Müslüman kesimdeki bin türlü beyinsizlik...
19. Gelecekten ümitli misiniz?
Allah'tan ümit kesmek haramdır. Beşerî işlere gelince: Dehşetli ve korkunç işler olacağını sanıyorum.
MÜ'MİNLERE MÜŞRİK DİYEN BİD'ATÇİLER
LÂ ilahe illAllah Muhammed Resulullah diyerek mü'min olan bir kimsenin kanı ve malı Müslümanlara haramdır. Bozuk bir fırka, geçerli olmayan gerekçelerle Sünnî Müslümanların müşrik olduklarını iddia etmiş ve onların demlerini heder, mallarını helâl kabul etmiştir (Yani onları öldürmeye ve mallarını ganimet olarak almaya cevaz vermiştir.) Bu ise korkunç bir zulümdür.
Böyle düşünenler bir tür Haricîdir.
Cenâb-ı Hak onların şerlerinden mü'minleri korusun. Âmin.
Ehl-i Sünnet ulemâsı olmayan hiçbir kimsenin Sünnî bir mü'mini tekfir etmeye, ona sen müşriksin demeye hakkı ve selahiyeti yoktur.
Bid'atçiler, kendilerinin has ve hakikî muvahhid olduklarını iddia ediyor; itikada İmamMâturidî'yi ve İmam Eş'arîyi imam (din önderi) kabul eden Ehl-i Sünneti sapıklıkla suçluyor.
Bid'atçiler, Lâ ilâhe illAllah diyen tasavvuf ehlini müşrik olarak kabul ediyor.
Maalesef bu bozuk cereyan, milyonlarca dolar harcanarak Türkiye'ye sokulmuş ve bazı Müslümanların zihinleri allak bullak edilmiştir.
Dinini, imanını korumak isteyen mü'minler bu gibi aşırı, marjinal, gulüvve sapmış bid'atçilerin propagandalarına aldanmamalıdır.
Asıl bozuklar Yüce Allah'a mekan izafe edenlerdir.
Cenâb-ı Hakk'ı kemal sıfatlarla muttasıftır ve noksan sıfatlardan münezzehtir.
Allah'ın sıfatlarından biri "Muhalefetün lil havadis"tir, yani O, yaratılmışlara benzemez.
Gerçek tasavvuf erbabı ve gerçek tarikat mensupları (tarikatçılar değil!) en düzgün ve faziletli Müslümanlardır. Onlara kâfir ve müşrik demek büyük bir iftira ve zulümdür.
Türkiye'de Ehl-i Sünnet ve Cemaat İslâmlığını yıkıp onun yerine çeşit çeşit bid'at fırkalarının doktrinlerini ve âmentülerini hakim kılmak isteyenler vardır. Bunlara karşı uyanık olmalıyız.
Bir tür Haricîlik olan o bid'at fırkasına kalsa dünyada, yirmi otuz milyon Selefîden başka Müslüman kalmaz.
Haricîleri dışlayalım, tecrid edelim, onların sûret-i haktan görünerek halkımızın ve gençlerimizin akidelerini bozmalarına fırsat ve imkân vermeyelim.
Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanları dinlerini Haricilerden değil, icazetli ve ehliyetli Sünnî hocalardan öğrenmelidir.
İtikadımız bozulursa, inançlarımıza bid'atler girerse ebedî saadetimiz de tehlikeye girer.