Başörtüsü, 5.2 trilyon dolardan çok mu korkuttu
Dünya borsaları sadece Ocak ayı içinde 5.2 trilyon dolar kaybetti. Dile kolay, tam 5.2 trilyon (3.6 trilyon euro) dolar!.. Ve sadece bir ayda... Şubat ayında ne olacak? Mart ayında ne olacak? Sadece Türkiye'de değil, dünya genelindeki merkezi ekonomi otoriteleri bile ne olacağını tam olarak öngöremiyor.
Bu sadece ABD'deki emlak krizinin yansıması. Endişe edilen durgunluk ya da gerileme, kredi krizleri ve diğer alanlara yansırsa kaç trilyon dolarlık kayıp yaşanacak?
Dünya şaşkınmış! “Meclis'te türban yasağını serbest bırakan Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi dünyanın gündemine oturmuş.” “Laik devletin direklerinden biri kırılmış! Dünya bundan endişe duyuyormuş.” “ABD ve Avrupa bunu tartışıyormuş!”
Sanki bu ülkede dünyada ne olup bittiğini kendilerinden başka bilen yok! Neyin tartışıldığını, neyin ne kadar önemli görüldüğünü anlayan yok! Batı basınında birkaç haberden, yazıdan alınan cümlelerle bir özgürlük adımı uluslararası bir kriz gibi nasıl yansıtılır? Böyle yansıtılır... Bilmeyen de gerçekten böyle bir şey var sanır!
5.2 trilyon dolar zarar dururken dünyanın başka işi yoktu da Türkiye'de birilerinin özellikle tehdit göstermeye çalıştığı başörtüsünü tartışacak! Yüz milyarlarca dolar zararlarını S. Arabistan ve Körfez ülkelerinden para dilenerek karşılamaya çalışanlar, bu ülkeler dururken Türkiye'nin İslamcılığını tartışacak!
Bir ay içinde Fransa'da yüzde 12.27, İngiltere'de 8.85, Japonya'da 4.7, Almanya'da 13.72, ABD'de 6.07, Rusya'da 16.12, çin'de 21.40 borsa düşüşü yaşanmış. Son üç ayın kayıpları devasa büyüklükte. Şubat ayının daha da büyük olacağı öngörülüyor. Dünya genelinde trilyon dolarlık sarsıntılar yaşanıyor. Korku; krizin derinleşmesi halinde dünya genelinde çok ciddi siyasi krizlerin de yaşanabileceği şeklinde.
Dünya Bankası “gelişmiş ekonomilerin krizi bu” diyor. Ona göre gerileme devam edecek. Gelişmekte olan ekonomiler büyümeye devam edecek. 2008 yılında bu ekonomilerde büyüme yüzde 7.1 olacak. Ancak ABD ekonomisi dünyayı felakete sürükleyebilecek.
ABD'nin bütçe açığı 400 milyar dolardan 1 trilyon dolara çıktı. Doların küresel hegemon olabilmesi için insanlık iki dünya savaşı yaşamak zorunda kalındı. Uğruna bu kadar bedel ödenen dolar şimdi kredisini kaybediyor. Euro onun yerine geçiyor. Bunun için de bir dünya savaşı yaşanacak mı acaba?
Şimdi ABD, bunun önüne geçmek için para kaynağı ülkeleri tehdit ediyor, şantaj yapıyor. OPEC bile bir süre sonra doları petrol ticaretinde kullanmayacağını ancak bunun zamanının belirli olmadığını açıkladı.
Bu nasıl bir travma anlayabiliyor muyuz? Buna göre yeni bir küresel ekonomik düzen, dolayısıyla siyasal düzen arayışına gidildiğini, dünyanın ciddi bir kırılma dönemi yaşadığını anlayabiliyor muyuz?
Türkiye'de bir yasağın kaldırılmasına şaşırmış dünya! Neden? İslam korkusu diye. Aynı dünya, ABD'nin ağır ambargosuna rağmen, İran'ın 90 milyar dolarlık özelleştirme kampanyasına girebilmek için birbiriyle yarışıyor. Enerji sektöründeki bu özelleştirme harekatında bakalım başörtüsünün serbest bırakılmasına karşı çıkan ülkeler ne kadar yer alacak? Ya da “dünya şaşırdı” diyenler hangi güçlerle bu pazara ortak olarak girecek? İran olması, onları caydıracak mı? Aynı ülkeler, krizi aşmak için gerici gördükleri S. Arabistan ve Körfez ülkelerinden kendi ekonomilerine kaç milyar dolar aktaracak, bakalım.
Cumhuriyet tarihinin en radikal reformlarına sahne oldu Türkiye. Bütün dünyada özgürlük alanı daraltılırken Türkiye'de bu alan, alabildiğine genişletildi. On yıl önce hayal bile edilemeyen gelişmeler oldu. Olacak da… Bu yönde yapılan reformları alt alta yazılınca nasıl bir liste oluşur. Bu listeyi alkışlayanlar, o zaman destek verenler, aynı özgürlükler başkaları için de istenince neden rahatsız oluyor acaba? Aydın kaprisleri, sanal rejim krizi balonları ve geniş mağduriyet çevresi arasında nasıl bir denge kuralım!
Rejim krizinin, başörtüsü krizinin arkasında bir büyük korkuya karşı önlem alma, yeni bir kazanç kapısı aralama niyeti olamaz mı? Rejim üzerinden, başörtüsü üzerinden kriz üretilerek nasıl bir hesap yapılıyor acaba? Muhtemel ekonomik çöküşleri önlemek için, bazı sermaye gruplarının kayıpları için devletten ne tür beklentileri olabilir? Ne tür bir krize karşı kendilerine koruma kalkanı oluşturuyorlar?
Bu soruların cevabı önemli. çünkü onlar için bu, bir özgürlük sorunu değil. Bir alış veriş sorunu… Para ve iktidar sorunu. Ne istediklerine bakalım. Rejimi mi düşünüyorlar yoksa imtiyazlarının genişletilmesini mi, Türkiye'nin zenginliğinden daha faza pay verilmesini mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.