D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Anayasa neye aykırı?

Anayasa neye aykırı?

Bir zamanlar siviller askerî mahkemede yargılanırdı. O yol kapandı… Çünkü AB normlarına göre böyle bir şey mümkün değildi. Demek ki, “Bağımsız Türkiye”nin anayasası “AB normları”na aykırı idi!
Son günlerde askerlerin gerektiğinde sivil mahkemelerde yargılanmasının yolunu açan bir kanun değişikliği Meclis’te kabul edildi. Meclis normal bir yasama faaliyeti yaptı. Değişiklik, komisyonda muhalefet de haberdar edilerek yapılmıştı. Fakat, kanunlaştıktan sonra ana muhalefet oyuna getirildiğini iddia etti!
Şimdi bu kanunun anayasaya aykırı olduğunu iddia ediyorlar. Peki anayasa neye aykırı? Birçok maddesinin AB mevzuatına aykırı olduğunu biliyoruz. Bu yüzden de 20 yıldır değiştirip duruyoruz.
Bu aykırılık nereden kaynaklanıyor? Anayasa’nın darbe mahsulü olmasından. Darbeciler kendi meşruiyetlerini anayasaya tasdik ettirecek bir metin oluşturmuşlardı. Bu meşruiyet anlayışı, milletin meşruiyet ölçüleriyle uyum halinde değildi.
Türkiye’de sentetik bir meşruiyet zemini oluşturulmak istendi. 90 yıla yakındır bu zemin bir türlü oturmuyor. Oturması da mümkün değil. Herkesi bürokrat yapmanız, herkesi kışla mensubu haline getirmeniz mümkün olmayacağına göre, böyle bir meşruiyet zemini oluşturmak da asla mümkün değildir.
Sistemin oligarşik hukukuna “onur sal”an mütekait başsavcı, askerlerin sivil mahkemede yargılanmasının anayasaya aykırı olduğunu söyleyip duruyor. Anayasa AB normlarına aykırı olduğunda değiştiriliyor. Şimdi de benzer bir durum sözkonusu. Zaten hükümet de bunu AB sürecinde bir reform olarak takdim ediyor.
Anayasa hükümlerini kim yapar? TBMM’den başka bir merci mi var? Fakat Türkiye’de bir hükmün anayasa maddesi haline getirilmesi, sonucu değiştirmeyebiliyor. Çünkü Türkiye’nin gayri resmi “resmî din”i mahiyetindeki ideolojisinin kutsal rahipleri, başörtüsü ile ilgili anayasa değişikliğini anayasaya aykırı ilan ederek iptal ettiler!
Gerçek hukuk adamları bunun hukuksuz bir davranış olduğunu, sistem içindeki bir mahkemenin haddini aşıp, Meclis’in üstünde bir kanun koyucu heyet gibi hareket edemeyeceğini biliyorlar ve söylüyorlar.
Buradaki ikilem ortada: Sistemin hukukunu sürdürmek veya gerçek hukuk devletine geçmek.
Birileri sistemin hukukunu, oligarşinin hâkimiyetini sürdürmek için elinden geleni yapıyor.
Türkiye demokratik sistem içinde kalarak nereye kadar oligarşinin hakimiyetini sürdürebilir?
60 yıldır şöyle veya böyle bu yapıldı. Oligarşik merkezler, çeşitli araçları kullanarak kendi statülerini sürdürmeyi başardılar. Sadece Avrupa’dan gelen baskılar karşısında nisbi geri adımlar attılar. Anayasa’nın AB normlarına aykırı maddeleri böylece peyderpey değiştirildi. AB normlarının anayasanın üstünde olduğu kaç kere görüldü. Demek ki, anayasa bir iç metin olarak en yukarıda görünse bile, dünya standartlarında böyle bir niteliğe sahip değil. Bunu Türkiye’nin oligarşisi de kabul etmek zorunda kalıyor. Gerektiğinde AB’ye “başüstüne!” diyor.
AB’yi karıştırmadan doğru dürüst bir anayasa yapamaz mıyız?
Böyle bir anayasa şarttır ve geniş bir uzlaşmayla oluşturulabilir. Bunun için ideolojik takıntılardan, oligarşik hakimiyeti sürdürmeye matuf hükümlerden uzak kalmak gerekiyor. Meselenin düğüm noktası, Türkiye’nin resmi ideolojisini hukuka tasdik ettirip ettirmeyeceği. Tasdik ettirecekse, TBMM’nin kanun yapma yetkisinin sınırlı olduğunu kabul ettiğimiz gibi, anayasa yapma yetkisinin olmadığını da kabul etmek zorunda kalacağız!
Bu zihniyetle Türkiye nereye kadar gider, o ayrı bir mesele!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi