Başbuğ Mahkemesi
Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Başbuğ arasındaki görüşmeye ilişkin Hürriyet’te yayınlanan haberi okuyunca, Ergenekon medyasının dilini tercih edip ‘sızma’ diyerek aşağılamak istemem. Doğruysa, yöntemi hiç önemli değil, ayrıca helal olsun. Kaldı ki, ‘sızma-sızdırma’ yöntemi, Erman Toroğlu ağzıyla gazeteciliğin babasıdır.
Haberin eksik tarafı, Başbuğ’un mesajıyla sınırlı olmasıdır. Keşke başbakanın cevabıyla zenginleştirilseydi. Demek, haberi yazan dostlarımız, başbakanlık cenahından bilgi alamamışlar.
Bu satırları okuyunca kiminizin, ‘O kısmı da sen yaz’ diye içinden geçirdiğini tahmin eder gibiyim. Şunu söyleyeyim, yüzde yüz teyit edemediğim hiçbir bilgiyi köşeme taşımam. Şüphelerim varsa, kanaatimi paylaşırım.
Yoksa Ankara’da dedikodudan bol ne var. Efendim, Genelkurmay Başkanı, Albay Dursun’a dokunulmaması için ricacı olmuş, Ağustos Şurası’nda bazı subayların ipinin çekilmesi için söz vermiş, Ergenekon soruşturmasının artık kesilmesini istemiş, falan filan...
Oturup bu dedikodularla mı meşgul olacağız?
Sakın yanlış anlaşılmasın, Hürriyet’teki habere nazire yapmıyorum. Sadece, şahsımın habere yaklaşımını anlatmaya çalışıyorum.
Elbette, o haberde takıldığım, Başbuğ’a atfen bir cümle var: ‘Darbeciyi ben affetmem, cezasını veririm.’
Şu ana kadar Genelkurmay yalanlamadığına göre doğru kabul ediyorum. O halde, şu soruya cevap bulmak durumundayız. Adli ve askeri mahkemenin dışında üçüncü olarak ‘Başbuğ Mahkemesi’ mi var?
Bildiğim kadarıyla Genelkurmay Başkanı, sadece disiplin cezası verir. Belki 21 gün hapse atar. Aşağı yukarı o kadar.
Bu durumda bir soru daha: Darbeye teşebbüs, disiplin suçu mu?
‘Cezasını veririm’ derken askeri mahkemeyi kastetmiş olamaz mı? Mümkündür. O halde şu soruya cevap verin: Darbeye teşebbüs, askeri suç mu?
Daha önemlisi, hukuk devletinde ‘şahsi güvence’ yasaların önüne geçer mi? Yarın Başbuğ giderse ne yapacağız? Kimin sözüne inanacağız?
Merhum Türkmenbaşı için anlatırlar ya, Sovyetler dağıldıktan sonra sokaklara dökülen halk ‘Demokrasi istiyoruz’ deyince, ‘Ne demokrasisi, ben varım ya’ diye çıkışmış, o misal.
Hukukta basit kuraldır, düzenleme, iyi yöneticilere göre değil en kötü yönetici ihtimaline göre yapılır. Maksat, suça zemin oluşturmamaktır.
Laf açılmışken, CHP Lideri Baykal’a da hatırlatmakta yarar var. Anayasanın geçici 15. maddesini kaldırmayı başarırsanız, Kenan Evren’i hangi mahkemede yargılatmayı düşünüyorsunuz?
Bir de o tartışmalı eylem planı için ‘çok amatörce, askeri yazım tekniğine uygun değil’ diyorsunuz, o ince teknik kapasitenizle yeniden inceleme fırsatı bulursanız, bir de 27 Nisan Bildirisi’ne o gözle bakar mısınız?
Hangisi daha amatörce? Andıç mı bildiri mi?
Eminim, torununuza söyleseniz o bildirinin daha iyisini yazardı herhalde.