Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Krizperest medyanın hevesi kursağında kaldı

Krizperest medyanın hevesi kursağında kaldı

Vay bee, şükürler olsun bugünleri de görecekmişiz.
Krizperest malum medyanın hevesi kursağında düğümlendi. Gece yarılarına kadar uykusuz kalmalarına değmedi doğrusu. Ama yine de mayalarının gereğini yaparak işi krizperestliğe götürmediler değil.
MGK’dan beklenen bildiri, krizperestleri hayal kırıklığına uğrattı. 28 Şubat döneminde olduğu gibi ortalığı toz duman edecek bildiriler bekliyorlardı. Türkiye o bildirilerle boğuşurken, krizperest medya patronu ve beslemeleri, puslu havadan yararlanarak ihalelerini hallediyor ve diğer paraya dayalı ne menfaatleri varsa onları temizliyorlardı.
Çünkü bu adamların tek gelir kaynağı, Türkiye’nin içeride ve dışarıda huzurunun olmamasıydı. “Güvensizlikten, kavgadan, tartışmadan, kaostan ekmek yenilir mi” demeyin. Evet, yenilir ve yenildi. Şimdiye kadar malum medyanın bütün ekmek kapısı, suni krizler olmadı mı? Durumdan vazife çıkararak menfaat temin etmediler mi?
Tehdit edilen, ürkütülen, korkutulan, sürekli yarına dair endişe içerisinde tutulan bir milletten, bir halktan, bir topluluktan ne beklenebilirdi? Böyle zamanlarda insanlar ancak kendisine bakar ve kendi yarasını sarabilir, aile fertlerine, akrabalarına, komşularına, diğer insanlara; “Bir faydam olur mu” diye değil, “Onlardan nasıl faydalanabilirim” diye menfaatinin peşine düşer. Yani vatanın bölünmezliği, milletin bölünmezliği hikaye olur.
İşte krizperest medya yıllardır devletin kurumlarını kullanarak hep böyle ortamlarda nemalandı ve devletin imkânlarından, milletin sırtından sadece onlar rahat rahat geçindiler. İstedikleri gibi kurumları yönetip yönlendirdiler, güç olduklarını gösterdiler ve çoğu zaman kurumları kendi iş yerleri gibi kullandılar. Yaşanmadı mı bunlar?
Bu ülkede başbakanlık yapmış insanlara, bakanlık yapmış insanlara, telefonda ana avrat küfreden gazete yöneticisi yazarlar olmadı mı? Gerçi aynı tastan su içseler de menfaatperestliklerine zeval gelince, birbirlerine ağza alınmayacak şekilde küfredenler, ekmek paralarını bu yolla kazanmak için kurumları millete hizmet etmekten alıkoymadılar mı? Evet, bal gibi de koydular.
28 Şubat döneminden sonraki hükümetlere bakalım ve soralım: “Devletin imkânlarından en çok kimler yararlanmış, devletin kurumlarını babasının çiftliği gibi kimler kullanmış?” Elbette krizperest medya. Bu toplantıdan da aynı şeyleri bekleyip iştahlarını kabartmışlardı ama hevesleri kursaklarında kaldı.
Gelelim MGK’nın bildirisindeki; “Devletin kurumlarını yıpratmaya yönelik beyan ve yayınlara ilişkin tepki ve düşüncelerin dile getirilmesine.” Devletin kurumları iki şekilde yıpratılır. Birincisi; yukarıda izah etmeye çalıştığım krizperest çevreler tarafından, ikincisi; kurumların içerisinde görev yapan memurlar tarafından.
“MİLLET OLMADAN DEVLET OLMAZ.” Bir kere bu ilkeye sahip çıkmak lazım. Millet olmadan devlet olmayacaksa, millet neden devletinin kurumlarını yıpratsın veya yıpratılmasını istesin? O zaman devletin kurumlarını yıpratanları iyi bellemeli. Kişiler müesseselerle kaim değildir. Bu meseleyi de iyi idrak etmeli. Devletin kurumları kişilere hizmet etmez, kişi millet adına o kuruma hizmet eder. Kendi istediklerini değil, kurumun istediklerini yerine getirmekle mükelleftirler.
Millet olarak Türk Silahlı Kuvvetleri gözbebeğimizdir. Belli çevreler kabul etmese de yine milletimize göre TSK bir Peygamber Ocağı’dır. Gazilik ve şehitlik mektebidir. Şimdi böyle bir kurumu kim yıpratabilir? Ergenekon davası çerçevesinde ortaya çıkan belgeler, silahlar ve beraberindeki insanlar, kurumu halkın nezdinde yıpratmıyor da henüz bir yüzü ortaya çıkan gerçeklerin kamuoyuyla paylaşılması mı yıpratıyor?
Devir değişti, bu milletin korkutulmuş babaları, anaları, yavaş yavaş dünyayı terk ediyorlar. Onların çocukları ve torunları; babaları, anaları gibi korkutularak, sindirilerek yaşamak istemiyor. Hak ve özgürlüklerini istiyor. Demokrasiyi ve demokratikleşmeyi istiyor.
Devletin kurumlarının yıpratılmamasını isteyenler, öncelikle demokrasilere komplo kuran zihniyetleri, kocasına evinde yemek pişirmesi gereken hanımların, hukuka müdahale etmemesini sağlamalı ki, kurumlarımız yıpratılmasın. Devletin bütün kurumları milletin kurumlarıdır, sahibi millettir. Kimsenin babasının çiftliği değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi