Mağlubiyet ideolojisinin zorunlu taraftarları, inkıtaları oynadıklarının farkındalar mı acaba?
Deniz Baykal hâlâ farkında değilmiş gibi görüntü veriyor! Partisinin grup toplantısında yine kükremiş. Cumhurbaşkanı’nın askerlerin gerektiğinde sivil mahkemelerde yargılanması ile ilgili kanunu veto etmeye ikna olacağını söylemiş. Bunu söylerken, MGK toplantı halindeymiş!
Aslında Deniz Bey kendi bağlamında haklı. Siyasî geleneğine uygun tutum almaya devam ediyor. Herşey yerli yerinde. Fakat yerli yerinde olmayan bir şey var: İdeolojik merkez çöktü! Mağlubiyet ideolojisi bitti! İdeoloji hâlâ ayaktaymış gibi, merkez hâlâ kudretini muhafaza ediyormuş gibi hareket etmekle varılacak bir yer yok.
MGK toplantısı bitti! Deniz bitti!
Deniz, denizin bittiğinin farkında değilse, o partinin başında işi ne? Farkındaysa, o parti neden durduğu yerde duruyor? Yeni bir siyaset için Deniz Bey’in yaş sorunu olabilir. O zaman neden başkanlıkta ısrar ediyor? Gençlere yol açsın. Pek ümitli değilim ama, iktidar için daha kavrayışlı, dünyada olup bitenlerin farkında yeni bir isim çıkabilir. Mevcut iktidar böylece dengelenebilir. Fakat, eski ideolojik zeminde yürüyen hiç bir lider yeni bir siyasi hareket başlatamaz. Bu yüzden, yeni liderlerin CHP’den çıkması ihtimali çok zayıf.
Türkiye bir dönemeç noktasında. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde dünya sistemi Osmanlı Devleti’ni ortadan kaldırdı. Yerine, sınırlı sorumlu Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. “Cumhuriyeti biz kurduk” efelenmesini anlayabiliriz elbette! “Osmanlıyı biz yıktık” debelenmesini anlayabildiğimiz gibi!
Elin Amerikalısı Türkiye’nin 21. yüzyılda, büyük dünya güçlerinden biri olacağını, bu yüzden İstanbul’un başkent yapılacağını yazıyor (George Friedman: Gelecek Yüzyıl. sf. 229). Bu demektir ki, İstanbul’un neden başkent olmaktan çıkarıldığı hakikatini biliyor!
20. yüzyılın başında, o zamanın dünya hükümranı İngiltere, emperyalist siyasetleri açısından Türkiye’nin küçülmesi gerektiği kararına varmıştı. Osmanlı Devleti yıkılacak, fakat Türklerin de devleti olacak. Bu küçük devletin başkenti İstanbul olmayacak. Çünkü İstanbul başkent olarak kalırsa, Osmanlı Devleti’nin devam ettiği sanılabilir! Sömürge altına alınan Müslüman halklar Türkiye’ye bel bağlayabilir...
Türklerin aşağı yukarı bugünkü sınırlar üzerinde bir millî devleti olacak. Daha Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıkmadan, İngiltere Başbakanı, Hariciye nazırı bütün bunlarla birlikte yeni başkenti de açıklamıştı: Bursa veya Ankara!
Belki sonra Bursa’dan da vazgeçilmiştir. Çünkü Bursa da İstanbul’dan önceki Osmanlı başkentidir!
Osmanlı Devleti yıkılınca ne olacak? Yeni bir hanedan mı kurulacak?
Elbette Cumhuriyet’e geçilecek!
Bütün bunlar ne kadar rahatsız edici değil mi?
Fakat, mağlubiyet ideolojisi bütün bunları ne kadar gurur verici olarak açıklıyor!
Bu sınırları biz tesbit ettik! Osmanlı’yı biz yıktık! Cumhuriyeti biz kurduk! Ankara’yı biz başkent yaptık!
Laikliği biz seçtik! Tam istiklâl sahibiyiz!
Bu sınırlar, Musul ve Hatay (hatta Halep) çıkarılınca, Misak-ı milli sınırlarından çok İngiliz hariciyesinin çizdiği sınırlar değil mi?
Soyumuzun 16 büyük Türk devleti kurmasıyla övünenler (Bunların içinde Osmanlı da var elbette), Osmanlı Devleti’ni yıkmakla övünmenin ne anlama geldiğini düşünmüyorlar mı hiç?
Erzurum’daki İngiltere Mümessili Yarbay Lawlinson 27 Aralık 1919 günü, yani M. Kemal Paşa’nın Ankara’ya vardığı gün, Kâzım Paşa ile neler konuştu?
Özeti: İngiltere Türkiye’nin istiklâlini temin ve iktisadının inkişafına çalışacak. Hangi şartlarda? Saltanattan, hilafetten vazgeçilecek. Cumhuriyet ilan edilecek. İstanbul başkent olmaktan çıkarılacak...
Yakın tarihi doğru okumanın zamanı geldi. Yakın tarihi doğru okuyanlar, Türkiye’nin nasıl bir dönemeçte olduğunu kolaylıkla fark edecekler. Türkiye’nin mağlubiyet ideolojisi konseptiyle, idrakiyle bir yere varması mümkün değil. Ordusunu sadece iç hizmet maksadıyla istihdam ederek gerçek anlamda güçlenmesi imkânsız. Ordu içe değil, dışa bakacak. İşte o zaman Türkiye gerçekten güçlü Türkiye olacak!
Mağlubiyet ideolojisine bel bağlayanlar için deniz bitti! Deniz bitti