Yücel Çakmaklı dua bekliyor
Dua, iyiliklerin ve iyilerin has sofrasından dağıtılan nimetlerdir. İnsanların birbirlerine karşılıksız yapabileceği en büyük iyilik duadır. Kimsenin kimseden herhangi bir maddi menfaat beklemeden yapabileceği, zahmeti sıfır ama rahmeti bol bir deryadır dua.
Hangi inançtan, dilden, dinden, ırktan olursa olsun, duaya ihtiyacı olmayan ya da muhtaç olmayan insan sayısı çok azdır. Ekmek, aş, su, hava gibidir dua. Her insanın dışına tesir ettiği gibi, esas olarak içine tesir eder. Gönlün, kalbin, yüreğin huzur istasyonudur dua.
Günlük olarak her hareketimizin içerisinde mutlaka dua vardır. Mesela; selam alıp verme duaların en büyüğüdür. Bu duanın yaygınlaşması ve sürekliliği, ihmali söz konusu olmayan bir uyarı niteliği taşımaktadır. Hal hatır sorma duayla biter. Vedalaşmaların sonu dua, kavuşmaların başı duadır.
Uykuya duayla geçilir, uyanınca hayat duayla başlar. İşimizin ve yemeğimizin başlangıcında besmele, sonunda hamd ve şükür, hep dua hazinelerinden gelen rahmet dolu mükâfatlardır. Duasız zamanımız neredeyse geçmez.
Duanın vakti ve mekânı yoktur. Bilerek bilmeyerek, isteyerek istemeyerek, farkında olarak olmayarak ya da örf, adet ve alışkanlıklarımız gereği de sıkça dua ederiz. Sermayesiz, zahmetsiz, üşengeçsizdir bütün dualarımız. Daha da önemlisi arkasını hiç takip etmediğimiz iyiliklerimizdendir.
Ömrünün elli yılını sinema ve televizyon dünyasına adamış usta yönetmen Yücel Çakmaklı da işte bu iyiliklerden birini istiyor ve kendisini tanıyan tanımayan herkesin duasına müracaat ettiği gibi, helallik de diliyor.
Peki neden?
Bu soruya cevap vermeden önce şunu da hatırlatayım. Yücel Çakmaklı’nın çektiği hemen bütün film ve dizileri, dua temalı ve merkezlidir. Hele “Birleşen Yollar”da başrol oyuncusunun gözyaşları içerisinde kıldığı namaz ve duası, seyirciyi en çok etkileyen sahnelerdendir. O karelerden yüzlerce insanın etkilendiğini bilirim.
Yücel Çakmaklı’nın, TRT’ye çektiği unutulmaz dizilerden ve halen hafızalardaki canlılığını koruyan “Küçük Ağa” ve “Kuruluş” dizileri olsun, özel televizyon kanallarına çektiği diziler olsun, hemen hepsi dua merkezli film ve dizilerdi.
Şimdi soruya cevap vereyim. Sevgili duayen yönetmenimiz Yücel Çakmaklı ağabeyimiz, vücudunu ve kalbini çok yordu. Kalbine ve vücuduna çok yüklendi, hâlâ da yüklenmeye devam ediyor. Kalp artık dayanamamış ve biraz dikkat etmesini isteyerek uzun zamandır küçük ikazlarda bulunmaya devam ediyormuş.
Bu ikazları pek de ciddiye almayan Yücel ağabeyimiz yine her zamanki alışkanlığı gereği; “Bir şeyimiz yoktur, her kalp böyle zaman zaman uyarı yapar” diyerek doktora gitmiş. Gerekli tetkiklerden sonra meselenin çok ciddi olduğu ve acele ameliyat olması gerçeğiyle karşılaşınca hemen kararını vermiş ve nasip olursa yarın ünlü kalp cerrahımız, Prof. Dr. Binnur Sönmez’e Memorial Hastanesi’nde ameliyat olacak.
Dua eder ve dileriz ki, çok başarılı bir operasyon gerçekleşir ve Yücel Çakmaklı ağabeyimiz sağlığına kavuşur. Çünkü daha jübilesini yapmadı. Jübilesini yapmak için son filmini çekmesi gerekiyor. İyi bir proje ve iyi bir kadro kurma hayaliyle önce Allah’a, sonra da Binnur hocanın ellerine teslim ediyoruz.
Ameliyata girmeden iki gün önce arayıp; tanıdık, tanımadık, bildik, bilmedik, bütün herkesten dua istediğini ve helallik dilediğini defalarca tekrarladı. Pek çok isim saydı ama hepsini buraya almam mümkün değil. Sinema, televizyon, radyo ve gazetelerden kimleri tanıyorsa, kimler onu tanıyorsa herkesi saydı desem abartmış olmam.
Evet, hangimizin duaya ihtiyacı yok ki? Duaya ihtiyacı olmayan “insan” yoktur herhalde. Bugün biz tanıdıklarımız veya tanımadıklarımız için dua edersek, yarın da başkaları bizim için dua edecektir. Kim kime hangi niyet ve düşünceyle dua ederse, dua eden kişi mutlaka karşılığını aynı niyet ve düşünce çerçevesinde alacaktır.
Başta Yücel Çakmaklı olmak üzere, şifa ve dua bekleyen bütün hastalarımıza Cenab-ı Hak şifa nasip etsin. Amin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.