Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Doğu Türkistan... Bir direniş ki, asırlardır sürer!

Doğu Türkistan... Bir direniş ki, asırlardır sürer!

Herhalde farkındasınız... Nerede “kan ve gözyaşı” içinde ağlayanlar, nerede “vahşet ve tecavüz” altında inleyenler ve nerede “işgal ve katliam”dan bunalanlar varsa, onlar mutlaka “Müslüman”lardır... Kan, gözyaşı, vahşet, tecavüz, işgal ve katliamların yaşandığı yerlerin çoğu “İslâm coğrafyası”dır...
Müslümanları ezenler ve onlara zulmedenler de ya “Komünist”tir, ya “Faşist”, ya da “Siyonist” veya “Emperyalist”tir!.. İşte Komünist Çin ve Rusya, işte faşist Almanya ve Fransa, işte Siyonist İsrail ve işte emperyalist Amerika!.. Hepsinin hedefinde “Müslümanlar” var!.. Kimi Doğu Türkistan’a, kimi Çeçenistan’a, kimi Filistin’e, kimi de Afganistan ve Irak’a zulmediyor, o topraklarda “tam bir katliam” uyguluyor... Kısacası, “tek millet olan küfür”ün hedefinde hep “Müslüman” var!..
Müslümana karşı uyguladıkları “vahşet, tecavüz ve işgal”de “tek millet” olup, aralarındaki “farklılık”ları hemen rafa kaldırıyorlar!.. Meselâ, Komünist Çin’in “Müslüman Doğu Türkistan”a yönelik katliamda, kendisine “Emperyalist Amerika”yı örnek alması, “küfrün tek millet olduğunu” göstermeye yeter de, artar bile!.. ABD, kendisine “muhalif” olanlara nasıl ki “terörist” damgası vurmakta ve böylece katliamlarına “haklılık” kazandırmaya çalışmaktadır, aynı şekilde Kızıl Çin de, “katlettiği” Doğu Türkistanlı Müslümanlara “terörist” yaftası asmaktadır!

DOĞU TÜRKİSTAN DİRENİYOR, ÇÜNKÜ!
Bu genel değerlendirmeden sonra, “gündemdeki olay”a gelelim ve Doğu Türkistan’da niye “direniş” başladı, ona bir bakalım.
Hemen söyleyelim;
Bir “protesto gösterisi” ile başlayıp, “Çin polisi”nin göstericilerin üzerine “kurşun yağdırması” ile “isyan”a dönüşen olay, “anlık bir öfkenin ürünü” değildir!..
Bu isyan, “kökü yüzyıllar öncesine dayanan zulüm ve o zulme başkaldırı”nın bugüne yansımasıdır!..
İsyanın temelinde; Kızıl Çin’in o topraklara ısrarla ve inatla “Xinjiang” yani “Sincan” demesine, o toprakları “yeni kazanılan toprak” olarak görmesine başkaldırı vardır!..
Evet, bugünkü olayların temelinde, “Uygur kızlarının fuhuşa sürüklenmek istenmesi”ne gösterilen tepki vardır... Biraz önce de ifade ettiğim gibi; Kızıl Çin’in bu uygulamasını protesto eden Doğu Türkistanlı gençler sokaklara dökülüp “gösteri” yapmışlar, Çin polisi de “terörist”(!) dediği göstericilerin üzerine “kurşun” yağdırmış ve yüzlerce insanı katletmiştir!.. “Tepki”ye “kurşun”la karşılık verilmesi üzerine Urumçi’de yüzlerce insan ölmüş, bu da “isyan”ı körüklemiş ve gösterilerin Kaşgar ile Hoten’e, onun ardından da tüm Doğu Türkistan’a yayılmasına yol açmıştır!..
Tabiî “isyan”ın büyümesiyle birlikte “katliam” da büyümüş ve bir “soykırım”a dönüşmeye başlamıştır!..
“Çin askerlerinin ve polislerin işgalci Çinlilere silah dağıttığı”na dair haberler gelmektedir ki; bu da önümüzdeki günlerde “büyük bir soykırım” uygulanacağını göstermektedir!..

BU, ÇİN’İN İLK KATLİAMI DEĞİL!
Aslına bakarsanız; Doğu Türkistan’da Kızıl Çin’in gerçekleştirdiği ilk vahşet ve ilk katliam değildir bu!..
Şu günlerde sesi çıkmasa bile; “Bütün Türkler bir ordu, katılmayan kaçaktır” diyen bir “ideoloji”nin genel başkanlığını yapan Devlet Bahçeli’nin, Mayıs 2002’de gerçekleştirdiği “Çin Seferi” esnasında “Bana buraları görmeyi nasip ettiği için Allah’a şükrediyorum” dediği Çin, 1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800 bin, 1952-57 arasında 3 milyon 509 bin, 1958-60 arasında 6 milyon 700 bin, 1961-65 arasında 13 milyon 300 bin Doğu Türkistanlı Müslümanı katletmiştir!..
Bu rakamları veren aylık “Araştırma” dergisinde “Çin’in hedefi” şu şekilde aktarılmaktadır:
“Uygur erkeklerini sonsuza kadar kölemiz yapalım!.. Uygur kadınlarını da asırlar boyunca fahişelerimiz olarak kullanalım!” (The Independent-2 Ekim 1988)
Bilmiyorum, daha fazla söze hacet var mı?..
“Çin’e isyan”ın temelinde, işte bu “strateji” vardır!.. Evet, Doğu Türkistanlı erkekleri “köle”, kadınlarını da “fahişe” olarak gören bu strateji!..
O Kızıl Çin ki;
Bazen “Pan-Türkist”, bazen de “Pan-İslâmist” ama her seferinde “terörist” diyerek “milyonlarca Müslüman”ı katletti bugüne kadar!..
Ama, “direniş” hep sürdü!..
“Soykırım”lara rağmen sürdü!..

ORADA 2 İSLÂM CUMHURİYETİ KURULDU
Ne dersiniz; gündemdeki olaylar vesilesiyle, “Doğu Türkistan’ın tarihçesi” hakkında kısa bilgiler verelim mi?.. Çünkü bu bilgiler, “bugünkü direniş”in sebebini anlamamıza da yardımcı olacaktır.
Efendim; tarihi M.Ö. 8. asra kadar uzanan ve İskitler’e, Hunlar’a, Göktürk’lere, Karluk ve Karahanlı İmparatorluğu’na “beşiklik” yapmış bu topraklar, her zaman iştah kabartmıştır!.. Çünkü o topraklarda “maden” vardır, “petrol” vardır!..
1 milyon 824 bin 418 kilometrekarelik yüzölçümüne sahip bu ülkeye, Kızıl Çin yönetimi, niye “Xinjiang” der, biraz önce izah ettik...
Evet, “Xinjiang” derler... Çünkü onlar için, “yeni toprak”tır Doğu Türkistan!.. 1877’de Çin-Mançu istilâsı ile el konulup, 1884’te bu ad verilmiştir!..
1949’daki “Komünist Çin işgali”nden sonra da, 1 Ekim 1955’ten bu yana “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” yaftası asılmıştır bu toprakların alnına!..
Oysa;
Bu “esir ülke”de, 1863 yılında Yakup Han tarafından “Şarkî Türkistan İslâm Devleti” kurulmuş ve hemen “Osmanlı’ya biat” edilmiş, ülkede Sultan Abdülaziz Han adına “hutbe”ler okunmuş, “para”lar da yine Abdülaziz Han adına bastırılmıştı!..
Ta ki; Yakup Han’ın 1877’deki ani ve şüpheli ölümüne kadar!..
O güne kadar ülke semalarında dalgalanan “Osmanlı sancakları”nın yerini, yine “Çin bayrakları” almıştır!..
İşte, o yıl “Xinjiang” demiştir “müstevli”ler!.. Evet, “yeni toprak, yeni eyalet” anlamında!..
1930’lara kadar sürer bu istila...
12 Kasım 1933’te, yeniden “Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti” ilân edilir!..
Yeni “Türk/İslâm Cumhuriyeti”nin Dışişleri Bakanı Hacı Kasım Can, Hindistan’ın Bombay şehrinden telgraf çeker Ankara’ya:
“Gökbayrak’tan Albayrağa selâm!”
Ne acı ki;
Bu “müjde”nin üzerinden sadece 4 yıl geçtikten sonra, yani 1937’de, bu cumhuriyet Rus-Çin işbirliği ile yine dağıtılır!..
Biter mi “özgürlük” mücadelesi?..
Bitmez... 11 Kasım 1944’te, bu defa “3 Vilâyet İnkılabı” olarak bilinen ayaklanmalar sonucu, Gulca şehrinde “Doğu Türkistan Cumhuriyeti” ilân edilir!..
Ve bir defa daha;
“Gökbayrak” dalgalanır Doğu Türkistan semalarında!..
Maalesef, o da 5 yıl sürer!..
1949’da, Stalin’in onayıyla; Çin, bir defa daha istilâ eder Doğu Türkistan’ı!..
O günden bu yana da;
Nüfusu 30-35 milyonu bulan Doğu Türkistan halkı “var olma” mücadelesi vermekte, Kızıl Çin yönetimi ise “yok etme” stratejisi uygulamaktadır!..
Bakmayın, adının “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” olduğuna!.. 1982 Çin Anayasası’nda da yer alan bu “özerklik” kavramı, sadece “kâğıt üstünde”dir!..
Özerk yönetim, tamamen “Çin Komünist Partisi’nin tahakkümü ve idaresi” altındadır!..
Doğu Türkistan halkı, kendi “öz” yurdunda “azınlık” muamelesi görmekte ve her türlü hakları da gaspedilmektedir!..
Bırakın “hak”larını, “namus”ları bile gaspedilmektedir.
Zaten son olaylar da, “namussuz”lara karşı başlatılan bir “namus mücadelesi”dir!..

KIZIL ÇİN ZULMÜNDEN ÖRNEKLER
“Namus” dedim de aklıma geldi... Dilerseniz, biraz da “Çin’in namussuzlukları”ndan söz edelim...
26 Haziran’da başlayan “direniş”in temelinde, Çin’in bilinçli olarak uyguladığı şu “namussuzluk”lar vardır:
- Çin, özellikle son yıllarda Doğu Türkistan halkına karşı sinsi bir “asimilasyon” politikası uygulamaktadır... Bu stratejinin gereği olarak, kadınlara zorla “kürtaj” yaptırmakta, Doğu Türkistan’ın her bölgesinden 15-22 yaşlarındaki Müslüman kızları, “zengin etme” bahanesiyle “zorla” Çin’in iç kesimlerine götürmekte, onları “fabrikalarda işçi, otel ve barlarda seks kölesi” olarak çalıştırmaktadır!.. Bu şekilde “kullanılan” kızların/kadınların sayısı “1 milyon civarında”dır!
- Komünist Çin yönetimi; Doğu Türkistan’daki okullarda “Uygur alfabesi”ni kaldırarak “Çin yazısı”nı koymuştur... Eğitim “Çince”dir!.. “Dinî tedrisat” yerine “Marksizm ve Ateizm” dersi verilmektedir.
- Doğu Türkistan halkının, zaman zaman bir şehirden bir şehire ve hatta bir mahalleden diğer mahalleye gitmesi yasaklanmaktadır!.. İnsanların 3-5 kişilik grup oluşturmaları ve sohbet etmeleri de yasaktır!..
Doğu Türkistan halkı; “askerî darbe” dönemlerinde uygulanan bir “sıkıyönetim” yaşamaktadır adeta!..
- Çin, düzenlediği “Pekin Olimpiyatları” için övgü dolu sözler sarfetmedi, yani “Çin’in propagandası”nı yapmadı diye Aksu vilayetindeki bir caminin imamını “şehit” etti, 21 Haziran 2008’de de “cami”yi yıkıp, yerle bir etti!..
- Urumçi’de bir evde yapılmakta olan dini sohbete “silahlı baskın” düzenleyip, 5 genci şehit ettiler...
- Doğu Türkistan çocuklarının “manevi eğitim” alabilecekleri, “yasal bir okul”ları yok... Ailelerin kendi çabaları ve kendi evlerinde eğitim vermeleri yasak.
Hem “aile”ler, hem de “hoca”lar çok sert cezalara çarptırılmakta... Bu cezalar, bazen “ömür boyu hapis” veya “idam” olabilmekte...
- Doğu Türkistan’da camiler de “sıkı takip” altında bulunuyor... Herkes giremez...
Birçok cami, “askeri kışla, hububat ambarı veya hapishane” olarak kullanılmakta!.. En ilginci de şu: Herhangi bir mahallede oturan bir vatandaş, başka bir mahallede camiye gidip de namaz kılamaz!.. Ayrıca, camilerdeki “hoparlör”leri de söktüler!.. Birçok tarihi mekânı da; “bar” veya “dans salonu”na çevirdiler!..

DİRENMESİNLER DE NE YAPSINLAR?
İnanır mısınız;
Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği’nin hazırladığı “Doğu Türkistan Raporu”nda, bunlar gibi nice “Çin zulmü” örneği var ki, okurken bile hafakanlar bastı!..
Samimi söylüyorum, daraldım!..
Düşünebiliyor musunuz;
Ben, “zulüm çeşitlerini okumaya” bile tahammül edemedim!.. Ya “Doğu Türkistanlı Müslümanlar” ne yapsın?..
Çünkü onlar, “zulmü yaşıyor!”
Söyleyin Allah aşkına;
Bunca zulme “isyan” etmesin de, “direniş” göstermesin de ne yapsın bu insanlar?..
“Asimile” olmamak için elbette direnecekler!..
Direniyorlar da... “Katliam”lara rağmen direniyorlar!..
“Çin sürüsü”ne karşı “az” sayıda olmalarına rağmen direniyorlar!..
Bu direnişi, yürekten selâmlıyorum...
Ve “duyarlı” olan herkesi;
“Çin mallarını boykot”a davet ediyorum.
================
Zulmün ekonomik boyutu!
Doğu Türkistan; petrol, demir-çelik, altın, kömür ve uranyum gibi stratejik hammaddeler ile sayısız yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip bir ülkedir.
Çin’de mevcut 148 madenin 118 çeşidi Doğu Türkistan’dan çıkarılmaktadır.
Doğu Türkistan’da şimdiye kadar 5000 yerde maden ocağı işletmeye açılmış olup; Çin’deki toplam maden ocaklarının % 85’ini teşkil eder.
Yaklaşık 500 bölgeden “petrol”, 30 bölgeden “doğalgaz” çıkarılmaktadır.
Petrol rezervi 8 milyar ton olarak tespit edilmiştir. Her yıl 10 milyon ton petrol Çin’e taşınmaktadır. Çin’in kömür rezervinin yarısı Doğu Türkistan’dadır.
Yıllık “altın” üretimi 360 kg. civarındadır. Uranyum, demir-çelik gibi “stratejik madenler”le tuz ve renkli kristal taşları, Doğu Türkistan’ın başlıca yeraltı ürünlerindendir.
Doğu Türkistan’daki “Çin zulmü”nün bir sebebi de bu “emperyalist iştah”tır!..
Müslümanlar “asimile” edilmeli ki; “sömürü” devam etsin!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi