Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

‘Srebrenitsa katliamı’nın 14. yıldönümünde yürek acıtan düşü

‘Srebrenitsa katliamı’nın 14. yıldönümünde yürek acıtan düşü

Önce size bir döküm vereceğim, dikkatle inceledikten sonra, başınızı ellerinizin arasına alıp bir düşünün bakalım: Bu darmadağınıklıkla başımıza gelenleri hakkediyor muyuz, etmiyor muyuz?
Arap yöneticiler, İkinci Dünya Savaşı sonrasında İngiliz generallerinin çöl kumları üzerine potinlerinin burnuyla çizdiği sınırların içinde saltanat sürüyor...
Kardeşlerin, amca çocuklarının, kuzenlerin ayrı ayrı devletleri var...
Devletlerin başında yıllardan beri oturanların tek derdi, saltanatlarını, tantanalarını, şaşaalarını koruyabilmek...
Doğru bir bakışla baktığınızda tümünün Arap, tamamının Müslüman olduğunu görüyorsunuz!
“Peki birader, nedir bu farklı devletler, keskin sınırlar, düşmanlıklar?..”
İngilizler böyle istedi, böyle oldu.
Devletçiklerin başında oturanlar aynı soydan, aynı dinden...
Bunun dışında hiç bir konuda anlaşamıyorlar.
Şöyle içten, can-ı gönülden el bile sıkışamıyorlar.
İngiliz generallerinin kum üzerine çizdiği sınırların içinde “devletçilik” oynuyorlar!
Hiç biri ciddiye alınmıyor...
Esamileri okunmuyor...
İşin en vahim tarafı, bu dağınıklıkları yüzünden kendilerinden yirmi-otuz kez daha küçük olan İsrail’e yeniliyorlar.
Canları yanıyor...
Ucu bize dokunuyor. Gazzeli çocuklar İsrail uçaklarından atılan misket bombalarına lokma olurken yüreğimiz ortadan yarılıyor!
“Dinim, canım” diye ağlıyoruz: Duymuyorlar bile.
¥
Gelelim Doğu Türkistan’a...
Üzerinde, nüfusu birbuçuk milyarı geçen birleşik Çin Devleti’nin hakimiyeti var...
Biraz ötesinde Batı Türkistan: Onun da üzerinde Rusya Federasyonu’nun (en yoğun Müslüman ve Türk nüfus bu bölgelerde yaşıyor) hakimiyeti var...
Bir tarafta, Türklerin nüfusun çoğunluğunu oluşturduğu Doğu Türkistan, Altay, Balkar, Başkurdistan, Çuvaşistan, Dağıstan, Gagavuzya, Hakasya, Karaçay, Karakalpakistan, Nahcıvan, Tataristan, Taymir, Tuva, Yakutistan gibi özerk bölgeler...
Bir tarafta Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan gibi, bağımsız Türk devletleri...
Karşılarında tekvücut Çin ve Rusya Federasyonu...
Doğrusu iyi parçaladılar bizi... İyice böldüler... Böldükten sonra sıra artık yutmaya geldi! Soykırım mı istersiniz, asimilasyon mu? Yani “Kırk katır mı, kırk satır mı?” istersiniz.
Bu durumda istediğiniz kadar “bağımsız devlet” olun, sesinizi fazla yükseltemezsiniz.
Birbuçuk milyar nüfuslu bir Çin’le hangi devlet arayı açmak ister? Açarsa aralarındaki ticaretin akıbeti ne olur? Demiştik ya bir yazımızda, devletlerin kalbi yok, duyguları yoktur; bu yüzden salt menfaat hesabıyla karar verirler. İşte bu yüzden İsrail yıllardan beri Araplara kan kusturuyor...
Yine bu yüzden Çin, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin canına okuyor!
Yine bu yüzden Sırplar bundan ondört yıl önce (11 Temmuz 1995’de) pervasızca Bosna’nın Srebrenitsa Kasabası’na girebiliyor ve on binden fazla Müslüman Boşnak’ı katledebiliyor.
“Halife” sıfatıyla tüm Müslümanları, “Türk”lüğüyle bütün Türkleri “Osmanlı” şemsiyesi altında bütünleme maharetini gösteren ecdadımızın şan verdiği asırlarda böyle bir şey olabilir miydi?
Neyi kaybettik, iyice bir bakın bakalım!.. Kara kara bir düşünün!.. Derinden bir sorgulayın lütfen!
¥
Özet olarak söylemek gerekirse, Osmanlı’nın gücü İslam/Türk alemine “ağabeylik” yapamayacak kadar tükendiği günden beri Türk/İslam dünyası zor durumda...
Osmanlı Devleti’nin çekilmek zorunda kaldığı coğrafya üzerinde yer alan bütün devletler sorunlu: Özellikle Müslüman ya da Türk kökenli olanlar güç durumda. Eziliyorlar... Kesiliyorlar... Biçiliyorlar... Öldürülüyorlar. Her türlü zulme, hatta katliama maruz kalıyorlar.
Bir zamanlar Kıbrıs’ta... (Rum EOKA çeteleri bir subayımızın eşini ve çocuklarını banyo küvetinde boğazlarını keserek şehid etmişlerdi). Zaman zaman Batı Trakya’da... Musul’da, Kerkük’te, Süleymaniye’de... Azerbaycan’da... Filistin’de... (Özellikle de Gazze’de). Afganistan’da... Bosna’da... (Özellikle Gorajde ve Sebrenitsa’da). Somali’de... (Çoğu açlığa, susuzluğa, yokluğa mahkûm edilerek öldürüldüler). Irak’ta... Nihayet Doğu Türkistan’da (Çin ağzıyla “Sincan” değil, Türk ağzıyla Doğu Türkistan). Hakim güçler soykırım boyutlarında öldürmeler gerçekleştiriyor.
Baskı yetmeyince, zulüm yetmeyince, asimilasyon tertipleri kafi gelmeyince, öldürüyorlar...
Biz ağlayıp bakıyoruz yalnızca... Çok çok mitingler yapıyoruz... Eh bir miktar da “ambargo” filan koyuyoruz...
Müslümanların, Türklerin neden öldüğünü, niçin öldürüldüğünü, öldürenlerin bu cesareti nereden aldığını sorgulamıyoruz.
Çünkü dostlarım her Müslüman yalnız!.. Her Türk tek başına... Kapitalistleşip acımasızlaşmış bir dünyada Müslüman’ın Müslüman’a, Türk’ün Türk’e faydası yok!
Bir de, birleşmiş büyük güçler karşısında bu dağınıklığımız zalimlere cesaret veriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi