Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Fıkhı’l cihad ve cihad revizyonu

Fıkhı’l cihad ve cihad revizyonu

Botan veya Cizre asıllı Suriye ulemasından Muhammed Said Ramazan el Buti’nin, cihad kavramını billurlaştırma ve sıhhate kavuşturma açısından kaleme almış olduğu El Cihad kitabı, aynen Ellamezhebiyye/Mezhepsizlik gibi çok kesimlerin tepkisini çekti. Hatta bu kesimler arasında ılıman kesimler de vardı. Hatta bu hususta komik vakalar da yaşanmadı değil. Kimileri Buti’nin yazmış olduğu kitabı cihadın tefrite düşürülmesi olarak görmesine karşılık İzmir’de ilahiyat camiasından birisi 28 Şubat sürecine denk geldiği için kitabı çevirmeye tevessül ettiğinden ve kalktığından dolayı idari olarak cezalandırılmıştı. Esasında bu ve benzeri kitaplar Kaide tarafından cihad kavramının suistimalini önleyen çalışmalardır. Veya panzehir olarak yapılmış çalışmalar. Öyleyse neden Türkiye’deki belirli çevreler bu benzeri kitapları hedef alıyorlar? Acaba sırf isminden dolayı mı böyle bir tahammülsüzlük gösteriyorlar? İşte bunun cevabı, Burgiba ile Kemalist çevreler arasında İslam karşısında iki farklı tarz-ı siyasetin veya yaklaşımın anlaşılmasında yatıyor. Burgiba içini boşaltarak İslami kavramların kimyasını değiştirirken Çoşkun Kırca gibi Türkiye’deki belirli çevreler ise ‘Ne olur ne olmaz, İslami referansa izin vermeyelim, birileri gelir doğrusunu gösterir veya zamanla referansın doğrusunu önümüze koyarlarsa ne yaparız’ şeklinde bir refleks geliştirmişlerdir. Doğrusu bu hususta Çoşkun Kırca’nın yaklaşımı Burgiba’ya nazaran daha mertçe gözükmektedir. Buti’den en az 10 yıl sonra Yusuf el Karadavi de cihad konusunda bir kitap kaleme almış: Fıkhı’l cihad. Cihadı da vasatiyet doktrini çerçevesinde ele alıyor. Bu anlamda cihad konusunda özellikle Kaide çevrelerinde görülen bazı tecavüzata yani alan genişletmesine veya maksadı aşmaya karşı çıkıyor. El Kaide’nin cihad anlayışını tahlil ederek yanlışlarını ortaya koyuyor. Diğer taraftan da cihad alanını daraltma taraftarlarının da gerekçelerini tahlil ediyor ve onların da el Kaide’nin ekmeğine yağ sürdüğünü gösteriyor, ifade ediyor. Bu anlamda, Filistin’de direniş suretiyle cihadın yaşadığını lakin Kaide’nin bütün yeryüzünü sathı cihada dönüştürdüğünü ama bunun hem yöntem olarak hem de fiilen tecavüzattan veya taşkınlıklardan hali olmadığını söylüyor.
¥
Yusuf el Karadavi, Eymen Zevahiri ve Ebu Mus’ab Zerkavi ve benzerlerini cihad ilanı ve uygulanması noktasında kıyasıya eleştirmiştir. Belki de Kaide’nin küresel ve inkitasız cihad doktrini ve bu bağlamdaki çağrılarını yükselttiği yerde özellikle de doğrudan işgale maruz kalmayan yerlerde Yusuf Karadavi manevi cihad anlamında cihadu’l asr kavramını ortaya atmakta ve yeğlemektedir. Karadavi, Filistin gibi işgal altındaki bölgelerde fiili ve silahlı cihadı reddetmeden sair yerlerde asri ve çağdaş bir cihad tarzının yürütülmesini benimsemektedir. Bunun İslama daha uygun olduğunu savunmaktadır. Bu da kitabında belirttiği gibi fikri cihaddır. Bediüzzaman da buna cihad-ı manevi demektedir. İnsanın kendi nefsiyle cihadına veya mücahadesine sufiler dahili cihad demişlerdir. Bir de içtimai cihad vardır, emr-i bi’l marufun bir başka adıdır ve İslam toplumlarında izleri silinmiş İslami şiar ve sembollerin ve değerlerin ihyasına matuftur. Bu da sosyal anlamda dahili cihaddır. Bu hususta Bediüzzaman şöyle demektedir: “Hem dâhildeki cihad-ı mânevî; mânevî tahribata karşı çalışmaktır ki; maddî değil, mânevî hizmetler lâzımdır. Onun için ehl-i siyasete karışmadığımız gibi, ehl-i siyaset de bizimle meşgûl olmaya hiçbir hakları yok.” (Emirdağ Lâhikası).. Tecavüz ehline karşı elbette ki dille, elle cihad edilecektir. Lakin medenilere galebe ikna iledir. Yani medeni ve saldırgan olmayan ve müsalim olanlara karşı ikna yöntemine başvurulur ve bu da, onlara karşı manevi cihad veya fikri cihadın kullanılacağı anlamına gelir. Burada şiddetin yerini fikir ve ikna almaktadır. The New Foreign Policy dergisi meseleyi ‘Qaradawi’s Revisions/Kardavi’nin gözden geçirmeleri olarak takdim etse ve adını öyle verse de aslında buradaki gözden geçirme veya revizyon, İslami cihadın özünü gözden geçirmek değil sadece Kaide’nin ve benzerlerinin anlayışını gözden ve elekten geçirmektir. Esasında, Mısır’da Cemaat-ı İslami’den Dr. Fadl (Sayid Imam) gibiler cihadla ilgili gözden geçirmeler yapmışlardır. Hatta hapisteki bazı liderler sözgelimi Nacih İbrahim gibiler daha da ileri giderek Enver Sedat’ın İsrail’le yapmış olduğu Camp David anlaşmasını bile meşru görmeye başlamışlardır. Lakin Nacih İbrahim’in bu gözden geçirmesi müracaat/revizyon olarak değil teracüat yani gerileme olarak değerlendirilmiştir. Maalesef Türkiye’de de cihad noktasında ifrat ve tefrit anlayışları vardır ve bu açıdan da esasında Karadavi ve Buti’nin yazdıklarına ve söylediklerine kulak verilmesi gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi