Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Mehveş Hanım...

Mehveş Hanım...

Yani Akşam gazetesi yazarı Mehveş Evin.
Kalemi eline almış yazıyor...
Dayanamadım, patlayayım dedim ama değil, çizgiden ayrılmak yok...
Sayın yazarın gündem maddeleri; Hüseyin Üzmez’in medya baskısı sonucu tekrardan içeri alınması, Topkapı Sarayı’ndaki içki rezaletini protesto eden Alperenler...
Vur vur tadından yenmez!
Kızına söylerken gelinim sen işit gibi olsa anlarım, ama değil, yazar bir düşüncenin üzerine diğerinin yaptığını bahane ederek yükleniyor.
Ne imiş?
Hüseyin Üzmez Vakit gazetesinde köşe yazarlığı yapmış, e diyelim Akşam gazetesinde yapmış olsaydı ne olacaktı?
Mehveş hanım yazıyor:
“(...) Şimdiye kadar kendi yazarı Üzmez’e toz kondurmayan, ama iş Topkapı Sarayı’nda ‘içkili konser’e gelince kıyameti koparmayı, ortalığı ajite etmeyi bilen, hatta hükümetin bakanına manşetlerden saldıran Vakit gazetesine, neden kimse haddini bildirmiyor? Medyayı ‘kampına’ göre suçlamak bu kadar revaçta, bu kadar kolayken, Vakit gazetesi için iktidarından muhalefetine, siyasiler neden bu kadar sessiz?”
Al buyur...
Soruyor yazar:
Vakit gazetesini neden linç etmezler?
Belki şundan etmezler, Hüseyin Üzmez olayı nihayet bir şahsı ilgilendirir, Topkapı rezaleti ise bütün bir milleti. Onun için milletin manevi duygularına şarap dökenlerle bir kişiyi kirletenlere karşı koparılacak feryatlar aynı olamaz.
Hem o, hem de bir başka usul ve erkan vardır.
Örneğin desen ki be hanım, ihtiyar heyetinden birisi suç işledi diye muhtar mı sorumlu olur? Veya, il genel meclis üyesi çaldı diye vali mi hırsızdır?
Değilse, bir Üzmez yüzünden Vakit ailesi neden suçlarsınız?
Hüseyin Üzmez bir zamanların Vakit yazarı imiş!.
EEEE..
Yüz kızartıcı bir suçtan zanlı bulundu ya, öyleyse tüm Vakit ailesi suçlu!
Kaç defa açıkladık, suçlar ferdidir, kolektif cezalandırma olayı çağın çok gerilerinde kalmıştır. Hani Şef dönemlerinde. O nedenle bu çağda hiç kimse bir başkasının eyleminden sorumlu tutulamaz. Öyle ise, Hüseyin Üzmez şayet o suçu işlemeyip medyanın insafsız baskılarıyla iftiraya kurban gitmişse Allah yardımcısı olsun, yok bu suçun sahibi ise kahrolsun...
Daha ne diyelim?
Şunu diyelim, cinsel istismar olayı bu ülkenin sadece Üzmez’ine ait değildir. Sermayenin ülkede örmüş olduğu kapitalist ağın altını kaldırın da bir bakın bakalım. Hangi patronlar kaç yaşındaki kız çocuklarını “cinsel köle” olarak kullanıyorlar...
Gecelikleri kaç para?
Sessiz ve sedasız, kimler satıyor, kimler alıyor?
Emniyetin bu suçlarla ilgili birimine açıp sorarsanız oradaki aynada sistemin çağdaş laikçilik ekseninde kimlerin eli kimlerin koynunda, kimlerin eşi kimlerin yatağında olduğunu anlarsınız ama yazamazsınız.
Çünkü Üzmez’i yazmak onları yazmaktan daha kolaydır...
Bir Müslüman’ın keçisi çalınsa keçi çaldı diye yazarsınız ama, Bodrum’u, Çeşme’yi, Manavgat’ı yazmazsınız...
Böyle iken hedef Vakit gazetesidir, çünkü o bu halkın sesi olduğundan hangi haberi yakalıyorsa anında okuyucusuna iletiyor. Bir bakıma da “uyumayın, uyanın” diyor.
Dedik ya bu bir laikçilik hastalığı, kartelin beslediği kalemler İslami kesimin medarı iftiharı olan Alperenler gibi bir gençlik kuruluşuna çatmadan işleri rast gitmez.
Reyting yapamazlar...
Siz zannediyor musunuz Topkapı gibi bir mekanda içki içmeyi sadece Alperenler protesto eder, konu derinliğine işlense tüm ülke halkı ayağa kalkar...
“Ulan zıkkımlanacak başka yer bulamadınız mı?” derler.
Sonra da ne ederler?!.
Halk bunu der, Alperenler de bu halkın katıksız çocuklarıdır.
Protesto ettiler, iyi ettiler...
Ne var ki Mehveş Hanım rahatsız.
Gördü...
Bu ülkede Alperenler var, tarihi değerlerimize küstahlık yapanın dökerler çanağını...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi