Bir çınar devrildi
Dev bir çınar devrildi, Ebüzziyafe Şevket Bey dostumuzu 8 Temmuz Çarşamba gecesi kaybettik. O, şu 70 küsur milyonluk nüfus içinde bir ikincisi olmayan, nev'i şahsına münhasır, ne kimse kendisine, ne kendisi kimseye benzemeyen bir kimseydi. Ebüzziyafe lakabını kendisine bendeniz takmıştım. Ziyafet babası...
Kastamonulu idi. Cömert mi cömertti. Dergahında senede birkaç yüz kez ziyafet verirdi. Sadece yeme içme değil, uzun sohbetler edilirdi. Bazen ilahîler okunurdu.
İlk dergahı Alibey köyünün arka tarafındaki dere yatağında büyük bir bina idi. Altta dökümhane, üstte kütüphane, yemek salonu, sohbethane... Belediye burasını istimlak edip yıktıktan sonra Anadolu tarafındaki işyerinin üzerinde bir dergah açmıştı.
Bendeniz o uzak yere tek başıma gidemezdim. Dr. Sefa ve Dr. Ali bey dostlarımız alır götürürlerdi.
Şevket beyin ziyafet ve sohbetlerine kimler gelmezdi ki.
Başbakan olmadan önce Recep Tayyip bey... Prof. Korkut Özal... Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu...
Tasavvuf aleminin kalburüstü zevatını sık sık o dergahta görebilirdiniz. Bandırmalı Tatlıcı Ali Efendi hazretleri...
Profesörler... Yazarlar... Gazeteciler... İş adamları... Tasavvuf erbabı...
Merhumun özelliği sadece ziyafet vermesi, sohbetler miydi?
Başka faziletleri de vardı. Muazzam bir kütüphaneye sahipti. Kitap kitap kitap... Aklı fikri kitaptı. Öyle sıradan kitaplar değil, hepsi büyük, anlı şanlı, önemli kitaplar. Bir ara ciltçi merhum İbrahim ustaya maroken deri ciltler yaptırırdı.
Kastamonu Çatalzeytin tarafında denize nazır 800 metre karelik köşkünün her tarafı kitapla doluydu.
Yaşlanmıştı, dolaşmakta zorlanıyordu ama haftada birkaç kez kitap almaya çıkardı.
Şevket bey tasavvufa meraklıydı. Tasavvuf kitapları okurdu. Dergahında tasavvuf aleminin nice şeyhinin, büyüğünün fotoğrafları çerçeveli olarak asılıydı.
Gençliğinde boyu kilosuna uygun endamlı biriyken, sonra hayli kilo almıştı. Perhiz yap, kilolarını azalt derdik dinlemezdi. Misafirler, davetliler bol bol yesinler... O da onlara bakarak yerdi.
Çaylar demli ve sert olurdu. Çaydan başka hatırlı davetlilere nefis kahveler ikram edilirdi. Gece saat oniki olur, bize müsaade derdik. Kabul etmezdi. Birlere, birbuçuklara kadar sohbetin sürmesini isterdi.
Saat: 11.00 olmuş, o, telefonla yeni misafirler çağırırdı.
Şevket bey, yeri doldurulamaz bir kimseydi.
Hastalandığı zaman doktorlar "Daha en az iki sene yaşar" demişlerdi ama birkaç ay içinde o dev çınar çöktü, yıkıldı.
Refikası hanım efendiye, mahdumlarına, kerimelerine, yakınlarına, dostlarına, ihvanına, ahbabına başsağlığı diliyorum. Cenab-ı Hak rahmetiyle muamele buyursun.
Vefat ettiği gece hastahaneye gitmiştim. Komadaymış. Birkaç saat sonra vefat etmiş. Cenazesi Cuma günü Fatih'ten kaldırılacak, köyüne götürüp orada defn edilecek demişlerdi. Fatih'e gittim, onun cenazesi yoktu. Dergahının ve iş yerinin bulunduğu site camiinden kaldırılmış.
Değerli oğullarından rica:
Hakkındaki yazılar bir kitap halinde basıma hazırlanmıştı. Gecikmesin...
Arşivinde binlerce fotoğraf bulunmaktadır. Bunlardan bir seçme yapılsın, albüm halinde yayınlansın.
Kütüphanesi için ne düşünürler bilmem...
Bir teklif daha: Eli kalem tutan dostlarından kısa yazılar alınsın ve bunlar da kitaplaştırılsın.
Baki kalan bu kubbede hoş bir seda kaldı Şevket beyden.
Garik-i rahmet ola Ebüzziyafe Şevket bey.
Merhum Şevket beyin şöyle bir gülkanki vardı:
Yediğimiz içtiğimiz sizde mirac ola
Dostlar bizimle ola
Gönüller huzur bula
İlim ola
İbadet ola
Aşk ola
Eyvallah illallah Hûûûû!..
Sahih hadîsi inkâr eden bayan müftü yardımcısı
Milliyet gazetesinden 11 Mart 2007 tarihli bir haber: Kayseri Müftü Yardımcısı Bayan Cansever Dokuz, Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle düzenlenen panelde bir konuşma yapmış ve dinin kaynaklarına, İslâm'ın kendisinde bulunmayan ataerkil yorumlar yüklendiğini belirtmiş. Şu sözler hanım müftü yardımcısına aittir.
"Dinin kaynaklarına, İslâm'ın kendisinde bulunmayan ataerkil yorumlar yüklenmiştir (...) Hz. Muhammed'in ağzından öyle sözler söyletilmiş ki, bakıyorsunuz Peygamberimizin hayatına ve uygulamalarına, sanki o yaşayan Peygamber başka biri, o sözleri söyleyen başka biri... Meselâ Peygamber'e atfen "İşlerini kadına bırakan toplum iflah olmaz" sözü söyletilmiş."
Kayseri gibi yakın tarihlere kadar güçlü icazetli İslâm uleması yetiştiren bir şehrimizde böyle bir konuşmanın yapılmış olmasından dolayı büyük üzüntü duydum. Hayret etmedim. Çünkü İslâm ahlak kitapları hayret etmenin (şaşkınlığın) mezmum huylardan olduğunu beyan ediyor. Bunlar bir şey değil, böyle giderse ileride kim bilir daha ne gibi müessif olaylar yaşanacaktır. Tenkit ve uyarılarımı arz ediyorum:
Müftü yardımcısı hanım zikr ettiği hadîs metni için "söyletilmiş" tabirini kullanıyor. Bu hadîsin kaynakları şunlardır: Buhari, Megazî, Fiten... Tirmizî, Fiten... Nesaî, Kudat... Ahmed b. Hambel. Bu kadar güçlü ve temel kaynaklarda yer alan bir hadîse "söyletilmiş" diyebilmek için kişinin hadîs ilmi konusunda yetersiz olması gerekir.
İlahiyatçı hanımın feminist olduğu anlaşılıyor. Feminizm Batı'da çıkmış beşerî bir ideolojidir. İslâm dinini ve Müslümanları bağlamaz.
Birkaç yıldan beri, ülkemizde ilahî ve münzel İslâm dinini AB standartlarına ve normlarına uydurmak ve ayarlamak maksadıyla sinsi faaliyetler başlatılmıştır. İndirilmiş İslâm'ın yerine uydurulmuş bir İslâm koymak istiyorlar. Ehl-i Sünnet Müslümanları bunun farkındadırlar. Bendeniz de Sünnî bir gazeteci ve yazar olarak bu konuyu sık sık işliyorum.
İslâm aleminin çeşitli ülkelerinde müftülerin kadın yardımcıları yoktur. Bizdeki uygulama lügavî manasıyla bir bid'attir. Bu bid'at faydalı mı olmuştur, zararlı mı? Bir hanım müftü yardımcısı Buharî'de, Tirmizî'de, Neseî'de ve Ahmed ibn Hanbel'de bulunan çok sağlam bir hadîs için "söyletilmiş" diyebiliyorsa, bunun bid'at-i hasene değil, bid'at-i seyyie ve kabiha olduğu hemen anlaşılır.
Buharî'nin Sahih'i, Kitabullah'tan sonra İslâm dininin en doğru kaynağıdır. Bu mübarek kitaptaki bir hadîs için "söyletilmiş" denilmesi çok üzücü bir tâbirdir. Kaldı ki, aynı hadîs başka üç ana hadîs kaynağında yer almaktadır.
Diyanet, hiçbir feministin, beşerî bir ideoloji uğruna sahih hadîsleri inkar etmesine izin ve fırsat vermemelidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayınladığı Kur'ân mealinde "Erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için saliha kadınlar itaatkârdır..." cümleleri (ayet tercümesi) olarak yer almaktadır. Kayseri müftü yardımcısı bağlı bulunduğu resmî makamın Kur'ân tercümesindeki bu cümleleri de mi tenkit ediyor acaba?
BBC'nin din işleri uzmanı Robert Pigott 26 Şubat 2009 tarihli makalesinde Diyanet'in 450 kadın müftü yardımcısı ve vaize tayin ettiğini yazmıştı.
Benim merak ettiğim bir konu da şudur:
Ankara'da Fazlurrahmancı/Tarihselci İlahiyatçılar yeni bir hadîs külliyatı hazırlıyor. Acaba bu külliyata yukarıda tercümesi zikr edilen ve başta Buharî olmak üzere dört güçlü ve ana kaynakta yer alan hadîsi alacaklar mı, almayacaklar mı?
Türkiye'de yeni bir İslâm türetmek hevesine kapılan bazı radikal İslâmcı politikacıları ve Fazlurrahmancı ilahiyatçıları uyarıyorum. Çok kötü bir çığır açıyorlar, çok kötü bir bid'at çıkartıyorlar. Veballeri çok büyüktür. Cenab-ı Hak intibah ve hidayet nasib buyursun.