AKP’deki CHP’li Bakan’ın marifetleri
CHP kültürüyle yetişen kişi, nereye giderse gitsin, hangi elbiseyi giyerse giysin, aslından uzaklaşamaz..
En ciddi değişenin DSP’li olması mümkündür ancak..
60’lı yılların genç politikacısı Deniz Baykal, Adalet Partisi (AP) sıralarına hitaben TBMM’de, “Hasan Hüseyin’i de siz öldürdünüz” dememiş miydi?
Bu bariz ve tehlikeli çıkışta bulunan kişi şimdi CHP başkomutanıdır..
Talebelerin durumunu siz inceleyin lütfen..
Geçmişte “iki pehlivan girdi meydane, birbirinden merdane” anonsuna benzer haberler duyardık.. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile en yukarı mevkilerde görev yapmış Ertuğrul Günay hakkında..
O günlere dair görüşüm:
Ertuğrul Günay ılımlı, aynı zamanda demokrat bir siyasetçidir. Baykal bu makul partilisine tahammül edemiyor..
Ve ben bu hususta gazeteme iki yazı yazdım, yayınlandı..
Ertuğrul Günay beni aradı telefonla.. Takdir ettiğini, doğruları yazdığımı söyledi.. Ben ise, “Taraf tutmuyorum.. Doğruları dile getirmek vazifemdir” cevabını verdim..
Teşekkürün bini bir para...
Bundan bir-kaç yıl önce Kocatepe Camii avlusuna açılan kitap fuarına gitmiştim.. Meğer aynı gün bakan olan Ertuğrul Günay ile Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu da fuar açmaya gelmişler.. Bir kitab reyonunda ilk defa karşılaştık.. AKP’den bakan olan, CHP güzelliklerini elan içinde taşıyan Sayın Ertuğrul Günay, her zaman yüzünden eksik olmayan tebessümle “tekrar görüşelim” diyerek ayrılmıştı..
Hatırlıyorum da, ilk basiretsizliğim Günay’ı Baykal’a karşı savunmuş olmamdır..
Bir CHP ileri geleninin karakterini, ihtiraslarını, egosunu o partinin genel başkanı kadar bilemezdim..
Bizim oralarda bir tekerleme söz var:
“Kızı kız iken değil, gelin olunca gör.. Gelini gelin iken değil, beşik dibinde gör” derler..
Sayın Ertuğrul Günay, AKP’ye geçti, Kültür Bakanı yapıldı, bu arada acayip haller sergilemeye başladı..
Yani, solculuğu depreşti..
Öyle depreşti ki gözleri hiçbir doğruyu görmez oldu..
Varsa Marksistler, yoksa komünistler!..
Sevgili Bakanımız her meseleyi halletmiş, yurt dışında kemiği çürümüş Stalin kullarının mezar kalıntılarını Türkiye’ye taşımak kalmış...
Aşırı solcuların kültürümüzle ne gibi bir alakası var?
Onlar zaten beğenmemişlerdi güzel vatanımızı...
Amma Bakan beyimizin yegane derdi unutulmuş komünistleri gündeme taşımak galiba...
Dikkatinizi rica ediyorum...
BBP /Büyük Birlik Partisi/ Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu kazaya kurban gidince defnedilecek yer gündeme gelmişti... Başbakan, bakanlar rahmetli Yazıcıoğlu’nu Tacettin Dergâhı’ndaki kabristana defnetmek için karar aldılar...
Bakan Günay cansiparane bir direnişe geçti...
Nazım Hikmet için mutena mekânları araştıran Bakan, Muhsin Yazıcıoğlu’na defnedilecek mezarı bile çok gördü...
Bu derecede bir hoşgörü(!) görülmüş, duyulmuş mu?
Kararnameyi imzalamadı...
Belki de ilerde bir belge olarak kullanacaktır... Kimbilir? Deniz Baykal ölürse ya da başkanlıktan düşürülürse, “İşte benim icraatım” diyerek gösterecek midir acaba?
Topkapı Sarayı’nda, Kutsal Emanetler yakını bir salonda şarapçılık sektörünün reklamına müsaade eden Bakan, bu durumu demokratik bir hak olarak protesto eyleyen Alperen Ocaklı gençler için iğrençlikle karşılanan “yaratıklar” lafını söylemesi affedilir gibi değil...
Deniz Baykal, hatta Kemal Anadol bile bu derecede fanatiklik yapmazlardı sanıyorum...
Meseleyi saptırarak “konsere tepki” şeklinde tanıtan medya ile el ele, omuz omuza hareket etti Sayın Bakan...
Normaldir...
Alperen Ocakları’nın kurucusu rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’na karşı tavrı malum olan bir insan, onun gençlerine hoşgörü nazarıyla bakar mı?
Şimdi ne diyeceğiz:
AKP mi, AK Parti mi?
================
Sen söyle kartel sözcüsü, gerçek ne yalan nedir
Hiçbir şey gizli kalmasın, darbe ne talan nedir
Hayatında bir kez olsun oyalama-kıvırma
Kölesi çok patronları kavgaya salan nedir?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.