Trafikte gergin oluyorum
28 yaşında bir esnafım... İşime vaktinde gitmeyi ve disiplinli yaşamayı severim. Ama inanın İstanbul'un trafiği, buna bağlı olarak yaşadığım stres beni zorluyor ve bazen küçük bir şehre taşınmayı bile düşündüğüm oluyor. Trafikte insanın başına ne geleceği belli olmuyor, iki sene önce arkadaşım yol verme meselesinden çıkan bir kavgada hiç tanımadığı kişiler tarafından öldürüldü. Bütün bunları yaşamak ve trafik esnasında kuralları ihlal eden magandalara katlanmak, beni yoruyor ve ne zaman trafiğe çıksam çok geriliyorum. Küçük bir şeyde tepki veriyorum, eşim de "senin de başına bir şeyler gelecek, sabırlı olmaya çalış" diye beni uyarıyor. Ablacığım ben biraz rahat olmak, trafikteki stresimi kontrol altında tutmak istiyorum. Bu konuda bana önerilerde bulunursanız sevinirim. Ş. Yerlikaya
Bu sizin elinizde...
Çağımızın getirdiği sorunlar ve hızlı yaşam şartları insanların birbirlerine karşı tahammül duygularını köreltiyor ve onları patlamaya müsait birer bombaya çeviriyor. Özellikle trafikte yaşanan stres ve yoğunluk sadece sizi değil bir çok insanın şikayetçi olduğu ve sık sık dile getirdiği bir sorundur. Elbette sorun olarak görülen şey, sadece bu yoğunluk değil, bununla beraber insanların, algı mekanizmaları, kişilik yapıları da değişiyor ve gittikçe bencilleşen, tahammül sınırları ortadan kalkan, gergin, agresif bir nesil doğuyor. Böyle bir sorunun çözümü kişinin "kul hakkıyla" ilgili bilincinin artması, çevresindeki insanları sevmesi ve onlara karşı sorumluluğunun olduğunu idrak etmesiyle ve kişinin buna yürekten inanmasıyla mümkün olur. Yoksa insanların benliğinde böylesine köklü bir değişim olmadan yapılan bu kurallar çeşitli türden aksaklıklara neden olabiliyor ve bahsettiğiniz türden soranları doğurabiliyor. Size tavsiyem, kendinizi bu alanda değiştirerek, sorun üzerine değil çözüm üzerine odaklanmanızdır. Bunun için, trafikteyken öfkenizi tetikleyecek olayları kendi üzerinize çekmemeye ve bunun yani yapılan hatanın insanların kendi kişisel özelliklerinin tezahürü olduğunu düşünün. İç dünyanıza yönelerek içinizden biraz saymaya, dua okumaya çalışın... Mümkünse olay mahallinden uzaklaşın, öfkelendiğiniz takdirde bunun sonucunda doğacak olayları düşünün ve göreceğiniz zararı hesaba katın...
Bitmeyen bir boşluk
20 yaşındaki yeğenime küçüklükten beri biz bakıyoruz. Abimle yengem, yeğenim bir yaşındayken kazada vefat ettiler ve onun bakımını biz üstlendik. Biz yeğenimi okutmayı çok istemiştik ama liseden sonra devam etmedi. Üniversiteye gitmek istemediği için babam onu bir iş merkezinde işe verdi ama bir süre sonra buradan da çıktı. Şu günlerde bir şirkette çalışıyor ama çok mutsuz. Sürekli bir boşluk hissi yaşıyor, ne yapsa kendini mutlu hissedemiyor... İstediği her şeyi alıyoruz, ona her konuda yardımcı olmaya çalışıyoruz ama yine de içindeki mutsuzluğu ve yoksunluk duygusunu iyileştiremiyoruz. Bir süre önce doktora götürdük ve bu dönem depresyon tedavisi gördü ama ilaçları düzenli kullanmadı ve tedaviyi yarıda bıraktı. Şimdilerde yine bir boşluk içinde, ona nasıl yardımcı olabileceğimizi bilemiyoruz. Annesi babası küçük yaşta öldüğünden üzerine titriyoruz ve yeğenimin böyle bir sorununun olması bizi daha çok üzüyor. Bize birkaç öneride bulunursanız size dua ederiz. M. Yüksel
Yardım ve desteklerinizi arttırın
Kohut'a göre, kendilikte yaşan yoksunluk durumları, boşluk depresyonuna sebebiyet verebiliyor. Bu durum kişinin kendini bir tür boşluk, yoksunluk ve ümitsizlik içinde hissetmesiyle gösteriyor. Böylesine yoğun bir boşluk duygusu ise, kişinin ailevi, sosyal ve iş yaşamını etkileyebilir buna bağlı olarak depresyon gelişmesine neden olabiliyor. Özellikle küçük yaşta anneden yoksun kalmak ya da babanın uzakta olması hasebiyle çocuğun babayla yakınlık kuramaması ve bu duygudan uzak kalması netice itibariyle çocuğun kendilik nesneleriyle bütünleşme gereksinimini karşılayamamaktadır. Böyle durumlarda çocuk, kendilik örüntüsünü tam anlamıyla bütünleştiremeyebilir ve buna bağlı olarak kendilik imgesini cansız ve ölü olarak algılayabilir. Bu da netice olarak onu bir boşluk depresyonuna sürükleyebilir. Burada kişide terk edilmeye karşı aşırı bir öfke duygusu vardır, kişi bunu çevresine de yöneltebilmektedir. İfadenizden anladığıma göre, çocuk küçük yaşta anne ve babayı kaybetmiş ve bu aşamadan sonra sizinle birlikte yaşamış. Bu süreç onun dünyasında nasıl işlediğini şu anda pek kestiremeyebiliriz ama sonuç itibariyle bir terk edilmişlik, bir yalnızlık, bir boşluk duygusu ve tedavideki teşhisine göre de bir depresyon durumu var. Burada size düşen görev ona olan yardım ve desteğinizi arttırma yönünde olmalıdır. Aile içinde sevdiği ve iyi iletişim kurduğu biriyle paylaşım içinde olması hususunda teşvik edebilirsiniz. Ayrıca tedaviye devam etmeniz şart. Daha önceden olduğu gibi yine psikiyatristinize devam edin ve terapi destekli ilaç tedavisiyle bu süreci tamamlayın. Tedavi devam ederken siz de onunla sevgi ve anlayış eksenli ilişkiler kurarak destek sağlayın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.