Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Katsayı işkencesinden geride kalanlar

Katsayı işkencesinden geride kalanlar

Zamanla bir haksızlığı giderirsiniz. Papa bile, “Dünya dönüyor” dediği için Galileo’yu cezalandıran Engizisyon’un hata edebileceğini kabul etmişti.
Bu da bir nevi nedamettir!
Ama bizim başörtüsü ve katsayı zulmünün zalimlerinde hiçbir nedamet emaresi gözükmüyor. İHL yüzünden on binlerce meslek okulu öğrencisini dışarıda bırakmanın vicdan sızısını hissettiklerine dair en küçük bir belirti dahi yok! Bu ne ağır bir kindir, nasıl bir ideolojik zulümdür?
Yıllar sonra YÖK bu mağduriyete son verdi. Çok da iyi etti. Ne var ki, telafisiz mağduriyetlere uğrayan çocuklarımız ne olacak? İstemedikleri branşı mecburen okuyanların yanı sıra hiçbir üniversiteye giremeyenlerin yürek sızılarını nasıl dindireceğiz?
Bunlardan biri de Zeynep S. Ayfer Öğüt… Yazdığı mektupta şunları söylüyor…

Zamanında Nazi kampından kurtulan bir yazara, yapılan işkencelere nasıl dayandığı sorulduğunda şu cevabı vermiş: “Yaşadıklarımı bir gün yazabilme umudu, beni hep güçlü kıldı…”
Bilenler vardır… Naziler o dönem özürlü insanları da öldürmüş, “Alman ırkını bozuyorlar” gerekçesiyle… Sonra “israf olmasın” diye deneylerde kullanmaya başlamışlar! Buz dolu bir havuza yatırılan deneklerin ölmesini bekler, can çekiş aşamaları not edilip “dayanıklılık” istatistikleri çıkarılırmış… Meslek liselilere uygulanan katsayı işkencesini bundan zerre kadar farklı görmüyorum. İşkence altında ölmemizi izlediler! Dokuz yıl süren deneyden sonra, nasıl bir sonuca ulaştıklarını çok merak ediyorum!

Yıl 1999. Zeynep lise 2’de… Sayısal dersleri ağırlıkta olan hazır giyim-teknik bölümünde okumakta… Zeynep bir şiir yazar lise 2’de… Sonra bir tane daha… Bir tane daha… Türkçe hocası, “Aferin” der… Komposizyon yazar sonra… Zeynep, en çok edebiyatı sever artık…
“Sevemezsin” der, bir gün koşarak yanına gelen kankası; “hiç gülme, çünkü bu şaka değil Zeynepciğim, gerçekten de edebiyat okuyamayacaksın.”
“Nedenmiş?”
“Çünkü edebiyat artık alan dışı…”
Edebiyat artık hayal dışı… Zeynep gülme! Zeynep sever ki hayatı; “Olsun” der, “hem şiir yazarım, hem tekstil mühendisliği okurum o zaman… Boşuna mı görüyorum onca sayısal dersi?
Kankası yine: “Olmaz” der, “o da alan dışı…
“O zaman moda tasarımı okuyayım bari.”
“Moda tasarımı: İki yıllık olur; ama dört yıllığı alan dışı be Zeynep!”
Ya sabır Zeynep, ya sabır Zeynep, ya sabır!
“Olmaz böyle şey! Yürü; düz liseye geçelim…”
Kankası elindeki formu gösterir Zeynep’e. Zeynep formu okumaya başlar: “Şu tarihten sonra okul değiştirdiyseniz şurayı işaretleyin…” Ama “Dışına taşırmadan işaretleyin…” En önemlisi, sabrınızı taşırmadan işaretleyin.” Bitti mi? Biter mi? “Düz liseyi bitirsek de meslek liseliymişiz Zeynep
Ya sabııır ve mümkünse erkenden selameet…
“Biz mühürlendik, işaretlendik Zeynep… Zeynep… Zeyneeepp!..”
“Elimizde ne kaldı?” diye düşünür Zeynep, “sözel bölümden?.. Hazır giyim, giyim öğretmenliği!.. Sayısalız; ama sözelden gireceğiz sınava!”
“Sadece terzi olabiliyorsak, niye bunca sayısal ders? Söylesene kanka?”
“Bir gün katalizöre mi uğrayacak dikeceğim kumaş? Yoksa vektör mü olacak toplu iğnelerim?… Ya da H2O’mu bozar şablonlarımı?… Yol eşittir: Hız çarpı zaman’da, kaç gömlek dikerim sence?.. Ya da karekökünü alıp hacmini mi bulsak başımıza gelenlerin…”

Meslek liseli gençlerin, neredeyse on senedir neler yaşadığının kısa bir özetini sundum sizlere… Daha da uzundu aslında… Sayfalarca anlatmak isterdim tüm olumsuzlukları, ama galiba bu kadarı bile yeter, birçok şeyi anlatmak için... Haydi bilmeyenlere anlatın şimdi…
Bugün bir okul öncesi öğretmenliği bölümünde okuyanların çoğunun düz lise çıkışlı olduğunu biliyor musunuz? Hâlbuki anaokulu bölümü mezunları daha fazla olmalı… Bugün tekstil mühendislerinin çoğu hangi lise mezunu bir sorsanıza?.. Ve lisede hangi dersleri görüp hangilerini görmediklerini… Haydi araştırın!
Böyle güçlü bir hükümetin bile bu vakte kadar düzeltemediği bu sistemin mimarları gerçekten seviyor mu bu vatanı, bu vatanın evlatlarını? Haydi yorum yapın!
Eğitim sistemi inşallah bir daha bu hallere düşmez…
Bu süreci yaşayan tüm meslek liseli kardeşlerimin acılarını, canı gönülden paylaşıyorum…
Her ne olursa olsun, baş koyduğumuz yoldan asla geri dönmeyelim. Yolumuzu aydınlatan, bizi hızlandıran üç şey: İnancımız, azmimiz ve sabrımızdır...
Bunları yanımıza almadan yola çıkmayalım. Yola çıkmadan da şu duayı okuyalım hep: “Allah’ım, beni tepkisiz toplumun, şuursuz eğitimcinin ve vatanını sevmeyenlerin gazabından koru, amin…”

Zeyneb’in duasına ben de “amin” diyorum, sevgili dostlarım!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi