Hey koca ihtiyar; sen hiç uslanmayacak mısın?..
“Hey koca ihtiyar” ifademden dolayı üzgünüm, ama kullanmak mecburiyetindeyim. “Koca ihtiyar” dediğim şahıs, yıllarca Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapmış bir devlet adamı, ama nerede durması gerektiğini bilmeyen biri. Yani Süleyman Demirel.
Yahu dostlar, adam yaşını almış, başını almış, öyle veya böyle, memlekette halk kendisini belli görevlere getirmiş, sıkışınca şapkasını alıp gitmesine bile aldırış etmemiş, taa devletin tepesine kadar taşımış. üstelik taşıyanların hepsi de muhafazakâr insanlar olmuş.
28 Şubat’ta devletin temeline dinamit koymuş, halkı canından bezdirmiş, neredeyse ülkeyi bölme noktasına getirmiş, buna rağmen halk yine sahip çıkmış ve 28 Şubatçıları suçlarken, kimse; “Kaşının altında gözün var, bunlar hep senin yüzünden..” dememiş.
Ne biçim bir insandır ki; şimdiye kadar elde ettiği tüm imkânları kendisine sağlayan insanların sahip çıktığı değer yargıları karşısında sol cenahla bir olup, üniversitelerdeki başörtüsü özgürlüğü için; “İçim huzursuz..” diye bir açıklama yapabiliyor.
Allah aşkına soruyorum sizlere a dostlar: Şimdi bu adama; “Hey koca ihtiyar, sen hiç uslanmayacak mısın; bir ayağın değil, iki ayağın da çukurda, ‘yarın huzuru mahşerde ne diyeceksin’ diye sormaz mısınız?”
Yakın siyasi tarihi hem yaşayan, hem de araştırmacı biri olarak, çok yakından araştırdım ve inceledim. özellikle de Demirel dönemlerini didik didik ettim ve karşıma Süleyman Demirel gibi daha karışık ilişkili biri çıkmadı.
Dostlar arasında konuşurken hep şunu söylerim. “Muhafazakâr kesimden oy alarak beslenip, sonra da beslendiği kaynakları kurutan ve sağcı geçinen siyasiler arasında, Demirel’den daha tehlikeli birine şimdiye kadar hiç rastlamadım.”
En çok zoruma giden taraflardan biri de şudur: Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ile Demirel’in aynı doğrultuda anılması ve Bediüzzaman ile Demirel arasında bir bağlantı kurulması. Zinhar yanlıştır, hatalıdır ve Bediüzzaman Hazretlerine yapılan en büyük kötülüktür.
Bediüzzaman gibi bir velinin, ilim ehlinin, din ehlinin, Demirel gibi birini işaret etmesi mümkün değildir. Bunun mümkün olduğunu söyleyenler, üstad Bediüzzaman’a ihanet içerisindelerdir. üstad, CHP şerrine karşı rahmetli Menderes’in başında olduğu o günkü DP’yi tercih etmelerini talebelerine söylemiştir. Bu da gayet normaldir ve doğaldır.
Evet doğrudur; ama bu işaret, Demirel’i kapsamaz ki. üstelik Demirel, AP’nin başına gelirken, büyük ayak oyunlarıyla gelmiş ve asla demokratlığa yakışmayan bir sürü kirli işlerle genel başkan seçilmiştir. Böyle birini üstadın işaret etmesi mümkün değildir.
Nasıl CHP’liler İslâm denilince ürküyor ve korkuyorsa, Demirel de bütün siyasi hayatı boyunca İslâm denilince aynen ürkmüş ve korkmuştur. 28 Şubat’taki icraatları bunun bir göstergesidir. Erbakan Hoca’ya olan ezeli düşmanlığının öcünü, halkın üzerinden almıştır.
Elhamdülillah eskisi gibi artık Demirel’in etrafından Risale-i Nur tedrisatından geçmiş kimseler çoğunlukta değil. O sayı bir hayli azaldı. Belki bir elin parmakları kadar ya varlar, ya yoklar. özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Meclis'e girmeyen Ağar ve ekibinden sonra Demirel etrafında olanlar çekilmişlerdir.
Ee, şimdi Sayın Demirel gelmiş bilmem kaç yaşına. Kimin öleceğini Allah bilir, ama yarın göçüp gidecek. İnsan biraz da öteki alemi düşünür ve arkasından Fatiha okuyacak insan sayısını çoğaltır.
Bugün Demirel’i menfaatsiz destekleyen bir kişi bulamazsınız.
“İçim huzursuz..” diyerek milletin kanayan yarasının üzerine tuz serpmenin ne alemi var?! Toplumu fesada sürüklemenin bugüne kadar kime faydası dokunmuş ki; bundan sonra da dokunsun. Kendi ifadesiyle bu yaptığı, “ayıptır, günahtır, yazıktır.”
Demirel gibi siyasi bir dehanın bu saatten sonra nerede duracağını bilmesi ve anlaması gerekir. Eğer bile bile kötülük yapmıyorsa, o zaman tedaviye ihtiyacı var demektir..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.