Türkiye, bir bahara gebe...
Ülkemiz gerçekten zor bir geçitten geçiyor. Ergenekon davasının seyri ve boyutları, nice ezberleri bozuyor, ama bir yandan da adaletin tecellisini önleme adına özellikle yüksek yargıdan gelen büyük direnç var. Bunun yanında, gidişattan son derece rahatsız olup, "ileride şunlar olacak" deyip tehditler savuranlar çıkıyor.
Yazının başına oturunca, ben de kendi açımdan ileride -Allah'ın izniyle- ne olacağını yazayım dedim. Sonra aklıma, Muhterem Fethullah Gülen'in, 1-8 Aralık 1999 tarihlerinde Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Cape Town şehrinde yapılan Dünya Dinleri Parlamentosu'na gönderdiği mesaj geldi. Bundan on yıl önce kaleme alınan o mesajdan bir bölümü sizlerle paylaşmak istedim:
Öyle inanıyor ve ümit ediyorum ki, yeni milenyum, Batı'daki korkulduğunun aksine, en azından önceki asırlardan daha mutlu, daha adil ve daha merhametli bir dünya vaat etmektedir. Fert daha çok ön plana çıkmakta, neticede baskıcı idarelerin yerini; daha demokratik, ferdî haklara daha çok önem veren idarelerin alması kaçınılmaz görünmektedir. Ferdin hukuku toplum hukukuna feda edilemeyeceği gibi, toplum hukuku, ferdî haklar üzerine oturmak mecburiyetindedir.
Bu milenyumda, başta hayat hakkı olmak üzere; din ve inanç hürriyeti, düşünce ve düşünceyi ifade hürriyeti; mal, mülk ve mesken edinme hürriyeti ve mesken dokunulmazlığı, evlenme ve çocuk sahibi olma hürriyeti, haberleşme ve seyahat hürriyeti, eğitim-öğretim hakkı ve hürriyeti gibi hak ve hürriyetler vazgeçilmez olacaktır. Bunların yanı sıra; canı koruma, dini koruma, malı koruma, nesli koruma, aklı koruma ve bütün bunların üzerinde; ırk, renk, dil, inanç ayrılığına gitmeden, insan olma bakımından bütün insanların eşitliği prensibi, yeni milenyumda vazgeçilmez esaslar kabul edilecektir.
Birkaç asırlık din-bilim kavgasına son verecek, en azından, bu kavganın lüzumsuzluğu çerçevesine oturan yeni eğitim anlayışı neticesinde; kalbi, dinî ilimlerle ve maneviyatla doygun, kafası müspet ilimlerle aydın, devrin içtimaî, iktisadî ve siyasî çemberini çok iyi bilen, her türlü insanî, ahlakî değerlerle bezeli, gerçekten münevver nesiller yetişecektir. İhtiyar dünyamız, ölümünden önce muhteşem bir bahar yaşayacaktır.
Bu bahar, zengin-fakir uçurumlarının çok büyük ölçüde kapandığı; yeryüzü servetlerinin mümkün olan en adilane biçimde; say, sermaye ve ihtiyaçları birlikte gözeterek taksim edildiği bir bahar olacaktır. Bu bahar, ırk, renk, dil ve dünya görüşü temelli herhangi bir ayırımcılığa prim verilmediği, temel insan hak ve hürriyetlerinin gözetilip, ferdin ön plana çıktığı ve neticede ferdin, bütün kabiliyetlerini geliştirme yolunu bulup, insan-ı kâmil olma çizgisinde aşk u şevk kanatlarıyla yolculuklar yaptığı bir bahar olacaktır.
Bu baharda şahit olunacak ilmî ve teknolojik gelişmeler nazara alındığında, bilim ve teknolojinin şu anda yakaladığı seviyenin, sadece bir emekleme dönemi olduğu anlaşılacaktır. İnsanlık, bu baharda, yeryüzünde bir yerden bir yere gider gibi fezaya seyahatler tertip edecek ve Allah yolunun yolcuları, husumete vakitleri olmayan muhabbet fedaileri, ruhlarının ilhamlarını başka dünyalara da taşıma imkânı bulacaklardır.
Sevgi, merhamet, diyalog, herkesi kendi konumunda kabul, karşılıklı saygı, hak ve adalet temelleri üzerinde yükselecek olan bu bahar, insanlığın, gerçek özünü bulacağı bahardır. İyilik, güzellik, doğruluk ve fazilet, dünyanın esas mayasıdır. Ne olursa olsun, dünya, er geç kayıp bu çizgiye gelecek ve bunu engellemeye kimsenin gücü yetmeyecektir.
Bu milenyumda ve sözünü ettiğimiz baharın hazırlanmasında en büyük rol, kanaatim odur ki, Türkiye'ye düşecektir. Şahsen milletimizin ve kardeş milletlerin, böyle bir yükü omuzlama kabiliyetine ve buna hazır bile olduğuna içten inanıyorum. Zahirdeki her türlü iç karartıcı manzaralara rağmen, ülkemizde çok iyi gelişmelerin yaşandığını sevinerek müşahede ediyorum. Milletimizin sahip bulunduğu, bir faziletler dantelâsı mahiyetindeki ulvi karakteri, bu ümidimizi daha da artırıyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.