Bakan, siyaseten yönetimin tepesinde bulunan kurumun üyesi olan kişidir. Eskiden “İcra Vekilleri Heyeti” denirdi, şimdi “Bakanlar Kurulu” deniliyor. “Bakanlar Kurulu”nda, icra veya yürütme yetkisiyle ilgili bir ibare yok. Öztürkçeleştirilirken “Yürütme Bakanları Kurulu” denilmesinin hoş kaçmayacağı düşünülmüş herhalde. 1920’lerde Büyük Millet Meclisi, hükümetlerinde “vekil” kelimesi kullanırdı. Sonradan neden “nazır”ın tercümesi olan “bakan” tercih edildi, bunu da bilmiyorum.
Herneyse! Eskiler “icranın vekilleri” idi, şimdikiler sadece bakıyorlar gibi bir anlam çıkıyor!
Bakan, seçildiği ilin valisini istemezse ne yapar? Gereğini yapar!
Çünkü Türkiye’de yönetimin en tepesinde durmaktadır. Başbakan’dan rica eder, Başbakan da bakanını kırmaz elbette... Valiyi merkeze alır, yerine bakanı hoşnut edecek bir vali tayin eder...
Siyaset böyle işlerse, normaldir. Elbette Başbakan’ı ikna için vali ile ilgili olumsuz bir imaj oluşturulması gerekir. Bakan bunu yaptı mı? Yapmışsa, sonuç alamamış demektir. Yapmamışsa, eleştirilerinin Başbakan tarafından dikkate alınmayacağını düşünmüş olmalıdır. Valinin hırsızlığı yok, uğursuzluğu yok, hilesi hurdası yok… Bir tek kusuru var, çok sayın Bakan, memleketine geldiğinde karşılamada bulunmamış! Çünkü o sırada Hac’da imiş… “Vay seni gidi hacı vali!”
O zaman ne yapar bakan?
Elbette bunun başka yolları da vardır...
Duyuyorduk, başka yollara da başvurulduğunu. Fakat bu raddeye geleceği aklımızın köşesinden geçmezdi. CHP’lilik iptizaline uğrayan bir kişinin, yedisinde ne ise yetmişinde de o olabileceğini unutmuşuz...
Karadeniz vilayetlerinden birinde, Müftülük, cami tuvaletlerinin düzenlemesi için usûlen valiye müracaat etmiş. Malûm, 28 Şubat’tan sonra camiler tamamen Diyanet’e tapulandı. Vali de Müftülüğe düzenleme izni vermiş. Demek ki sıkışık bir zamanında cami tuvaletini kullanan zevattan birisi, yeni düzenlemede ayaktan ihtiyaç görülen cihazların kaldırıldığını fark etmiş!
İşte böylece büyük abdestten değilse de küçük abdestten bir malzeme çıkarılmış.
“Vali pisuvarları kaldırıyor” diye başlamış yayın…
Çünkü, hocalar camilerde, ayaktan küçük abdest yapmanın temizlik açısından doğru olmadığını söyler dururlar...
Öyleyse, “pisuvar” tamamen “lâik” bir tuvalet cihazıdır! Mutlaka her umumî tuvalette, hatta mümkünse bütün özel helâlarda da bulunmalıdır! Bulunmayan tuvaletler tadat edilip, gereği yapılmalıdır!
Aynı pisuvarı kullananlar...
Bakan aynı pisuvarı kullandığı dostlarına haber uçurmuş olmalı ki; kampanya başlamış. Meşhur liberal ve demokratik bir yazarımız, valiyi yasakçılar listesine almış, veryansın ediyor. Yeni bir yasak çeşiti: Pisuvar yasağı!
“Yönetim” ile “inanç” birbirine artan bir şekilde karışmaya başlıyormuş. Bu da gelişmiş şehirlerde korku oluşturuyormuş! Valinin sigara içmemesi, içki içmemesi, rock müzik dinlememesi, şort giymemesi vs. dayatmaya dönüşüyormuş.
“Hacı” vali “Ben pisuvar kullanmam, sen de kullanma!” demek istiyormuş!
Pes ettim! Bakan sonuca çok yaklaştı…
Bu yazının yayınlandığı gazete önemli çünkü. Bakan isteseydi, aynı pisuvarı kullandığı diğer basından yazarlar da ayarlayabilirdi.
“Gazete” dedim de, bir yazı dikkatimi çekti. Millete zorla soyadı dikte edilen dönemi ballandıra ballandıra anlatan bir yazı da bu gazetede yer alıyordu. “Soyadı” tamam da, o sıralar kimse soyunun, ailesinin adını alamıyordu ki. Eğer öyle “oğlu”, “gil” gibi, veya hacılı, hocalı soyadlarına rastlanıyorsa, bunları almak çok sonraları, 1950’den sonra mahkeme kararıyla mümkün olabilmiştir...
“Sen amiral gemisisin, sen de artçı gemi ol!” diyen mi oldu acaba?..
•
Sayın Bakana yardımcı olmak maksadıyla araştırırken, güçlü bir aday dikkatimi çekti. Zaten vali-kaymakam dediğin böyle olmalı! Habere göre, kaymakamın biri, başka bir kazaya tayin edilmiş. Görevi sona eren kaymakam için rakılı, dansözlü uğurlama partisi verilmiş. Veda gecesinde rakı, dansöz ve sınırsız eğlence varmış... AKP’li Belediye Başkanı ile bir AKP eski Milletvekili’nin de bulunduğu gecede, dansözlerle çiftetelli oynayan kaymakam bey, atıldığı havuzun içinde de rakısını yudumlamış. Tören, Kaymakamlığın sosyal tesislerinde düzenlenmiş...