Cahil karılar ve depremler
Depremler
KIŞA kalmaz, önümüzdeki son baharda ABD'den bütün dünyaya yayılacak, bu arada bizi de vuracak bir iktisadî-malî çöküş olma ihtimali çok büyüktür.
Bizdeki bazı sorumlular bunu halktan gizliyor. Gizlenen sadece bu mu? 7 küsur şiddetinde bir depremin İstanbul'u ve çevresini feci şekilde tahrip edeceğini, çok büyük sayıda insan öleceğini, ülkenin felce uğrayacağını da gizlemiyorlar mı?
Resmen uzmanlara incelettiler, Fatih'teki Akdeniz caddesindeki binaların sadece 3'ü (evet üçü) şiddetli bir zelzeleye dayanabilirmiş. Bunu halka duyurdular mı? Bırakın huzur ve gaflet içinde yaşasınlar ve huzur içinde enkaz altında kalsınlar.
Halk boş şeylerle meşgul ediliyor. Münevver cinayeti ne kadar meraklı konu değil mi? Koskoca İstanbul Emniyet Müdürü'nün "Kızlarına sahip çıksalardı..." sözü başına ne işler açtı.
Büyük sarsıntı (inşaallah olmaz) sonunda neler olur?
Mevcut milyonlarca işsize milyonlarca yeni işsiz katılır.
Sefalet korkunç boyutlara ulaşır.
Patlamalar olur.
Büyük bir kesim ekmek almaya para bulamaz.
Bir kesimin de parası olur, almaya ekmek bulamaz.
Garantimiz var mı elimizde, iktisadî-malî çöküşle birlikte bir de beklenen deprem olsun. Ağzını hayra aç!.. Yahu bu depremi sadece ben söylemiyorum, dünya âlem biliyor, bütün uzmanlar olacak diyor.
Lükse, konfora, aşırı tüketime, bayat ekmekleri çöpe atmaya, saçıp savurmaya, sabah akşam otomobilinde tek kişi gidip gelmeye alışmış yığınlar ne yapacaklar?
Bu arada Siyonistler ve Evangelistler İran'a saldırırsa ne olacak?
Meşruiyetlerini Siyonistlerden, Haçlılardan alanlar ne yapacak?
Büyük bir Arap ülkesi hava sahasını İsrail uçaklarına açacak mı?
Ortadoğu'nun iki büyük devleti birbiriyle savaşacak mı?
Savaşmak onların lehine ve yararına değil ama Siyonistler, Haçlılar bu savaşı çok istiyor.
Çok merak ediyorum: İstanbul Boğazı'ndaki köprülere bir şey olursa milyonlarca vatandaş karşıdan karşıya nasıl geçecek?
Olmaz olmaz, bir şeycikler olmaz...İnşallah olmaz ama bir olursa?..
Zengin ve güçlü insanlar "Pırlanta Kent"teki şahane yazlıklarına kaçar, orada lordlar gibi yaşar...
Ya kaçamazlarsa?
Milat'tan sonra 79 yılı, Ağustos 24'dePompei zadeganından bir grup Vezüv eteklerindeki bir bağda piknik yapıyor. Köleler şahane bir sofra kurmuş, süt domuzları kızartılıyor. Testi testi şarap, onlarca çeşit meze, meyveler neler neler... Tam bir orgie. Eski Romalılar yan yatarak yemek yermiş.Yemeğin lezzeti, sefası, hazzı uzun sürsün diye, iyice doyanlar biraz öteye gider, boğazlarına bir kaz tüyü sokar, yediklerini kusar, tekrar sofraya koşarmış... Ye babam ye, kus babam kus...
Birden korkunç bir tarraka...Yer titremeye başlar, yanardağ patlamıştır. Gökyüzüne kızıl ve kara dumanlar yükselir. Kızgın taşlar, kayalar mermiler gibi havaya fırlar etrafa düşer. Bir kıyamet ki, tasviri imkânsız...
Gök yer yer kapkara, kıpkızıl kesilir, dağdan lav ırmakları akmaya başlar. Geçtikleri yeri yakarlar, siler süpürürler.
Ne piknik kalır, ne piknikçiler.
Köleleriyle birlikte yok olurlar.
BÜYÜK BİR GRUBA
SELÂM ve hürmetlerimi sunarım...
Çok büyümek iyi değildir. Schumacher'in "Küçük Güzeldir" kitabının ismi ne kadar ibretlidir.
Güçlü olmak için ille de büyümek gerekmez.
Devleşmenin sonucu kötü olur.
Devler çocuklarını yermiş.
Çok büyüyen kuruluşların içine Siyonistler girer, Haçlılar girer, MOSSAD girer, CIAgirer.
Dev zabt edilemez.
Dev kontrol edilemez.
Büyümenin, devleşmenin sınırları vardır. Şu sınırlı dünyada sonsuza dek büyümek olmaz.
Senelerce hizmet vermişsin, fedakârlık etmişsin, sağlığını varlığını harcamışsın... Ansızın dışlanırsın, kapı önüne konulursun. Devlerin acıması yoktur.
Devlerin vefası yoktur.
Dev başka şeydir devlet başka şey.
"Peter Prensibi" adlı kitabı okudunuz mu? Her şahsın, her tüzel kişiliğin bir kompetans sınırı vardır. O sınıra kadar başarılı olur, onu aşarsa felâketler başlar.
İslâmî hizmetlerde niyetin önemi büyüktür. Peygamberimiz "Ameller niyetlere göredir" buyurmuştur.
İman, islâm, din, Kur'ân, Sünnet,Şeriat için yapılan hizmetlerde mutlaka sahih ve temiz bir niyet olması gerekir.
Benliğin, hubb-i riyasetin olduğu yerde gizli şirk vardır.
Bütün, parçanın içine sığmaz.
Bir çocuk babasından daha yaşlı olabilir mi?
Cemaatler, tarikatlar, dernekler, vakıflar amaç değil araçtır.
Amaç Allah'ın rızasını kazanmak için imana, İslâm'a, Kur'ân'a, Sünnete, şeriata usülünce hizmet etmektir.
Bu hizmet mutlaka islâmî metodlarla yapılmalıdır.
Gayr-i islâmî metodlarla İslâm'a hizmet edilemez.
İslâm düşmanları dost ve velî edinilemez.
Hz.Âdem Safiyyullah'tan bugüne dek, Allah katında hak, muteber, geçerli din İslâm'dır.
Hz. Muhammed zuhur ettikten, risalet ve davetini ilân ettikten, insanlığa İslâm'ı ve Kur'ân'ı tebliğe başladıktan sonra; bu daveti duyup da red ve inkâr edenler için salâh, felâh ve necat yoktur.
Devin çocuklarını uyarıyorum: Devler çocuklarını yer. Babanızın devleşmesi sizin için iyi olmaz.
CÂHİL KARILAR VE VEHHABÎLER
BİRTAKIM cahil karılar türbelere gidiyor, İslâm'a ve Tevhide aykırı işler yapıyormuş...Bu iddia doğru mudur? Yerden göğe kadar doğrudur.
Ancak bu cahil karılar yüzünden Ehl-i Sünneti ve Sünnî dindar Müslümanları suçlamak çok yanlıştır.
Asıl konu şudur:Kabirler, kabir ziyareti, ölüleri selâmlamak, Resulullah efendimizi ziyaret için uzun seyahatler yapmanın caiz olup olmadığı...
Ehl-i Sünnet ile Vehhabîlik arasında bu konuda ihtilâf, anlaşmazlık, tartışma vardır.
Din bilgisi olmayan cahil karılardan yola çıkarak Ehl-i Sünneti karalamak, suçlamak insafa, adalete, vicdana, doğruluğa sığmaz.
Kabirler, berzah âlemi, kabir ziyareti, ölüleri selâmlamak, kabirlerde yatan ölülerden ibret almak, din büyüklerini ziyaret ederek onların ruhaniyetlerinden yararlanmak konusunda Ehl-i Sünnet eimmesi, ulemâsı, fukahası ne diyorsa doğru ve isabetli olan onların sözleridir.
Vehhabîliğin Ehl-i Sünnete ters düşen bütün iddiaları yanlıştır.
Lütfen safsata ve demagoji yapmayalım, cahil karıları örnek göstererek Ehl-i Sünneti suçlamak kolaylık ve ucuzluğuna sapmayalım.
12.08.2009