CHP ve MHP tehlikeli yolda kol kola
Hükümetin başlattığı Kürt açılımı, ya da demokratikleşme hamlesi, tıpkı Ergenekon davasında olduğu gibi kimin nerede durduğunu gözler önüne seriyor.
Ergenekon muhipleri ile Kürt meselesinin çözümünde direnç gösterenlerin aynı safta olması da mı, bir şey anlatmıyor? Son demokratikleşme hamlesinin, özellikle usul hataları bakımından tartışılacak yönleri elbette var. Ama özü itibarıyla, isterse dış konjonktür dayatsın, neticede akan kanın durması, bölgeye barış gelmesi, anaların, babaların, kardeşlerin acılarının dindirilmesi söz konusu. Sonra bu mesele, Türkiye'nin meselesi... Türkiye'nin sıçrama yapmasını engelleyen bir prangadan söz ediyoruz.
Geçen hafta da işaret ettim. Benim korkum, provokasyondur. Zira Kürt meselesinin çözümünü istemeyen çok geniş ve güçlü bir cephe var. Eroin tacirleri, silah tacirleri, insan kaçakçıları, akaryakıt kaçakçıları, vesayet düzenini sürdürmek için bu meseleyi kullananlar, iç mihraklar, dış mihraklar, hepsinden oluşan bir şer cephesi... Çözüm, onun için kolay değil. Yine hatırlattım, bu mesele ne zaman barış yoluna girse, büyük provokasyonlar oldu. Yine olabilir. Ama ilk defa bir siyasî provokasyon ile karşı karşıyayız. Silahlı kuvvetler bile; "dağa çıkışın önü alınamıyor, artık köklü bir çözüm bulunsun" derken, CHP ve MHP, tehlikeli bir yola giriyor. Bu yolun sonu, ilçelerde, şehirlerde, vatandaşların birbirine girmesidir. Bakınız yıllardır, o kadar şehit verildi, o kadar provokasyon oldu. Ama kardeş kardeşe düşmedi. İnsanımız metanetini, sağduyusunu korudu. CHP ve MHP'nin tavrı, şimdi asıl ayrışmayı, bölünmeyi körüklüyor. Eğer bu tavırlarını sürdürürlerse, -Allah korusun- işte iç çatışma o zaman başlayacaktır.
CHP ve MHP bunu neden yapıyor? Dilim varmıyor, ama Kürt vatandaşların oylarını almaktan ümitlerini tamamen kestiler, artık sadece milli hisleri, milliyetçilik duygularını kaşıyarak oy almaya çalışıyorlar... Asıl problem CHP ve MHP'nin, Kürt vatandaşlarımıza yönelik siyaset yanlışıdır. CHP de, MHP de artık Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan oy alamıyorlar. Yani her iki parti de artık Türkiye'nin partisi değildir. Tıpkı DTP gibi... O da Kürt vatandaşların dışındaki seçmenden oy alamıyor. Türkiye'nin her bölgesinden, her seçmenden oy alabilen tek bir parti kaldı, o da AK Parti. Türkiye'nin, temel meselelerini çözme adına bu geldiğimiz noktayı savunabilir miyiz? Ve çok ilginçtir, CHP ve MHP'nin yönetim kadroları bunu sorgulamıyorlar. Bunu bir yanlış olarak görmüyorlar. Kendi yanlışını görmeyenler, Türkiye'nin en önemli meselesine çözüm getirebilir mi?
CHP ve MHP, Türkiye'nin nereye gittiğini, Türkiye'nin nasıl değiştiğini görmezden geliyor. Anlamaya çalışmıyor, anlamak işlerine gelmiyor... Genel seçimlerle ilgili bir hatırlatma yaparak, ne dediğimi anlatmaya çalışayım.
CHP'nin son 30 senede yapılan 11 seçimde, Kürt vatandaşlardan aldığı oyların nasıl değiştiğini, Diyarbakır örneği ile görelim. Yıllara göre CHP'nin oy yüzdeleri şöyle:
1965: 23,20 1969: 7,29 1973: 30,45 1977: 34,82 1983: (Halkçı Parti): 42,02 1987: 25,53 1991: (SHP) 49,87 1995: 1,97 (HADEP: 46,31) 1999: 3,02 (HADEP 45,90) 2002: 5,92 (DEHAP: 56,13, AK Parti: 15,96) 2007: 2,01 (Bağımsızlar: 47,01, AK Parti: 40,90)
Ne görülüyor? Kürt milliyetçiliğine hitap eden partiler devreye girerken, 1995'ten beri CHP erimiş. Son seçimde yüzde 2 oy. Devletin memurları dışında oy alamıyor.
MHP'nin durumu da farklı değil. 1995'ten beri MHP'nin Diyarbakır oyları da şöyle:
1995: 1,95 1999: 2,76 2002: 1,52 2007: 2,45. Bölgede sadece AK Parti kalmış.
Memur oyları CHP ile MHP arasında gidip geliyor. Kürt vatandaşların oyu yok.
Evlat acısını yüreğinde hissedemeyen, anaların feryadını önemsemeyen, akan kandan rahatsız olmayan ve Kürt vatandaşlardan oy alamayanlar, Kürt meselesini çözebilir mi?
Bir soru daha sorayım: CHP ve MHP yönetimi, Türkiye'yi ve dünyayı doğru okuyamayanlar safında neden kol kola girdiler? Neden birlikte yürüyorlar? Neden?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.