Ana Katili Kız ve Azgın Laikçiler
Ana Katili Kız
Oniki yaşına girmesine az kalmış bir kız annesini tabanca ile öldürmüş, sonra polise telefon etmiş. Polis kızı yakalamış, lâkin mahkeme ceza vermemiş. Çünkü kanunlarımıza göre, 12 yaşından küçük çocukların cezaî ehliyeti yokmuş.
Sanırım bu kız âkil ve bâliğ idi. Bizim örfümüze ve millî hukukumuza göre pekâlâ cezaî ehliyeti vardı. Anasını öldürdüğü yanına kâr kaldı. Ana katili!..
Avrupa Birliği standartlarına uyacağız diye ne boyalara girdik.
Avrupalılara göre zinayı da suç olmaktan çıkarttık.
Bir tanıdığım anlattı, binlerce kadın "Vesika" almak için, gerekli belgelerle Emniyete müracaat etmiş.
Hani üzerinde TC İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü başlığı bulunan resmî belge. Ne işe yarıyor? Yasal ve serbest olarak fahişelik yapma vesikasıdır. KDValınıyor, gelir vergisi ödeniyor. Güvenlik için kapıda polis bekliyor... Sosyal hakları, emekliliği var.
"Hanımefendi mesleğiniz neydi?.. Vesikalıydım..."
İşin acınacak tarafı şu: Devletimiz KadınHakları Sözleşmesi'ne imza koymuştur. Bu sözleşmeye göre kadınların fahişelik yapmasına izin vermeyecektir.
Hatırlarsınız, bir Madam vardı, İstanbul vergi rekortmeni olduğu zaman büyük bir tören tertiplenmiş ve kendisine devlet büyüklerinin huzurunda resmî berat verilmişti.
Avrupa standartlarına ve normlarına uyacağız diye ne boyalara girmedik ki... Zinayı suç olmaktan çıkarttık.
Hattâ, bazıları kutsal ve ilahî dinimizi bile AB standartlarına uydurmaya teşebbüs etti.
Hadîs ayıklamaları.
Müftülüklere kadın yardımcılar tayin etmek.
Camilerin arka tarafına ihtiyaçtan fazla sandalya koymak ve özrü olmayan kimselerin secdesiz namaz kılmasını teşvik etmek.
İslâm'da cihad fî sebilillah var mı? Elbette var. Cihad Kitabla, Sünnetle, icmâ ile sabit kesin bir farzdır. Avrupalılar cihad istemiyor. Onlar istemiyor diye cihattan bahs etmeyecek miyiz?
AB standartlarının iyi tarafları da var, kötü tarafları da.
Hapishanelerimiz ağzına kadar doldu, 50 kişilik koğuşlarda 100 kişi kalıyor.
Hırsızlara, katillere, suçlulara çok hoşgörü gösteriliyor.
Bazen polis yakalıyor, hakim salıveriyor. Ne yapsın? AB standartları...
Bir Müslümana gerici demek suç değil ama, bir fahişeye fahişe demek suç ve hakaret.
Büyük ve saygın bir hırsıza hele hırsız demeye kalkın doğup doğduğunuza pişman olursunuz.
Şu AB standartlarını ve normlarını bıraksak da bu memlekete adalet, güvenlik, huzur getirsek. Bu da kendi kimliğimize, kendi kültürümüze, kendi yapımıza uygun millî bir hukukla olur.
12 yaşına girmesine az kalmış akil ve baliğ kız anasını vurup öldürüyor. Ceza meza almıyor. Bu adalet midir?
Oniki yaşından küçük hırçın ve delişmen kız sahibi anneler babalar dikkatli olun!..
Yanılanlar
Yanılanlar, hatâ edenler başlıca iki kategoriye ayrılır: (1) Samimiyetle, ihlâsla yanılanlar. (2) Para, menfaat, ücret karşılığında yanılanlar.
Şayet hatâlarım, yanlışlarım varsa, ikinci sınıftan olmak istemem. Yazdığım her satırı, her düşünce, görüşü, öyle düşündüğüm, öyle gördüğüm için yazarım.
Yanılabilir miyim? Elbette. Hangi konularda? Şahsî düşünce ve kanaatlerimde... Yanılmadığım konular var mıdır? Vardır...Dinî gerçekleri yazarken (nakilve yorum hatâsı yapmazsam) kesinlikle yanılmam.
Günde beş vakit namaz farzdır dediğim zaman yanılmam. Çünkü bu benim şahsî görüşüm değil. Doğruluğu üzerinde hiçbir şüphe olmayan bir gerçektir.
Allah, kemal sıfatlarla sıfatlıdır ve noksan sıfatlardan münezehtir dediğim zaman temel bir gerçeği söylemiş olurum, yanılmam mevzuubahis olamaz.
Allah, zamandan, mekandan, cihetten, oturmaktan, inmekten münezzehtir dediğim zaman yanılmam.
Kur'ân-ı Kerîm'den cahiller ve yetersizler, kendi heva, re'y ve heveslerine göre din hükmü çıkartamazlar dediğim zaman yanılmam.
Ashab-ı Kiram radiyallahu anhüm ecmaîn hazeratı din konusunda âdildir dediğim zaman yanılmam.
Fıkıh ve dört hak mezhep çok faydalı ve lüzumludur dersem yanılmam.
Din, icazetli gerçek âlimlerden ve fakihlerden öğrenilir dersem yanılmam.
Yanılmam mümkün olan şahsî düşünce ve görüşlerim, geçerli gerekçelerle tenkit edilirse memnuniyetle okurum. Yanılmışsam hatâmı düzeltirim.
Bir Vehhabî kendi mezhebinin, meşrebinin, yolunun hak olduğuna nasıl inanıyorsa; ben Ehl-i Sünnetin hak olduğuna ondan bin kere daha kuvvetli şekilde inanırım.
Bendeniz Ehl-i Sünneti, futbol kulübü tutar gibi tutmuyorum.Ehl-i Sünneti savunduğum için maddî bir gelirim olmuyor, ücret almıyorum. Ehl-i Sünnetin hak ve doğru olduğunu ilmelyakîn ve aynelyakîn biliyorum ve samimiyetle savunuyorum.
FRANSA'DA TÜRBAN SERBESTTİR
1. Fransa'da türban yasak demek yanlıştır, saptırmak ve yanıltmaktır.
2. Çünkü Fransa'nın genelinde türban, başörtüsü, çarşaf serbesttir.
3. Sadece ve sadece devletin resmî okullarında birkaç yıldan beri türban yasağı vardır. Bu da insan haklarına, lâikliğe (lâikçiliğe değil) ve din hürriyetine aykırıdır.
4. Başta Katolik okulları olmak üzere bütün özel okullarda türban serbesttir.
5. Fransa'da özel İslâm okulu açma hürriyeti vardır. Türban bu okullarda serbesttir.
6. Fransa'nın BÜTÜN üniversitelerinde ve yüksek okullarında türban serbesttir.
7. Hal böyle iken, Fransa'da türban yasaktır demek doğrulukla, dürüstlükle, ahlâkla, faziletle, haysiyetle, insafla bağdaşmaz. Böyle bir iddia düpedüz yalancılıktır, insanları aldatmaktır.
8. Türban konusunda bize örnek olacak ülkelerin başında İngiltere gelir. Orada türban konusunda mutlak bir serbestlik vardır. Ailesi öyle isterse ilkokula giden 7 yaşındaki bir kızın bile başı örtülü olabilir. Buna kimse itiraz etmez.
8. Belçika'da tesettürlü bir Türk hanım milletvekili oldu ve başı örtülü olarak yemin edip Meclis'e girdi.
9. Medenî Avrupa ülkelerinde başı örtülü Müslüman kadın polisler ve memurlar vardır.
10. ABD'de, Amişler, eğitimin çocuklarını bozduğunu iddia ederek Yüksek Mahkeme'ye başvurmuşlar, mahkeme de onların çocuklarının eğitimden muaf tutulmasına karar vermiştir. Onlar çocuklarını kendileri eğitmektedir.
11. Tesettür İslâm'ın kesin emridir. Kur'ân'la, Sünnetle ve icmâ-i ümmetle sâbit bir farzdır. Diyanetin bu konuda iki gerekçeli fetvası bulunmaktadır. Tesettürü yasaklamak din hürriyetini ve insan haklarını ayaklar altına almak demektir.
NETİCE: Fransa'da türban yasaktır diyen aldatıcıların ve çarpıtanların yalanlarına inanmayınız.
İleride Türkiyemizde tesettür mutlak olarak, en geniş şekilde serbest bırakılacaktır.
Türbanın serbest olması demokrasiye, insan haklarına gerçek cumhuriyete ve hattâ lâikliğe aykırı değildir, aksine uygundur.
AZGIN LÂİKÇİLER
Kıbrıs lâikçileri işi iyice azıtmışlar. Yaz tatilinde Müslüman çocuklarına din ve Kur'ân dersi verilmesini protesto etmişler. Sadece lâfla ve yazıyla değil, kursları basmışlar, bir sürü rezalet çıkartmışlar. Türk dünyasında dindarlığın en az olduğu yer maalesef Kıbrıs'tır. Din düşmanı lâikçilere kalsa onlar Ezan okumayı da yasak ederler. Türkiye'de 1950'de Arapça gerçek Ezan-ı Muhammedî okuma yasağı kaldırıldığında, bütün ülkede Arapça Ezan okunmaya başlanmıştı. Kıbrıs o zaman İngilizlerin idaresindeydi, bir orada Türkçe okunmaya devam edilmişti.
Rumlar kendi dinlerini tutmuşlar, Ada bağımsız olunca Papaz Makarios'u cumhurbaşkanı yapmışlardı. İslâm'a sırt çeviren (hepsi için söylemiyorum) Kıbrıs Türkleri ise zilletten zillete yuvarlanmıştı. Anavatan onları kurtardı, lâikçiler hâlâ akıllanmadı.
Kıbrıs Türkleri İslâm'a sarılmış olsaydılar bugünkü hale düşerler miydi?