Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

İki manevi fatih

İki manevi fatih

İstanbul’un iki fatihi vardr. Birisi manevi fatihi veya meleküt fatihi, diğeri de fiziki fatihi ve mülk fatihidir. Manevi fatih Akşemseddin Hazretleri, fiziki fatih ise onun talebesi Fatih Sultan Mehmet Hazretleridir. Akşemseddin Hazretlerinin şeceresini ve soy kütüğünü okuduğumuzda karşmza müthiş simetriler çkyor. Göynük’deki kabrinde de kendisinin Bekri bir aileye mensup olduğunu okuyoruz. Onun ötesinde soy kütüğünde Sühreverdiler ve Sührüverdilik bulunuyor. Sühreverdiler aslnda bir aileden ziyade bir ekol. Ve bir tarikat ve meşrep. Ve başka bir fetih neslinin de mimarlar. Bu Sühreverdi ekolünün kurucusu Ebu’n Necip Abdulkahir Sührüverdi’den başkas değildir. Kendileri bugün İran snrlar içinde kalan Zencan’n Sühreverd nahiyesindendirler. Ebu’n Necip Sühreverdi önce Nizamiye Medreselerine kaydolmuş ve iltihak etmiş hatta akabinde Gazali gibi Nizamiye Medresesinin müderrisliğine kadar yükselmiş, lakin kader onun için başka bir yol tayin etmiş. Sultan ve haşiyesi kendisini pek beğenmemişler ve bunun üzerine tedrisi brakarak zühd yoluna atlmştr. Akabinde onun Gazali’nin vaiz kardeşi Ahmet Gazali’nin srdaş olduğunu görüyoruz. Yine sufilerin ileri gelenlerinden Hammad Debbas’n ihvan arasna katlyor. Sonra kendi dünyasna kapanyor. Hazreti Davud gibi kendi el emeğiyle geçiniyor ve kuşe-i uzletine çekiliyor. Bu arada sosyal hayattan tamamen çekilmiyor. Aksine, Musul’un eski camiinde vaazlar veriyor. Sonra Şam’a gidiyor ve orada Ömer Bin Abdulaziz’den sonra ‘ale menheci’n nübüvve’ tabir edilen peygamberlik metodu üzerine yeniden hilafeti dirilten ve yaşatan Nureddin Zengi’nin huzuruna vasl oluyor. Burada ksa bir dönem kalyor ve irşad etmesi için vaaz meclisleri kuruluyor. Akabinde yeniden Bağdat’a dönüyor. Birçok eseri bulunuyor, lakin asl eseri Akşemseddin’in dedelerinden olan yeğeni Şihabeddin Ömer Sühreverdi olmal. Şihabeddin Sühreverdi ise önce amcas Ebu’n Necip’ten okuyor, ardndan da Abdulkadir Geylani’nin terbiyesinde yetişiyor. Şihabeddin Sühreverdi için asrn biriciği tabiri kullanlyor.

Şihabeddin Sühreverdi birçok ilim dalnda temayüz ediyor, bunun bir semeresi olarak Avarifu’l Maarif kitabn kaleme alyor. Belki de Mevlana’nn babas Sultanu’l ulema Maarif kitabn bundan mülhem olarak yazmaldr. Devlet ricali kendisinden istifade ediyor ve Şam ve Havarizm ülkesine zaman zaman elçi olarak gönderiliyor. İşte bu ekolün son temsilcisi Akşemseddin Hazretleridir ki, Göynük’te medfun bulunuyor. Fatih onun terbiyesinde yetişirken Selahaddin Eyyübi de büyük atalarndan Ebu’n Necip Sührüverdi’nin nasihatlaryla olgunlaşyor.
Ebu Necib Sühreverdi tarafndan miladi 12. yüzyl ortalarnda yazlp Selahaddin Eyyubi’ye ithaf edilen Nehcü’s-Süluk fi Siyaseti’l-Müluk başlkl siyasetnamede, devlet başkanlarnn yönetim ve siyasette sekiz şeye benzemeleri iyi olur denilmektedir: Yağmur, güneş, ay, rüzgar, ateş, su, yeryüzü ve ölüm. Akşemseddin’in de Şihabeddin Sühreverdi gibi bir manzum nasihatnamesi bulunmaktadr. Yine Akşemseddin tarikat piridir ve kendi adna bir tarikat koluna sahiptir. Aynen atalar Sühreverdiler gibi.

Vaktiyle yazlarmda bu bağa işaret etmişim. Bu ayn zamanda fetih bağ ve damardr. Vaktiyle bu hususta şunlar karalamşm: “Aslnda Mevlana Feridüddin Attar ve Avarifu’l Maarif sahibi Şehabeddin Sühreverdi ile görünmez bağlara sahiptir. Sühreverdi ile bağlardan birisi de fizikî ve maddî bağdr. Nesep karabetidir. Her iki aile de Bekrî’dir. Ve tarihin akş içerisinde kesişme noktalarnda çok önemli manevî roller ifa etmişlerdir. Sühreverdi ailesinin mensuplarndan ve fikir ve tezkiye tarihinin mümtaz isimlerinden olan Ebu’n Necip Sühreverdi’yi Selahaddin Eyyübi’nin otağnda görüyoruz. Selahaddin Eyyübi’nin nasihleri ve manevi mürşidleri arasndadr. Harun-u Reşid’in Behlül’ü, Selahaddin Eyyübi’nin Sühreverdisi’dir. “Nehcü’s sülük fi siyaseti’l mülük” adl kitabn İslâm kahramanlarndan Selahaddin Eyyübi’ye ithaf etmiştir. Yine bu kutlu şecereden olan Şam’dan Anadolu’ya gelme Akşemseddin Hazretleri de merhum ve mağfur Ali İhsan Yurd’un tahkikatna göre Sühreverdi ailesinin mensuplarndan birisidir. O da Konstantiniyye’nin manevi fatihleri arasndadr ve Fatih’in otağndadr.” Fetih nesillerinde ve zamanlarnda bu damarn yeniden harekete geçtiğini ve inkişaf ettiğini görmekteyiz.

Akşemseddin’in manevi huzurunda; hem Bekri bir soydan hem de Sühreverdiler gibi bir fetih neslinden geliyor diyerekten makama en uygun dua ne olur diye kalbimden geçirdim ve sonunda Allah’a yönelerek ondan yeniden Hazreti Ebubekir’in (R.A.) sistemini diriltmesini ve ihya etmesini niyaz ettim.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi