..ve Ramazan geldi
Açılım, Ergenekon, Erkaya derken, Ramazan ayı geldi..
Ramazan’a İran’da Mehdilik, Irak’ta bombalar, Filistin’de giderek artan bir gerginlik ortamında giriyoruz.. Mescidi Aksa çevresinde giderek artan siyonist kuşatma ve tacizlerin Ramazan’da hız kazanması beklenebilir..
Bakalım Pakistan’da, Irak’ta neler olacak?.
Sanki bu Ramazan Mehdilik konusunu daha fazla tartışacakmışız gibi geliyor bana.. Birilerine göre Mehdi diye biri gelmeyecek. Birilerine göre ise bu iman konusu.. “Mehdi gelecek” diyenlere göre vakit tamam, işaretler ortaya çıktı..
Mehdi gelecekse Mesih de gelecek demektir.. Mesih gelecekse bir de Deccal olması gerek.. Başka gelecekler de var. Yecüc Mecüc, dabbetül arz.
Bu konu Yahudilik ve Hıristiyanlığı da ilgilendiriyor.. Onlar Yecüc Mecüc’e Gok ve Magok diyorlar.. Bazı protestanlara göre, Türklerin Yecüc-Mecüc olması ya da Deccal’in Türkler arasından çıkması gerek..
İncil’deki Yuhanna Vahyi’ni bir okuyun, o Ege’deki 7 kilisenin anlatıldığı bölüme bakın bir.. Hangileriydi onlar: Bergama, Tiyatira, İzmir, Sart, Efes, Hierapolis ve Laodikya.. Anadolu aynı zamanda kıyamet savaşlarının da mekanı..
Hemen Marmara Bölgesi’nde gerçekleşmesi beklenen Triana kehaneti.. Aya Yorgi, Aya Sorti, Aya Ayani’deki sır.. Geçen gün dalgıçlar denizden Ayasofya’ya gizli bir tünel buldular. Fetih sırasında Ayasofya’dan kaçırılan Hıristiyanlığın emanet-i mukaddesesi, Ayasofya’nın dev altın çanı sakın bu kiliselerden birinde olmasın..
Kıyamet savaşlarının Gavur Dağı’nın eteğindeki Gavur Gölü havzasında, yani içinden Asi Irmağı’nın da geçtiği, Lut kavminin yerin dibine battığı coğrafya olan Amik Ovası’nda gerçekleşmesi bekleniyor.. İslam kaynaklarında Melheme-i Kübra diye, İncil’de Armagedon olarak bilinen savaş.. Savaş alanı Güneydoğu’nun batı yakası.
Daha emanet sandığının bulunması gerek rivayete göre.. Vahiy tabletleri, Hz. Davud’un kılıcı, Hz. Musa’nın asası, Hz. Süleyman’ın yüzüğü..
Geçen gün Hürriyet’te Mehdilik konusu manşetteydi. İran’da da bu konu oldukça sıcak.. Bizde de giderek ısınan bir konu bu..
Benim bu tartışmalar konusunda iki endişem var.. Biri sahte Mehdi operasyonu ile Müslümanların birbirine kırdırılması, ikincisi de Mehdi diye biri gelmese bile bu tartışmanın Müslümanlar arasında ihtilaf, bölünme ve tartışma konusu olması.. Belli merkezler bu hassasiyetin üzerine gidebilirler.. Bir Şii-Sünni çatışmasından şiddetle kaçınmamız gerek.
Bir bölgeye, radikal bir Şii, radikal bir Selefi, bir de radikal tarikatçı Sünni gönderin, orada başkasına gerek yok, bizimkiler birbirinin işini bitiriyor..
Bu oyunu görelim ve bu çatışmadan kaçınalım.. İttifak ettiğimiz zaman birlikte hareket edelim, ihtilaf ettiğimiz zaman birbirimizi mazur görelim..
Unutmayalım, tefrika girmeden bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.
Bazan ipin ucunu kaçırıyoruz, kandil var mı yok mu tartışalım derken taraflar birbirini şirkle, inkarla suçlayabiliyor.. Dinde tartışmaya girmeyelim.. Kendi zan ve içtihadlarımızı, şeyh, lider ve örgütlerimizi mutlaklaştırmayalım.. Din büyüklerimizi İlah ve Rab edinmeyelim.. Kışkırtmalara itibar etmeyelim..
Mehdi, aslında İslam ümmetinin birliğini sağlayacak kişi olarak görülse de, benim kaygım, bu meselenin bir fitne ve tefrika konusu olarak belli merkezlerce kontrol edilmesidir.. Böyle rivayetlerin gerçekleşmesi halinde bile, Şii ve Sünnilerin ya da Selefilerin kendi bekledikleri bir mehdi gelmeyince, bu işten kolay kolay razı olmayacağı endişesi..
Şia’nın batıl olduğuna içtihad eden bir Mehdiyi İran tanır mı, ya da Şia’yı haklı çıkartan bir içtihadın sahibini Sünni dünyası kabul eder mi? Selefiler bu işe ne der?
Peki ya bir istihbarat örgütü bir Mehdi üretip piyasaya sürerse ne olacak? Birkaç istihbarat örgütü birden birkaç mehdiyi piyasaya sürerse, Şii ve Sünni toplumundan, Türk, Arap, Fars birkaç Mehdi çıkarsa durum ne olacak?.
Şiilerin Mehdisi Sünnilerin Mehdi beklentisine tam uymuyor. Onlar gayib bir imamı bekliyorlar. Yani Şia’nın beklediği Mehdi, Ashab-ı Kehf olayındaki gibi mucizevi bir kişilik..
Bu işin bir de Hıristiyanlık ve Yahudilikteki karşıtları var.. Yahudilik ve Hıristiyanlıktaki asıl sorun Mesihiyet sorunu değil mi? Yeni bir Mesih ve Mehdi, Deccal tartışması ile aslında sadece bu konu Müslümanlar arasında bir iç mesele olarak ortaya çıkmayacak. Bu tartışma, Yahudi ve Hıristiyanlar arası tartışmaları da tetikleyecek. Dahası üç dinin mensupları arasında da sorun çıkacak.. Mehdi’nin orduları, Mesih’in orduları derken, bu iş nereye varır bunu kimse kestiremez..
Zaten ortalıkta bir sürü megaloman, meczup, şizofren dolaşıyor ve her gördüğü sakallının arkasından “baba” diye koşan bir sürü insan varken, herkesin bu konularda ihtiyatlı, sabırlı bir yol izlemesi gerek.. Zaten şimdiden bir düzine Mehdi, Mesih, Resul ortalıkta dolaşıyor.. Aman dikkat!
Mehdi’yi ararken Deccal’in oyununa gelip kardeş kanına elimizi bulamayalım da..
Hem zaten eğer bu hadiseler gerçekleşecekse, bekleyin olağanüstü olaylar, kişilikler olarak Yecüc Mecüc ve Dabbetül arz vücut bulacak. Başka hadiseler meydana gelecek.. Sonra cennete ulaşalım derken, şeytanın tuzağına düşüp cehenneme odun olabiliriz.. Her duyduğunuza, her okuduğunuza inanmayın. Bu konu müşkil bir meseledir..
Ramazan geldi, kucaklaşalım. Çokça dua edelim. Tevbe edelim. Allah’a, Resulü’ne ve Kitab’a iman edenleri kardeş bilelim. Saflarımızı sıklaştıralım.. Bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikatini Allah bize öbür dünyada gösterecektir..
Allah’ım, bize hakkı hak, batılı batıl göster ve hakta toplanmayı nasib et.
Şimdiden Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyorum.. Şeytanın bağlandığı bu ayda, şeytanın evine misafir olmayalım.
Selam ve dua ile.
Not: Erkaya davası ile ilgili olarak beni arayan ya da destek açıklaması yapan, mesaj gönderen dostlarıma teşekkür ediyorum. Allah (cc) sizden razı olsun.. Ramazan-ı Şerifinizi ayrıca tebrik ediyorum..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.