Askon İftarında Seviyeli Muhalefet
Ramazan’ın bereketi iftar sofralarında çok daha net görülüyor. Ramazan-ı Şerif’in manevi havasını bütün hücrelerinde hissedenlerle beraber olunca, o zaman orucun insana yüklediği misyon daha iyi anlaşılıyor.
Bu iftarlardan biri Salı günü MÜSİAD, diğeri de Çarşamba günü yapılan Askon iftarıydı. Askon’un davetine muhalefet ve iktidar başta olmak üzere, pek çok sivil toplum kuruluşunun temsilcileri katılmıştı.
Şöyle iftara katılanları yakın plan inceledim ve çok mutlu oldum. Hakikaten bu memlekette çok güzel insanlar var. Yaratılış gayesinin gereği, Allah sevgisini yüreğinde hisseden ve bir gün mutlak dönüşün O’na olacağına inanarak hayatını idame ettirenlerin varlığını görmek ve bilmek müthiş bir haz.
İstanbul şartlarında bir iftara yetişmek başlı başına problemken, bazen öyle davetler oluyor ki, iki üç iftara katılmak zorunda kalınıyor. Genelde siyasiler, sivil toplum kuruluşları, işadamları ve oda başkanları; yorgunluk, argınlık ve usançlık nedir bilmeden, iftardan iftara koşup; “yarım elma gönül alma” düsturunca hareket ediyor, bu işi de Ramazan-ı Şerif’in manevi gücüne bağlıyorlar.
Askon iftarına katılan isimlerden biri de İTO Başkanı Dr. Murat Yalçıntaş’tı. Çorbasını içerek ev sahiplerinden izin aldı ve daha iki ayrı iftara yetişeceğini söyleyerek veda etti. Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş da çok yerinde ve güzel bir konuşma yaparak, o da başka iftarlara katılmak için ayrıldı.
Sadece iki örnek verdim ama böyle koşuşturan insan sayısı epey fazlaydı. Doğrusu bu manzara çok hoşuma gitti ve işte her aklıselim insanın arzu ettiği, benimsediği ve sevebileceği fotoğraf bunlardı.
Neyse saadete geleyim. Evet, salonda Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş oldukça seviyeli ve sevecen bir muhalefet yaparak, bütün bir toplumumuzun özlediği; “Adam gibi muhalefet böyle olmalıdır” dedirten cinsinden harika bir konuşma yaptı. Diğer muhalefet parti liderlerinin Numan Kurtulmuş’tan alacağı epey dersler var. Tabii insanca bir muhalefet yapmayı, memlekete ve millete hizmet etmek olarak algılıyorlarsa.
Kişisel olarak Numan Kurtulmuş’tan aldığım ders şu oldu: Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un liderliğindeki bir Saadet Partisi’ne; iktidarın da, muhalefetin de, ekonominin de, kültürün de, askerin de, sivil toplum kuruluşlarının da ihtiyacı var. Sözlerim belki abartı gibi gelebilir fakat milletimizi sağlıklı okuyabilen, sağlıklı duyabilen, aklı başında laf edebilen herkes bu gerçeği görmelidir.
Prof. Numan Kurtulmuş, salonda bulunan Devlet Bakanı Selma Kavaf ve Sanayi Bakanı Nihat Ergün ile milletvekillerine karşı hitap ederken, “Sayın bakanlarım, sayın milletvekillerim” diye başladı. Bu çok önemli bir nezaketti ve aklı başında samimi bir muhalefet liderine yakışan ifadelerdi.
Konuşmasının içeriğinde ise iktidara çok önemli tavsiyelerde bulundu. Diğer çirkin ve seviyesiz muhalefet yapan MHP ve CHP’nin çemkirmeleri yüzünden, iktidarın bir türlü anlatamadığını, Numan Kurtulmuş, iktidarı uyararak neler söylemeleri gerektiğini izah etti. Bu yüzden derim ki, muhalefetin görevi; MHP ve CHP gibi yıkmak değil, yapıcı ve ikazcı olmaktır. SP genel başkanı da bunu yaptı.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’de CHP ve MHP’nin demokratik açılıma bir çözüm üretemedikleri için sürekli köstek olduklarını, köstek olurken de iktidarın aklından ve hayalinden geçirmediği ve hiçbir şekilde gündeme getirmediği garip ve anlaşılmaz birtakım senaryoları, olacakmış gibi anlatıp, ülkeye zarar verdiklerini ifade ederek şunları söyledi:
“Türkiye’nin bütünlüğü ve milletin bölünmezliği devletin esasıdır. Ülkemizin resmi dili Türkçe’dir, neden bir kısım insanlar sanki aksi bir şey varmış gibi kargaşaya sebep olurlar anlamıyoruz. Ama insanlarımız kendi ana dilleriyle de konuşabilmeli, yazabilmelidir. Ana dilini inkâr, insanın kendisini inkârdır. Osmanlı Devleti çok dinli ve çok ırklı bir yönetimi, tam 700 yıl sürdürmüştür. Biz 70 yıldır sürdüremiyoruz. Oysa Osmanlı’nın devamı bir toplumuz ve bu işi başaracağız.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.