“En güzel isimler (Esmâ’ül Hüsnâ) Allah’ındır. O halde O’na o güzel isimlerle dua edin.” (Araf, 180)
Bu haftaki kitabımız “Esmâ’ül Hüsnâ Hazinesi” adını taşıyor. “DM Kitap” yayınlarından çıkan eserin yazarı ise İsmail Kılınç. Araştırmacı yazar İsmail Kılınç, böylesine hassas bir eseri hazırlarken, “kırk ölçüp bir biçmiş.” Kitabı elinize aldığınızda ilk fark edilen bu yönü oluyor.
Yazar kitabına dua ile başlamış. Samimi bir dua ile başlayan her işin sonu hayırla biter. Besmele ile başlanan her hizmet yerini bulur. Çünkü besmele ve dua, mesailerimizdeki en önemli koruyucu zırhtır. Biz de önce zırhımızı kuşanalım ve söze öyle devam edelim.
“Ey güzel Allah’ım, ey güzeller güzeli Allah’ım. Edilmiş ve edilecek bütün hamdü senalar kadar, her an sana hamdü senalar olsun. Habibine ve güzel ashabına da bir o kadar salât ve selam olsun. En önemli ilim, “İlm-i Azam” seni bilme ilmidir. Seni en güzel bilme de güzel isimlerinin anlamını tek tek bilmekle olur. Sen bizim Esmâü’l Hüsnâ ilmimizi artır.
Sen bizleri, seni bilmemiz ve sevmemiz için yarattın. Her biri sınırsız bir hazine olan güzel isimlerini öğrenmeyi bizlere lütfeyle. Güzel isimlerinin kâinattaki muhteşem tecellilerini bizlere açık bir şekilde göster. Sen bizlere: ‘Duanız olmasa ne öneminiz var’ (Furkan, 77) diyorsun. Önemimizin duamız kadar olduğunu, duamız varsa önemimizin olduğunu vurguluyorsun. Sen bizim dualarımızı artır. Âmin.”
Evet, dualarımızın kabulü niyetiyle şunları da ilave edelim. Esmâü’l Hüsnâ’nın açıklaması hususunda günümüze kadar yüzlerce kitaplar yazıldı. Daha da ne kadar yazılsa yine azdır. Çünkü her Müslüman’ın en az bir tanesini okuması ve Rabbinin isimlerini kısmen de olsa bilmesi elzemdir. Hatta “iyilik” üzere yaşamak isteyen herkes hepsini bilmelidir.
Bu arada eseri hazırlayan İsmail Kılınç, kitap piyasaya çıkmadan önce belli isimlere eserini okutmuş ve ondan sonra baskıya vermiş. Bu güzel isimlerden birkaçının sözlerini buraya almak istiyorum.
Hayrettin Karaman hocamız eser hakkında şunları söylüyor: “Esmâ’ül Hüsnâ Hazinesi” kitabı, Rabbini seven, sevgisini kemale götürmek isteyen, bunun için Allah’ın sevdiği ve gönül ehline sevdirdiği Habibi’ni örnek almaya çalışan bir kulun, Rabbine yönelmesi, dilinin elverdiği ölçüde O’nun güzel isimlerini anlamaya ve anlatmaya çalışması, her bir ismin ilham ettiği duygu ve düşüncelerle Mevla’sına dua etmesi.
Yaratılışımızın hikmeti, kulluğumuzu gerçekleştirmektir. Bu da Allah’ı, O’nun rızasını ve gadabını, bizim için uygun görüp razı olduğu İslam’ı bilmekle olur. Bu ve benzeri çalışmalar, bilgi veya duygu hazinemize bir şeyler katarsa amacına ulaşır.”
Mehmet Paksu hoca da şunları kaydediyor: “Her şeyden önce insanın öğrenmesi gereken bir ilim varsa, o da “Esmâ” ilmidir. Allah’ı isimleriyle öğrenmek, Allah’ı isimleriyle tanımak ve kâinata Allah’ın isimleriyle bakmak gerekir. Bu ilim, hem ilk öğrenilecek ilimdir hem de en son öğrenilecek ilimdir.
Allah’ın isimlerini öğrenmek niyetiyle yola çıkan insan, her adımda bu eğitimi alır, hayatı böyle şekillenir, böyle aydınlanır. Kur’an-ı Kerim, baştan sona bütün âleme Allah’ın isimleriyle bakmayı öğretirken, bu konuda ilk örnek olarak Adem (a.s.)’ı örnek verir.
Ta’lim-i esma olarak bilinen bu ilim, Hz. Adem’i cinlerin ve meleklerin üstüne çıkarmıştır. Çünkü insana bahşedilen “Ahsen-i takvim” sırrı, kâinatı bir Kur’an gibi okuma yolunu açmıştır.”
Harun Tokak ise son olarak şöyle diyor: “Allah’ın güzel isimlerini anlatan bu kitapta sade ve akıcı bir dil kullanılmış. Din, dil, ırk farklı da olsa her kültürden insanlar aynı Allah’a inanmakta, dua etmekte ve sevmektedir. Bu eserin başka dillerde de yayınlanmasının iyi bir hizmet olacağını düşünüyorum.”
Evet, kitap hakkındaki düşünceler böyle. Belki daha söylenecek çok söz vardır ama söz konusu Allah’ın isimleri olunca “fazla söze ne hacet var” deyip, o güzel isimlere sığınmak en doğrusu.
Eser hakkında bilgi için DM Kitap Yayınları 0212 635 99 99