İsrail ideolojik savaşına Müslüman ortak arıyor!
İsrail, siyasi ve cihadi İslami hareketleri terör kategorisine ve kapsamına koyarak bunlara karşı uluslar arası bir ortak cephe kurmak istiyor. Bu bağlamda, onlara karşı hem uluslar arası yaptırım istiyor hem de 'Ilımlı' Arap ülkelerinin desteğini almak istiyor. Sözümona ılımlı Arap ülkelerinin İslami hareketlere kendi penceresinden ve zaviyesinden bakmasını arzu ediyor. Gazze savaşındaki gibi. Bir zamanlar başbakanlardan birisinin Moskova'dan: "Kafkaslar'a Rusya ile aynı pencereden bakıyoruz' mealinde sözler sarf etmesi gibi. İsrail, İslami hareketlerle savaşta Arap ülkelerinin kendisi ve Batı ile aynı hendekte yer almasını istiyor. İsrail'e göre, özellikle ABD'nin Irak'ta bataklığa saplanmasından sonra Arap devletlerinin de bu ideolojik savaşa ortak olmaları ve katkı sunmaları hayati ve kritik hale gelmiştir. İsrail toprakları üzerinde İslami hareketlere yönelik olarak yaptığı bu ideolojik ve onun ötesinde gerçek savaşı küreselleştirmek istiyor. İsrail'in tasavvuruna göre, bu küresel savaşın en büyük rüknünü ve çapını da Arap ve İslam dünyası oluşturuyor. Zira bu tür hareketlerin üreme alanı genel olarak Arap ve İslam dünyası.. Bu bağlamda, İsrail bir plan hazırlıyor ve bu plan doğrultusunda BM üyesi ülkelerde İslami hareketlerin seçimlere katılımlarının yasaklanmasını teklif ediyor. Gerekçe olarak da, bu hareketleri terörist ve ırkçı olarak göstermesi. Bu bağlamda, İsrail, Araplara açılma stratejisini bu ülkelerin İslami hareketlerle ilişkisine bağlayacak. Arap ülkeleriyle normalleşmenin seyrini bu ülkelerin İslami hareketlere yönelik davranışı belirleyecek. Bu noktada, eski Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, görevinde iken birçok Arap ülke lideri ve yetkilisiyle İslami hareketlerin siyasi faaliyetlerinin meşruiyet kapsamının dışına çıkarılması planını görüştüğünü ifade ediyor. Hamas'ın hükümet olmasının böyle bir seçim sürecinin ürünü olduğunu hatırlatıyor. İsrail'in bu planının BM'de kabulü halinde işgalcilere karşı mücadele eden İslami ve milli hareketlerin en azından uluslar arası düzeyde meşruiyeti kalmayacak.
Halbuki kendisi de olmak üzere İsrailli partiler ve liderleri ve devletin yapısı hem ırkçı ve hem de temelinde terör eylemleri ve hareketleri var. Sözgelimi, son seçim kampanyasında Livni 'Katiller mangası' olarak ün yapan isimlerle ittifaka girmiştir. Bunlardan birisi askerlerden ve subaylardan Aksa İntifadası çerçevesinde günde en az 70 Filistinli cesedi isteyen eski savunma bakanlarından Shaul Mofaz iken bir diğeri de yine benzeri bir isim olan Avi Dichter idi. Bizzat Tzipi Livni'nin de Avrupa'da Mossad ajanlığı yaparken siyasi suikastlar işlediği sanılıyor. Babası Eitan Livni ise Menahem Begin'in ölüm mangalarında görev alan eski bir tedhiş örgütü mensubudur. ATZL adlı tedhiş örgütünde arındırmacılığıyla ün yapan Menahem Begin'in adı Şam Şeytanı lakabına benzer Yeruham Şeytanıdır. Arkadaşlarının kendisine takmış olduğu lakap budur. Livni gibi İsrailli yetkililer İslami hareketlere karşı İsrail ve Batı ile işbirliğine gitmeyen ve aynı cepheye dahil olmayan devletlere 'Haydut devletler' tanısı koyuyor. Bu çevrelere göre, İslami hareketlerin kendi aralarındaki farklılıkları ne olursa olsun tek bir müşterekte birleşiyorlar: İslam'ı yeniden tarih sahnesindeki mualla mevkiine oturtmak. İslam'ın tarih seyri içindeki eski yerini yeniden kazanması. İsrailli liderler, terörle savaşta gevşeyen ABD'nin boşluğunu İslam ülkelerinin doldurmasını istiyor ve bekliyorlar. Eski Genelkurmay başkanlarından Moşe Ya'alon daha da ileri giderek siyasi ve cihadi İslami hareketlere karşı nihai zafer kazanmak için Arapları İsrail'e ortak olmaya davet ediyor. Ya'alon'a göre, ABD'nin Irak'taki varlığı İslami hareketlere güç vermektedir. Onlara göre İslami hareketlerin ortak vasfı terör hareketleri olmasıdır.
Bununla birlikte İsrail'de de ezber bozan yaklaşımlar var. Bunlardan birisi eski Meclis Başkanı Avraham Burg'un yaklaşımıdır ki kimi Yahudiler onun İsrail'i terk etmesini istiyorlar. Zira zaman zaman İsrail'in Hitlervari politikalar izlediğini ve Filistinlileri sindirmek ve yıldırmak için terör yöntemlerine başvurduğunu söylemektedir. Revizyonist tarihçiler ve Ilan Pape gibi isimler İsrail'in Nakba öncesinde sivil Filistinlilere karşı arındırma ve terör politikası izlediğini müdellel bir biçimde ortaya koymaktadır. Ha'aretz gazetesinden Giedon Levy de benzeri söylemleri paylaşmaktadır. Tzipi Livni İslami hareketleri ırkçılıkla damgalarken Avraham Burg bütün İsrail partilerinin baştan sona ırkçı olduklarını teslim etmektedir. İşin ilginç yanı, Saleh Alanaami'nin 'Israel: the globalization of the war against Islam and the assistance of the Arabs!!' başlıklı yazısında dile getirdiği gibi, İsrail'in Arap liderlerini emre amade ve işbirliğine yatkın hazır kıta olarak görmesi ve değerlendirmesi cüretkarlığıdır. Galiba asıl kabahat bu intibaı alanlarda değil verenlerde...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.