Kitap, fuar ve biz
Önce kitaba ilişkin istatistiklere kabaca bir bakalım...
• Nüfusu 7 milyon civarında olan Azerbaycan'da kitaplar ortalama 100.000 tirajla basılırken, 75 milyonluk Türkiye'de 1000–2000, hadi bilemediniz 5 bin olarak basılır.
• Gelişmiş ülkelerde kişi başına kitaba harcanan para yıllık ortalama 100 ABD doları iken, Türkiye'de 10 ABD dolarının altındadır.
• Amerika’da 72 bin, Almanya’da 65 bin, İngiltere’de 48 bin, Fransa’da 39 bin, Brezilya’da 13 bin, Türkiye’de ise sadece 6 bin 31 çeşit kitap basılıyor.
• Japonya'da yılda toplam olarak 4 milyar 200 milyon adet kitap basılıyor, Türkiye'de ise yalnızca 23 milyon.
• Japonya'da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Fransa'da 7... Türkiye'de ise yılda 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyor.
• Türkiye'de her 100 kişiden sadece 4 kişi kitap okuyor.
• Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu'nda, kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sırada.
• Türkiye'de yüksek öğrenim görenlerin oranı 1965'e göre 14 kat arttı. Ama Yüksek Öğrenim mezunlarının kitap okuma oranı 1965'in de altında kaldı.
Türkiye'de Okuma ve İzleme Oranları:
- Dergi okuma oranı % 4
- Kitap okuma oranı % 4,5
- Gazete okuma oranı % 22
- Radyo dinleme oranı %25
- Televizyon izleme oranı %94
Ah televizyon, yaktın bizi! Her akşam ortalama dört saat televizyon karşısındayız. Bu saatlerin toplamı, ayda 15 iş gününe (bir iş günü sekiz saat hesabıyla) tekabul eder. Sanki hayatı yaşamıyor, sadece seyrediyoruz. Üstelik seyrettiğimiz hayatla yaşadığımız hayat arasında hiçbir bağlantı yok. Televizyon aileleri bize yabancı, kadim kültürümüze ve inancımıza uzak. O kadar uzak ki, birkaçı istisna tutulursa, seyrettiğimiz dizilerde sosyal hayatımızdan, dini hayatımızdan, çözümsüz sorunlarımızdan iz dahi yok.
Döndüre döndüre bir birine benzer hikâyeler anlatıp, yersiz merakımızı paraya dönüştürüyorlar.
Düpedüz zamanımızı kemiriyorlar!
Oysa ortalama ömrün 60 yıl civarında olduğu Türkiye’de hiç kimsenin boşa harcayacak vakti olmaması lâzım gelir...
Bir de dindarsanız, her anınızın sorgulanacağını düşünerek yaşamak zorundasınız.
Oysa bizim “vakit öldürme” konusunda üzerimize yok. Günde beş, altı saat uyku yeterken, sekiz, on saat uyumak bizde; televizyon karşısında pinekleyerek, ya da kahvehanede duman soluyarak uyuklamak bizde; alışveriş ihtiyacı içinde olmadığımız halde mağaza mağaza dolaşmak bizde...
Kısacası, “vakit öldürme”nin her türlüsü bizde...
Vakti öldürürken, bir anlamda kendimizi de öldürdüğümüzü idrak edecek ferasete umarım bir gün ulaşırız...
Ancak o gün geldiğinde fark edeceğiz ki, günde yalnızca altı saat uyumak bile, altmış yıllık ömrün 15 yılını bilinçsiz (yani uykuda) geçirmek demektir...
En az on yılımızı da çocukluk çağı olarak, hayatın ne olduğunu anlamadan geçiririz. Temizlik, giyim, kişisel bakım, ev işi gibi işler arasında beş yıl geçer...
Beş yıl da yeme-içme ve ihtiyaç giderme için harcanır...
Günde iki saatten altmış yılda beş yılımızı trafik keşmekeşine bırakırız...
Bir o kadar da haberleşme araçlarında (telefon, faks, internet, mail, v.s) tükenir.
Günde 8 saatten, 60 senelik hayatta 12 yılı çalışarak geçiririz.
Yani sevgili dostlarım; 60 senelik ortalama ömrün 10 yılı çocuklukta, 15 yılı uykuda, 5 yılı giyim-kuşam ve bakımda, 5 yılı yemekte, 5 yılı trafikte, 5 yılı haberleşmede, 12 yılı da geçinmek için yapılan işlerde geçiyor...
Bunların toplamı ise tamı tamına 57 yıl tutuyor. Geriye ise, yaşamak için bize kala kala sadece üç sene kalıyor.
Unutmayın: Okumak, düşünmek, yaşamak, gelişmek, araştırmak, fikir yürütmek için sadece üç yılınız var...
Bunu da ister kavgada tüketirsiniz, ister kahvehanede, ister televizyon karşısında...
Ya da okuyarak, düşünerek, kendinizi geliştirmek için bir şeyler yaparak değerlendirirsiniz.
Karar sizin.
•
NOT: Sevgili dostlar, bugün Sultanahmet Camiindeki Kitap Fuarında, Nesil Yayınları/ Moral FM standında, saat 14.00-17.00 ve saat 21.00-23.00 arası okurlarımla sohbet edip isteyene kitaplarımı imzalayacağım. Hepiniz davetlimsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.