Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

350 yılın sonu

350 yılın sonu

Kazakistan’da bazıları İslâm yurdunun 350 yıldır bir geri çekilme, daralma yaşadığını ifade ediyorlardı. Bu 350 yıl aslında İslâm’ın bahadır kavmi olan Türklerin de gerilemesinin tarihidir. Moğollar ve ardından Cengiz’in eğitimli ve Müslüman bir silüeti olan Timurlenk İslâm semasından bir rüzgar gibi, bir fecr-i kazip gibi doğup geçmişti. Esasında 350 yıllık gerileme İslâm’ın bahadır milletinin gerilemesiydi. Moğollar sadece tarihin seyrini değiştiren bir set oldular sonra da yıkılıp gittiler. Lakin Timurlenk’in Altınordu devletini yıkması geride kalıcı hasarlar bıraktı ve Asya ve Orta Asya’daki Türk yurtları, istila ardından gelen 350 yıllık dönemde tam bir Endülüs olmasalar da yarım Endülüs haline geldiler. Moğolların Müslümanların içlerine karışması, katışması ve erimesiyle İslâm ve Türkler yeniden yükselişe geçtiler. Lakin bu yükselişi, dış etken olarak Timurlenk iç etken olarak da tefrika durdurdu. Moğol İmparatorluğu 13. yüzyılla sınırlı kaldı ve ardından İslâmiyet’e karıştı. Lakin ardından gelen iki yüzyıl Tatar esaretinden uyanan Rusların yükselişe geçtikleri dönem Bozkırların eski sahiplerinin de inişe geçtikleri bir dönem olmuştur. İşte Kazakların bahsettikleri 350 yıllık dönem bu dönemdir. 16. ve 19. yüzyılları kapsamaktadır. Ruslarınkısi kalıcı bir Moğol istilası ve etkisi idi. Bunun temel nedenlerinden birisi Rusların yerleşik olmaları bir diğeri de dine dayanmalarıdır. Bundan dolayı Moğollar gibi yükselişleri ve düşüşleri veya parlamalarıyla sönmeleri ani olmamıştır. Bu yönüyle ancak Osmanlı ile mukayese edilebilirler. Moğollar fetret bulutları gibi toplanmış ve dağılmışlardı. Lakin Rus işgali uzun soluklu olmuş ve 1492 sonrasında İspanya’ya benzemiştir. Ve zaten Rusların Kazan için öngördükleri ikinci bir Endülüs modelidir. Rusların esnemeden sistematik olarak yükselişlerinin bir nedeni de dini ve dünyevi otoriteyi birleştirmiş olmalarıdır. Bu birlikteliği çarlar ve Ortodoks kilisesi ricali yani ruhban sınıfı olan Clergy temsil ediyordu.
¥
Bu 350 yıllık gerileme veya içe çekilme ve daralma şeridi aslında yabana atılabilecek bir tez değil. Türk boylarıyla birlikte Müslümanlaşan Moğolların torunları iki yüzyıllık yükselme dönemlerinden sonra Orta Asya’da dağınıklıkları nedeniyle kademe kademe Rus kıskacı ve boyunduruğu altına girmişlerdir. Bundan dolayı Rusların bu ilerlemesiyle birlikte neredeyse üç Endülüs yaşanmıştır. Sırasıyla Kazan, Astrahan ve Kırım düşmüştür. Bu süreci ise gerçek anlamda bir Cengiz Han olan Stalin ikmal etmiştir. Lakin Lenin-Stalin’in kurmuş olduğu yeni Cengiz veya Kızıl İmparatorluk da zamana ancak tek yüzyıl dayanabilmiştir. Bu zulmün abad olmayacağının göstergesidir. Ve 1989 yılında Gorbaçov’un Afganistan’dan çekilmesi ve Berlin Duvarının yıkılmasıyla birlikte 350 yıllık sürecin sonuna gelinmiştir. 1989 yılı 350 yıllık daralmanın ve esaretin sonunu temsil etmektedir. Tarihte çok derin bir kırılmayı temsil etmektedir. Rusların klasik iki düşmanları vardır Türkler ve Cermenler. Zira bu üç milletin hayat alanı ortak olduğundan bu alan aralarında rekabet alanına dönüşmüştür. Dolayısıyla Afganistan bozgunu ve Berlin Duvarının yıkılması Rusların Asya ve Avrupa’ya ve Asya ve Avrupa’nın fatihleri olan Türklere ve Cermenlere vurdukları paranga ve kelepçenin kırılmasıdır. Bu kelepçenin kırılmasıyla birlikte esaret altındaki Türk illeri yeniden bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır. Dolayısıyla, 1989, Rus seddinin yıkılmasına neden olmuş ve bu set içindeki kavimleri özgürlüğe taşımıştır.
¥
Lakin Rus yükselişi bu 350 yıllık daralma döneminin sadece bir boyutudur. Diğer boyutlarda yine karşı aktör olarak Türkler vardır. Orta Asya’da Altınordu ve devamında Kazan Hanlığı varken; Hindistan da yine bir Türk imparatorluğu olan Babür Hanlığı tarafından yönetilmektedir. Ortadoğu ve Avrupa’da ise Osmanlı devleti vardır. Bu devletlerin gerilemesi takdim tehirlerle birlikte aynı döneme rastlamış ve son 350 yıla damgasını vurmuştur. Yıkılış sıralamasında bunların sonuncusu Osmanlı olmuş ve Moskova knezliklerinin varisi olan Romanovlar Hanedanlığı ile birlikte kaderin bir cilvesi olarak aynı yıl yıkılmıştır (1917-1918). Osmanlı sonrasında ve Çarlık sonrasında ise iki ülkede de benzeri rejimler kurulmuştur. Bu benzerlik daha ziyade dinle ilişkilerde kendisini dışa vurmuştur. Hindistan’da Babür Hanlığı İngilizler tarafından feci bir şekilde yıkılmıştır ve bu yıkım ile Romanovlar Hanedanlığının Bolşevikler tarafından yıkılması birbirine çok benzer. Çok kanlı olmuştur. Osmanlı Hanedanlığı üyeleri ise sadece sürülmüşlerdir. Orta Asya’daki güçlü İslâm devletleri önce Moğollar ardından Ruslar tarafından tek tek yıkılırken Osmanlılar da Batı’da özellikle de Fransız Devriminin akabinde Fransızlar ve İngilizler gibi Batılı güçlerce, kuzeyde de Ruslar tarafından sıkıştırıldı ve kıskaca alındı. Bir dönem terekesine paylaşamayan güçler tarafından Osmanlı yurdu no man’s land/tarafsız bölge ilan edildi veya Rus yayılmacılığına karşı müttefik görüldü ve sonunda mukadder akıbetini paylaştı. 1989’dan sonra ise Afganistan üzerinden dünya yeniden şekilleniyor. Bunun ilk işareti Cengiz Han’ın zaman aşımlı varisi Komünist İmparatorluğun çöküşüydü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi