Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Hoşgeldin barış!

Hoşgeldin barış!

Barış daha iyidir.. Suriye ile imzalanan anlaşma doğru yönde, ileri doğru atılan bir adım.
Birileri adalet, barış ve özgürlük açılımına kapılarını kapasa da, bu rüzgar bölge devletlerinde vicdan sahibi insanların heyecanlanmasına yol açtı..
İyi bir başlangıç, ama tek şartla.. Bu burada kalmamalı ve arkası gelmeli..
Suriye ile karşılıklı olarak vizeler kaldırıldı. Türkiye artık Suriye ile stratejik ortak. Muhteşem bir karar..
Ergenekoncular ve onların içerideki yerli uzantıları, Kemalizmi bahane ederek, QWX konusunu, alkol referandumunu tartışadursunlar, Türkiye’de iyi şeyler de oluyor..
Onların ellerinden gelse, Rumları Yunanistan’a, Ermenileri Rusya’ya kovacaklar. Kovsunlar ki, yanı başlarında, yurtlarını işgal ettikleri bir düşmanları olsun.. Doğu Roma’nın imparatorluk mirasına sahip olan bizler, asırlardır, Hz. Ömer’in emannamesi ile korumamız altındaki Ortodoksluğu Katoliklerin ve Protestanların himmet ve himayesine, istismarına, kucağına ittirenler, aslında Hz. Ömer’in mirasına karşı açık bir ihanet içindeler..
Rumlar, üçte ikisi Müslüman olmuş bir halktır oysa.. Rumlar Yunan da değiller. Yunan dediğin ne ki, Moro’ya sıkışmış Greklerden oluşuyor. Helenler de Yunan değil, Makedonlar da. Trekler de. Bir Yunan ulusu icad etsinler diye, mübadele ile Yunanistan’a hediye edilen bir halktır Rumlar.. Ya hu sahi Arzırum neresi? Kayzeri neresi, Adanüs kimdir? Rumeli türküleri neyi anlatır? Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin Rumiliği nereden gelir?. Rumi takvim ne demektir?. Eşrefoğlu Rumi kimdir?
Bırakın Rum yönetimini, Rum halkına da vizeyi kaldırın, ne olur biliyor musunuz, Rum yönetiminin kucağına itilerek şovenleştirilen bir halkın üzerinden bu baskılar, istismar konusu ellerinden alınınca kendiliğinden çözülür..
Ermenistan’da 3-3,5 milyon civarında bir insan topluluğu yaşıyor.. Ermeni kiliselerinin birliğini sağlayan ve bunun sonucu Ermeni Patrikliğinin kurulmasına kapı aralayan kim biliyor musunuz? Fatih Sultan Mehmet. Ve yine biliyor musunuz, bugünkü Ermenistan neresi? Eski Revan Hanlığı değil mi orası?.
Rumlarla ilgili söylediklerim Ermeniler için de geçerli..
Bugün varolan tehditler, tahrikler, hepsi, daracık bir toprağa sıkıştırılmış, Rusya ve birtakım faşist Ermenilerin propaganda ve meydan okumalarına mahkum edilmiş bir halkın hikayesidir yaşananlar.. Unutmamak gerekir ki, Ermenilerin, Rumların da derin devleti var ve onlar da bizdekilerle aynı duyguları ve yöntemleri paylaşıyorlar..
Baskıyı kaldırın, göreceksiniz ki, “Kavm-i sadık” kendi gerçeği ile yüzleşecek.
Biz durup dururken kendi kardeşlerimiz olan Kürtleri bile düşman etmedik mi?
Osmanlı Milletler Topluluğu ve sınır komşularımızın tümü ile vizeleri kaldırmamız gerek aslında..
Gürcistan’a, Bosna’ya, Arnavutluk’a nasıl vize koyarsınız? Irak’a, Suriye’ye, İran’a vize koymak ne demek?
İran, Türkiye’den sonra en çok Türki’nin yaşadığı bir ülke.. Türkiye’deki Arnavutların sayısı Arnavutluk’taki Arnavut’tan, Gürcü’nün sayısı Gürcistan’daki Gürcü’den, Çerkezlerin sayısı Abhazya’dakilerden, Boşnakların sayısı Bosnalılardan fazla.. Kırım Tatarları ile kim ördü aramıza bu duvarları?.
Mısır yönetimini onaylıyor musunuz? Ya da Tunus yönetimini! Kötü yönetimler yüzünden o ülkenin halkları ile neden küs olalım ki? Onlara rağmen barışı ve işbirliğini gerçekleştirmek için duvarları yıkmalı, mayınları sökmeli, kapıları açmalıyız..
Daha benim kendi vatandaşımın yurt dışına çıkarken ve geri dönüşündeki kuyruk çilesi bitmedi ki!
Bu düzen herkese zulmediyor sanki..
Kan, kin, gözyaşı ve yoksulluk üzerine siyaset yapanlar, bizi bize düşman yaptılar.. Komşuyu komşuya düşman ettiler. Bizi bize düşman edenler, tüm komşuları da düşman ilan ettiler.
Yıllarca sağ-sol, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, ilerici-gerici, laik-İslamcı diye aynı ülkenin çocuklarını birbirine kırdırmadılar mı? Onların kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmediler mi?
Bu “kanlı oyun” bitmeli artık.. Yıllarca aynı silahları farklı tetikçilerin ellerine tutuşturup, karşıt kampların kahvehanelerini kurşun yağmuruna tuttular..
Bu oyuna gelmemeyi öğrenelim artık.
WQX olursa ne olur mesela? Ya da FOX TV’yi nasıl yazıyorsunuz? Q klavyeleri ne yapacaksınız? Toplatın bari! Doktorlar zeka testi yaptıklarında notlarını nasıl yazıyorlar? IQ olarak değil mi? Rejim elden gidermiş.. WC yazarken, internete girerken WWW diye yazmıyor musunuz? WOW otel ne oluyor? LC Waikiki’yi nasıl yazıyorsunuz? Bu artık bir Türk markası. World Card’ı nasıl yazıyorsunuz?. Komik oluyorsunuz komik!
İSO 9000-7000 kalite belgesi alırken kalitenizi hangi harfle belgeliyorsunuz? “Quality”nin “Q”su ile değil mi? Fizikte X-Y koordinatlarını nasıl belirliyorsunuz? İki bilinmeyenli denklemdeki bilinmeyen yerine ne yazıyorsunuz?. Ekspres yazarsak Türkiye kurtulur mu? Express kartı ne yapacağız şimdi?.
Sahi Latinceyi niye kabul ettiniz o zaman işin başında? Bir ihmal, unutkanlık, eksiklik, yanlışlıkla, bu üç harf alınmamış.
İlk Latince kabul edildiğinde alfabede kar (kışın yağan o beyaz şey değil, ticari artık değer), “khar”, bekar “bekhar”, riyakar “riyakhar “diye yazılıyordu biliyor musunuz? Rüzgarı “ruzghar”, Agah’ı “Aghah” diye yazdırıyorlardı. Hükümet “Hükhümet” idi. Terakki’yi “TerakHkhi” diye yazıyorlardı. Şaki, “ŞaKHi” idi.. Bir de arada böyle büyük harfler vardı. Meraklısı Celal Nuri’nin 1928’de Semih Lutfi tarafından Suhulet Kütüphanesi tarafından yayınlanan “Hiç Bilmeyenlere Türkçe Alfabe ve Hece” kitabına bakabilir..
Hani bari hacı, hoca, bey, efendi demeyi de yasaklayın. Öyle ya, o da devrim yasalarına aykırı.. Hacı hoca demek devrim yasalarına aykırı olsa da, yine bir başka devrim yasasına göre “Hilafet mana ve mefhum olarak Cumhuriyetin mana ve mefhumunda mündemiçtir.” Aynı şekilde “TBMM’nin şahsı manevisinde mündemiçtir” iyi mi?
Neyse, hükümeti bu açılımından dolayı kutluyorum.. Suriye yönetimini kutluyorum.. Beşar Esad’ın, “iki kardeş halk, birbirine karşı yıllarca, bölge dışı yabancı güçlerin tahriki ile birbirine karşı tehdit haline getirildi ve birbirimizden gelecek tehditlere karşı yabancı müttefiklerin desteğini aradık. Bu yanlıştı. Artık bu yanlışı daha fazla sürdürmememiz ve kucaklaşmamız gerek” diyordu. Bu iyi bir başlangıç..
Ben zaten Şam’dan hiç vazgeçmedim ki, İstanbul’dan vazgeçen Arabın aklına şaşarım.
“Bizim Sovyet” istemese de, hoşgeldin barış!
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi