D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Doğan görünümlü şahinler/ Liberal görünümlü kemalistler

Doğan görünümlü şahinler/ Liberal görünümlü kemalistler

Tabiî Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan ve Liberal Düşünce Topluluğu konumuz değil. Türkiye’nin kendilerini liberal tanıtan bazı profesyonelleri, mevcut iktidarı desteklemiş olmalarının diyetini her fırsatta hatırlatıyorlar. Parti kapatma ve AB ile korkutmak; iyi saatte olsunları hatırlatmak dahil her yola başvurmaktan çekinmiyorlar. Bazan ölçüler tamamen kayıyor (veya gerçek eksenine dönüyor) ve dindarları tahkir, tezyif ve tehdit hususunda umulmadık noktalara ulaşıyorlar.
Bir taraftan Ordu valisinin görevden alınması, diğer taraftan, Ankara’da bir zamanların nezih semti Bahçelievler’de içkili yerlerle ilgili halkoylaması gibi konular gündeme gelmiş ve her iki halde de meşhur liberallerin seslerini yükselttikleri görülmüştür.
Fikrini söylemek herkesin hakkı. Bir gazetenin köşesini doldurması gerekiyorsa, bir yazardan daha ötesi de beklenebilir. Böyle anlarda, asıl zihniyet ortaya çıkmaktadır ki, bizi ilgilendiren budur. İsim vermekten yana değiliz. Çünkü isim değil, doğrudan zihniyet bizi ilgilendirmektedir.
Konu erkek tuvaletlerinde bulunan pisuvarlardır... Karadeniz’de bir vilayetin müftülüğü, camilerin tuvaletlerini elden geçirmeye karar vermiş ve bu kararını valiye de onaylatmıştır. Düzenleme sırasında cami tuvaletlerinde pisuvarlar sökülmüş. Rivayete göre, bir CHP’li çok fena sıkışınca böyle tuvaletlerden birini kullanmak zorunda kalmış ve bu laiklik cihazının yokluğunu anında fark etmiştir! İşte ossaat laik yaşam biçiminin fena halde saldırıya maruz kaldığını keşfetmiş ve bu hissini birileriyle paylaşmıştır!
Bize ulaşan bilgiler, valiyi görevden aldırmak için meşru gerekçe bulamayan meşhur bir eski CHP’li bakanın işi tezgâhladığı yönündedir! Bu bakancağız, aynı pisuvara şey ettiği arkadaşlarını harekete geçirmiş ve büyük abdestten değilse de küçük abdestten bir problem ortaya çıkarmıştır. Meşhur bir “liberal” yazar meseleyi derakap iktidarın son mahallî seçimlerde kıyılarda başarısız olmasını “yasaklar”ın gittikçe artmasına ve “yönetim” ile “inanç”ın birbirine artan bir şekilde karışmasına bağlayıvermiştir! Bu, özellikle de gelişmiş kentleri ürkütmektedir!
Konu “pisuvar” olunca bu metinden valinin neredeyse ev tuvaletlerine dahi müdahale ettiği gibi bir sonuca varılıyor. Yazının en karakteristik bölümü burası değil. Asıl dengin ağırı geride!
Okuyucunun yazardan örnek beklemek hakkı. Fakat, “liberal” yazarın örneğe ihtiyacı yok! İşi büyütüyor: “Ben sigara içmem, sen de içme... Ben rock müziği dinlemem... Ben şort, mini giymem... Ben içki içmiyorum... Ben pisuvar kullanmam...” Bu yasakçı yaklaşımın ilk tepkisi kıyılardan gelir, daha sonra “demokrat müslümanları” da kapsayan bir şekilde genişlermiş...
Demek ki, “antidemokratik müslümanlar” da var, bütün mesele onların inanca dayalı yönetim anlayışlarında! “Başörtüsü yasağından şikâyet edenin, eline yetki geçtikçe ‘kendi gibi olmayanı’ her alanda yasaklaması vicdana ve hukuka ne kadar uygundur?” buyuruyor yazar ve örnek olarak bula bula Florya plajının yöneticilere açılmasını buluyor!
Yazı doğrudan Başbakan’a yazılmış bir mektup. “Hani ya, biz sizi destekledik, eğer böyle yaparsanız, bizim bakanımızı memleketinde güçsüz düşürürseniz, sizi öcüler yer, cesediniz ortada kalır!”
Başbakana yazılan mektubun dağıtım kısmında bütün ecinni taifesi vardır: “Bunlar inanca bağlı yasakçılık yapıyorlar. Yasakçılık dediğin kemalizme bağlı olursa makbul olur, başörtüsü gibi! Ey başsavcı, onursalan savcı, başbuğ, baş olmayan buğ!”
Meselenin esası, halkın “doğan görünümlü şahin” buluşunda gizli. Ülkenin gerçek liberalleri, bu diyetçi yazarlar olamaz. Bunlar “kemalizm” veya “diktacı sol” gelenekten. Kritik anlarda üstteki tabaka sıyrılmakta, asıl renk, diktacı tutumlar açığa çıkmaktadır. Bunlar olsa olsa “liberal görünümlü kemalist” veya “liberal görünümlü diktacı solcu”dur! Bu yüzden, bu nevi liberaller, mideden ve belden aşağı konularla uğraşmayı iş edinmişlerdir. Apteshane, meyhane ve “sulugöz kemalist”in belirttiği gibi kerhane! “Gökçek meyhanelerden sonra kerhane meselesini gündeme getirecek”tir.
Kaşla göz arasında bir semtin alkolizmin kucağına atılıp atılmaması meselesi temel hakların oylanmasına dönüşmüştür! Alkol kullanmak dünyanın neresinde temel hak? Kemalist Türkiye hariç!
Temel hak konusunu böylesine çarpıtan bir güruhtan hukuk devletinin tesisi yönünde ne beklenir ki?
Ben pisuvara şey ediyorum, sen de etmek zorundasın! Ben alkolcüyüm, sen de iç! Ben rock dinliyorum, sen nasıl türkü dinlersin! vs. vs.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi