Stalinizm ile Churchillizm kavşağında
Türkistan ve Arabistan’ın buluşmasının önünde hâlâ iki engel var. Babilleştirme ve Balkanlaştırma. 20. yüzyılda İslam dünyasını hedef alan Babilleştirme ve Balkanlaştırma siyasetinin merkezinde ise Stalinizm ile Churchillizm düzenleri vardır. Arabistan bağlamında bu çözülme ve Zülkarneyn Seddinin aşıldığı ve aşındığı süreç Fransız Devrimi ile başlamış ve Churchill ile tavan yapmış ve zakkumvari acı meyvesini vermiştir. Churchill uluslaştırma ve ulus inşası projesinde Osmanlı elbisesinden sadece Arabistan’da 23 beden çıkarmıştır. Babilleştirme ve Balkanlaştırmanın Orta Asya ayağı ise Korkunç İvan’la birlikte kuvvet bulmuş, Deli Petro ve Büyük Katerina’dan geçerek çeşitli kırılmalarla birlikte yoluna devam ederek Stalin’e ulaşmış ve ona devretmiştir. Sovyetler, enternasyonalizm kılığında ve kılıfında bir Ruslaştırma projesi idi. Belki şuuraltı boyutu böyleydi. Churchill’in Rus versiyonu Stalin idi. Evet, karizma anlamında Führer’i karşılayan lakap ve rakip unvan elbette ki Stalin’in lakabı Vozhd idi ve Führer’in Rusçasına tekabül etmektedir. Lakin İslam dünyasına bakan icraat yönüyle Stalin, Hitler’in karşılığı değil, tamamen Churchill’in karşılığıdır. Churchill, siyasi olarak İslam dünyasına yönelik Rusçasıyla Korenizatsiya (köklerin kurutulması) politikası izlemiştir. Churchill, 1857’de İngiltere’nin Babür İmparatorluğuna karşı yaptığını 1917 kavşağında Osmanlı’ya karşı yapmış ve hilafeti sona erdirmiştir. Korenizatsiya yani köklerden sökme politikası, Batı yakasında ‘eradication policy’ olarak yankılanmıştır. Arapça’ya da köklemek anlamına isti’sal olarak geçmiştir. Churchill’in Osmanlı’yı ortadan kaldırmasına ve ona tabi milletleri öksüz hale getirmesine mukabil Lenin-Stalin düzeni de Buhara ve Hive ve benzeri hanlıkları ortadan kaldırmıştır.
¥
Churchill’in Rus versiyonu Stalin, Orta Asya ve Kafkaslar’daki Müslümanlardan tam 39 millet türetmiştir. Kazan’ın yerine Ufa’yı ikame etmiş ve Tatarların bir kolu olan Başkırtları ayrı bir millet statüsüne sokmuştur. Churchill ve Stalin tarihteki Babilleştirmenin en büyük siyasi ustasıdır. Mimar ve mühendislerindendir. Kilise’nin husumetini de dikkate alan Stalin, Tatarları sadece lime lime etmekle kalmamış, aynı zamanda Kırım Yarımadasında kalan son Tatarları da Sibirya ve Kazakistan’a sürmüştür. Onun yaptığı mezalimi tarih kaydetmemiştir. Onun yaptıklarını tam manasıyla ne tarihi simetrisi Cengiz Han ne de Korkunç İvan yapmıştır. Cengiz Han, Moğollardan ziyade Tatarlara dayanarak imparatorluğunu kurmuş ve genişletmiştir. Sonra da Moğollar Müslüman Tatarlar arasında eriyip gitmiştir. Stalin’in Ruslar arasındaki misyonu da benzerdir. Stalin, benzerini Ruslar arasında yapmış ve Ruslar hesabına çalışmıştır. Moğollar ve Gürcüler nispeten kalabalık olmayan halklardandır, lakin bu halkların Stalin ve Cengiz Han gibi bazı simaları tarihi roller oynamışlardır. Buharin gibi komunist önderler Stalin’i zamanın Cengiz’i olarak adlandırmışlardır. Hazreti Ahmed’in (S.A.V.) Mevlana ve Ahmed Yesevi gibi her zamana ve mekana düşen silüetleri, izdüşümleri ve gölgeleri olduğu gibi, Cengiz ve benzerlerinin de öteki zamanlara düşen gölgeleri ve kareleri vardır. Stalin sadece Tatarları dağıtmadı, aynı zamanda Türkistan’ın Batı yakasını ve Batı Türk ilini lime lime etti. Kıpçak boylarını temsil eden Kazak ve Kırgızları ayrı bir millet olarak tanımladı. Onun ötesinde Sart olarak bilinen ve Özbek ve Tacikleri ve onların uzantıları hükmündeki diğer kavimleri birbirinden ayırdı. Türkmenlerden de ayrıca ayrı bir ulus inşa etti. Milliyetçiliğe karşı olan ve enternasyonalist olan Stalin, mesele Müslümanlara gelince onları alt kimliklere böldü. Böylece İvan ve Katerina’ların yapamadığını o yaptı.
¥
Velhasıl, Churchill Ortadoğu’yu Babil’e çevirdiği gibi, Stalin de Orta Asya’yı Babil ve Balkanlar’a çevirmiştir. Ahiska Türkleri de onun lanetli mirasının bir parçasıdır. Bunun İslam literatüründeki alternatif adlarından birisi tavaif-i mülük veya Ortaçağ’da Avrupa’daki ismiyle derebeylik idaresidir. Churchill’den sonra Ortadoğu’da yeni bir Babilleştirme sürecine imza atmak isteyen zakkumun başka bir meyvesi olan küçük Bush veya nam-ı diğer oğul Bush oldu. O, Churchill’in izinde Babilleştirmenin son versiyonunu gerçekleştirecekti. Bu bağlamda, Afganistan ve Irak’ta ulus inşa etme kavramını yeniden tedavüle soktu. Müslümanların iç hastalıklarından olan ve yarı uykudaki şuubiye ve taifiyye akımlarını uyandırdı. Peki, bu Stalinizm ve Churchillizm çekim alanları arasında Türkiye’nin yeri ve mevkii nedir? Türkiye tam kavşakta bulunuyor. Kavşak ülkedir. Hem tarihi hem de coğrafi olarak böyledir. Ve 1923 yılından itibaren oluşturulan sistemi Janus gibi her iki yöne de bakmaktadır. Bünyesinde iki sistemi birbirine mezcetmiştir. İkisinin arasında karma ve geçişli bir sistem oluşturmuştur. Kavşakta bulunan, melez ve Stalinizm ile Churchillizm karması bir yapı. Müslümanların istikbali, işte Stalinizm ve Churchillizm sistemlerini aşmakta yatıyor. Ve bunun kırılma noktası ve misyon ülkesi de her iki yöne bakan kavşaktaki ülke olmalıdır. Babilleştirme ve Balkanlaştırmanın panzehiri, kavşaktaki eski sistemin ihyasında ve kanatların yeniden merkezde buluşmasındadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.