Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Açılım

Açılım

Açılım, inkişaf, yükselim manasına gelir. İnkişaf ise gelişme, keşfolma, açığa çıkma, belirli bir hale gelme gibi anlamları ifade eder.
Üzülerek söylüyorum ki bu ülkede, bu ve benzeri her türlü konu medyanın değerlendirilmesi ile kamuoyuna iletilir. Doğrusu, yanlışı pek önem arz etmez. İdeolojik yaklaşımlarla, yanlışları doğru; doğruları ise yanlış olarak anlatırılar. Son zamanlarda ülkesini ve milletini seven bazı gazete, televizyon ve radyoların devreye girmesi ile bilgi kirlenmesinin, haber kirlenmesinin önüne geçilmesi mücadelesi verilmektedir.
Görülüyor ki açılım konusunun gerek muhalefet partilerinde ve gerekse malum bazı basın yayın kurumlarında tepkiyle karşılanması, aynı düşüncede olan insanlar tarafından yürütülmektedir. Yani dünyaya, gelişmeler, olaylara at gözlüğü ile bakma hastalığı. Bir asırdır toplumun yüzünü batıya çevirmiş olan ideolojik düşünce, şimdi aynı toplumun yüzlerinin başka adreslere de çevrilme plan ve projesini hazmedemiyor. İran’a bakmayacaksın, Suudi Arabistan’a bakmayacaksın, Suriye’ye, Libya’ya; Filistin’e, Keşmir’e v.s bakmayacaksın. Peki, nereye bakacağız? Batıya. Bir asra yakındır topluma saçma sapan düşünceleri dayatan zihniyet sahipleri, bugün aynı kafayı, aynı mantığı sürdürmeye çalışıyor.
Bir Müslüman olarak “Kürt açılımı” kelimesini sevmiyorum. Aynı babadan ve aynı anadan bugünlere gelmiş, renkleri ve dilleri Allah’ın varlığını ispatlayan ayetler olmuş insanları, ırk farklılıklarını, toplumsal barışa engel, ilerlemeye engel, gelişmelere engel olarak görmek, bir zavallılıktır, ileriyi görmemektir, dinozorlaşmak demektir.
Öyle ise ne diyelim? Bu ülkenin geniş tabanlı bir aile ocağı haline gelmesini hedefleyen bir açılım. Bir asra yakındır her türlü haksızlığa maruz kalmış olan halkımızdan özür dilemede bir açılım. İnancından, ibadetinden ötürü Sezar-Neron dönemindeki inançlı insanlara yapılan zulüm ve baskının bir başka versiyonunu tamamen ortadan kaldırmada bir açılım. Allah’ı bir, Peygamberi bir, dini bir, tarihi, kültürü, şiiri, türküsü, düğünü, eğlencesi bir olan bir milletin tekrar dünya gündemine gelmesinde bir açılım.
Bunlar hayalî olarak ele alınacak konular değildir. Acı gerçekleri ortaya koyan hakikatlerdir.
Eğer yolunuz bir gün Van’a düşer de orada Müslüman bir Kürt kardeşimizin evinde misafir olursanız... Eğer, Muş’a uğrar da sıradan bir çay ocağına girip selam vererek Müslüman bir Kürt kardeşimizle oracıkta tanışmış olursanız... Bu denilenlerin içinin ne kadar dolu olduğunu anlarsınız.
Tüm insanlığı ve kâinatı yoktan yaratan Rabbimiz; “Ey Âdemoğulları” diyerek tüm insanlığın peygamber evladı olduğunu ilan etmektedir. Bize düşen Peygamberlerinin, yani babalarının gitmiş olduğu yola ters düşen evlatları, kırmadan, üzmeden, ikna ederek doğru yola davet etmektir. Bunun dışında hakarete, aşağılamaya, dışlamaya yönelik en küçük bir söz ve tavır almaya hakkımız yoktur. Medeniyet de bu değil midir? Ne var ki dinozor zihniyet bu inceliği kavrayamaz. Bir kızın başı mı kapalı? Hemen konuşur: “Bunlar gericidir. Ülkeyi gerilere götürürler” derler. Camiye giden bir memur, bir asker, bir doktor mu gördüler, hemen yaygarayı basarlar: “Eyvah, laiklik elden gidiyor” derler.
Söyleyin Allah aşkına, bu zihniyet bu ülkeye, bu millete ne yapabilir? Yapacağı bellidir: Baskı, dayatma, dışlama, hakaret ve iftira.
Öyle ise açılım kavramı, sadece bir partinin, bir iktidarın değil, herkesin, her kurumun, her vakfın, derneğin, sağduyu sahibi olan yani vicdanı olan herkesin vazifesidir. İstanbul Üniversitesi Rektörü’nün Kürdoloji projesi ne kadar güzel, olumlu bir adım ise, bir müftümüzün, bir İmam/Hatip Lisesi müdürümüzün toplumsal barışa katkı sağlaması için vereceği mücadele de o kadar onurlu ve olumlu olarak ele alınmalıdır.
Bu ülkenin, sadece kendilerine ait olduğunu, başkalarının söz sahibi olmasının mümkün olmayacağı düşüncesiyle hareket edenlerin, bu ülkeyi nasıl tıkadığını, bu ülke üzerinde nasıl bir tuzakların, oyunların, hilelerin yapıldığını dağdaki çobanımız bile anladı.
Şimdiye kadar güvenmediğimiz gibi, bundan sonra da aynı tavrımızı sürdüreceğiz. Atatürk’ü, laikliği, demokrasiyi kullananları, “vur patlasın çal oynasın” diyenleri sevmiyoruz ve sevmeyeceğiz. Düşüncelerine, fikirlerine hiç ihtiyaç duymadık ve duymayacağız. Ülke insanına yönelik meşru olan her çeşit açılımı, hizmeti yapacak ve haksızlıkları önleyecek olan kurum, kuruluş, teşkilat, vakıf, dernek ne olursa olsun hepsini destekleyeceğiz ve hizmetlerin içinde olmaya çalışacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Büyük Arşivi