Çok laf yalansız, çok para haramsız olmazmış
Atalar bilirler de söylerler, bizler gibi işkembeden atmadan, yaşanmış olayları özetleyip dile getirirler. “Çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz” derken, insanların önüne ciltler dolusu kitaplar koymak yerine, gazete ve dergilere ihtiyaç hissettirmeden anlatacaklarını bir cümleyle anlatıverirler.
Çok konuşanların sözlerine ve beden dillerine bakarım da sadece konuştuklarıyla yalan söylemezler, beden dilleriyle söyledikleri yalanı öyle ispat etmeye çalışırlar ki, gözleri bir yana, elleri başka bir yana kayar. Yalan söyleyen kişilerin el kol hareketleri aynı istikamette hareket etmez, hep birbirine tezat hareket ederler.
Çünkü dil yalan söylerken, kalp ve akıl, yaratılış gereği itiraz eder ve beden bunalıma girer. Bu sebeple insanların yüzü kızarır, sağa sola bakar, eli kolu dolaşır, sesini yükseltir, kızar, bağırır, kendisine inanılması için psikolojik baskı yapar falan filan.
İşte burada akıl ve kalbin yalan söyleyen kişiye itirazına o şahsın gücü yetmez. O hareketler kişinin hükmü dışındadır. Hâlbuki insan az konuşsa, yalan söylemek zorunda kalmayacaktır. Az laf yürekten, çok laf öfkeden gelir. Öfkesini yenen insan sabırlı insandır.
“Çok para haramsız olmazmış.” İşin bu kısmı çok çetrefilli. Kimsenin ne parası ne pulu, beni hiç ama hiç ırgalamaz. O sebeple aşağıda neler söyleyeceğimi bilmemekle birlikte hiç kimseye ve hiçbir yere; “Gelinim sana söylüyorum, kızım sen anla” falan demiyorum.
Geçenlerde sevdiğim bir arkadaşım, o da beni çok sevdiğini her fırsatta söyler. İktidar yanlısı biri olduğum için hafif biraz buruk sever. Birbirimizi çok severiz, fakat siyasi düşüncelerimizden dolayı biraz buruk davranırız. Böyle bir sevgiyi; “Olmaz olsun böyle sevgi” şarkısına yaslamak lazım ya neyse.
İnsan bir dostunu sever ve bu sevgisinin önüne dünyalık birtakım gaydırı guppak meseleler çıkararak engel olacaksa, o kişiler birbirlerini sevmesinler daha iyi. Hiç olmazsa birbirlerini kandırmamış olurlar. Siyasi ayrılıklarından dolayı “Mü’minler kardeştir” emir ve tavsiyesini reddetmek yürek ister, demek ki böyle yapanlar bir hayli yürekliler.
Bu arkadaşım, iktidarı destekleyen tarafıma gönderme yaparak şikâyette bulundu. “AK Parti iktidarında ve belediyelerinde birtakım yolsuzluklar varmış. Tayyip Bey’in bundan haberi niye yokmuş.” Şimdi böyle bir soru, kişinin önyargılı ve peşin hükümlü olduğunu gösterir. Ben de “Yok” demiyorum. “Var” demek için de elimde bir belgem yok.
Hükümette veya bir belediyede yolsuzluk yapılacak ve Tayyip Bey bundan haberdar olacak öyle mi? Nasıl olacak bu? Vahiy dönemi kapandı. Evliyalar, veliler de böyle işlere bakmıyorlar. Yani Tayyip Bey’in memurları değiller. Madem o şahıs, bir rüşvete veya yolsuzluğa şahit oldu, o zaman gidip ilgili mercilere durumu anlatmalı ve yurttaşlık görevini yapmalı. Daha da olmazsa kamuoyu ile paylaşmalı. Doğru olan bu değil midir?
İşte Vakit Gazetesi burada. İspat edilen her yolsuzluk haberi, benim gazetemde yayınlanır ve hatta canını çıkarırlar. İktidardan şikâyet eden arkadaşıma dedim ki; “Haydi o çok güvendiğin adamı bana getir, şahit olduğu, gördüğü, bildiği bütün yolsuzlukları anlatsın. Hiçbir belge istemeyeceğim, hiçbir şahit istemeyeceğim, adını soyadını vermeyeceğim ve anlattığı her şeyi yazacağım. Adamsa kaçmasın, bilgi versin.”
Arkadaşımdan gelen cevap şu oldu: “Ama bu adam bir iş adamı, sonra işinden gücünden olur.” “Bu adamın parası çok mu?” dedim. “Evet” dedi. “Helal ve harama dikkat eder mi?” dedim, “Evet” dedi. O zaman malum kişiye söyle; “Çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz.” Başkalarına bakacağına biraz kendi cüzdanı ile vicdanına baksın.
Vicdanını cüzdanına endekslemiş insanlardan “adalet, merhamet, şefkat” sadır olmaz. Olsa olsa, “açgözlülük, hırs, kin, öfke ve haset” doğar. Saydığım bu özellikler de Müslüman kimseye yakışmaz. Müslüman, herkesten önce kendisiden emin olan kişidir.
Zatından emin olmayan kişinin Müslümanlığını kimse yargılama hakkına sahip değildir, fakat hem sözüyle, hem parasıyla, hem insan ilişkileriyle toplum içinde nasıl bir yeri yurdu olduğunu bilerek hareket etmeli ki, “güvenilir” sıfatını kazanabilsin. Söz büyüdür, iyisi de kötüsü de bir yapışırsa, kolay kolay unutulmaz ve etkisi sürer.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.