Bugünkü dersimiz CHP
Dün mavranın bini bir paraydı, bugün bini yarım para...
Yarın muhtemelen parasız olacak... Sokağa düşecek aldatıcı mavra sloganları...
Ukalalık yapmayalım, soralım...
Yeryüzünde ne kadar ot-yaprak varsa yenildiğine şahit oldunuz mu?
CHP iktidarını bilenler 1942 kıtlığını, açlığı da bilirler...
TC vatandaşlarının buğday renkli zencileri seçmeden ot yemeyi öğrenmişti... Halbuki koyunlar, sığırlar hangi otun yeneceğini, hangisinin yenmeyeceğini seçerlerdi...
O günler hatırlatıldığında; İsmet İnönü’den menkul bir savunma ile çıkarlar karşımıza:
“Ben sizleri aç koydum amma babasız koymadım...”
Yani savaşa girmemişiz... Halbuki savaşa girilse açlıktan telef olan insan sayısı kadar telefiyat verilmezdi...
“Yol parası” isimli bir meşruiyeti tartışılır vergi vardı... Ya 12 lira para vereceksiniz, ya 12-15-20 gün gereksiz dağlarda, vadilerde yol yapımı için çalışacaktınız... Süre, başınızdaki emir kulunun insafına kalmıştı.
Oralarda da epey zayiat verildiğini bilirim ben...
Aşar, köylünün deyimiyle “Öşür” vergisinden haberiniz var mı?
Osmanlı’nın ayak tozuna bile tahammül gösteremeyen CHP iktidarında, çiftçinin mahsulünden görünürde % 10, esasında ise yüzde 50 mahsulüne el konulurdu...
Hasat günlerinden CHP mensubu ağaların akrabalarından “Öşür kolcusu” adı altında zebaniler gelirdi köylere... Savrulan ve samanı ayrılan mahsule vaziyet edilirdi... Tabii vatandaş ailesini geçindirmek için çok yollara başvururdu... Kendi malını hırsızlamayı CHP öğretti Türk insanına.
Devlet idaresi de bir tuhaftı...
Hem vali, hem belediye başkanı, hem de parti il başkanı yapılırdı partili kodamanlar...
Üçünü bir arada yürüten erkandan Nevzat Tandoğan isimli olanı çok meşhurdu... Hani, “Bu ülkeye komünizm gelecekse onu da biz getiririz” diyen zatı muhterem(!)...
İstanbul vali ve belediye başkanı, ayrıca CHP İl Başkanı, Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay en çok şu sözüyle tanınırdı...
Seçim yakın, güya seçim olacak... Küçük Vali, İsmet İnönü’ye “İşte İstanbul paşam, görüşünüze hazırdır” diye tekmil verir... Amma o seçimde İnönü ve partisi seçimleri kaybeder, DP (Demokratik Parti) iktidara gelir...
CHP artık iktidar olamayacağını anlar ve yalan/yanlış tezviratlara başlar, darbeciliğin temellerini atar... 27 Mayıs darbesi CHP’nin, yani İsmet İnönü’nün unutulmaz eserlerinden birisidir...
Yine bizim CHP, Ankara’ya iş için gelen vatandaşları şehir girişinde çevirir, varoş semtlerine sevkederdi... Kızılay ve benzeri modern semtlere çarıklı, şalvarlı insanlar sokulmazlardı...
CHP, İnönü’lü yıllarda asla ve kat’a “Atatürkçülük” yapmamıştır... Hatta Atatürk ismini paralardan, ders kitablarından, posta pullarından sildirerek, İsmet Paşa resimlerini koymuştu yerlerine...
CHP, basına sansürü hiç üstüne almaz...
Ne yazık ki iktidarları döneminde Matbuat Umum Müdürleri vardı... “Kapattım” der, kapanırdı gazeteler, dergiler...
Hatırlardan asla çıkmayacak bir uygulamaları da “Tabutluk” diye anılan işkence odalarıdır...
Kimler geçmedi o tezgâhtan?
Her şeye rağmen ben bu milletin ferasetine hayranım...
Yeri geldiğinde bilumum basının, bilumum bürokrasinin, askeriyenin, finans kaynaklarının desteklemelerine rağmen CHP’yi iktidar etmeyen milletimiz ne büyüktür...
Şimdikiler biliyor o büyüklüğünü, azmini ve dolayısı ile halkımıza 1950 öncesindeki gibi diş biliyorlar...
Gün geldi Ecevit’i şişirdiler ve gördünüz kaç kıratlık olduğunu...
Günü geldi başka isimler öne çıkartıldı...
Hepsi unutuldu... Kala kala Deniz Baykal ve saz arkadaşları kaldı gördüğünüz gibi...
Siz “dırıl”ı da bilmezsiniz... CHP iktidarı zamanında karneyle satılan basit bir bez dokumasını nereden bileceksiniz?
CHP iktidar olsa (olamaz ya), hepinize dırıl giydirir alimallah.
Karneyle turp sattırır, çökelek sattırır...
Basını bırakın, ağzınıza fermuar çektirir CHP zihniyeti... Sansürün Türkçelerini öğrenirsiniz... Bu günlük dersimiz bu kadar...
==============
Hâlâ milliciyiz ve hâlâ dindarız
Biz eski model insanlarız arkadaş.
Hiçbir yerde yokuz, ya her yerde varız
İt kim, insan kim, geç anlarız arkadaş.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.