Elveda Huzur, Elveda Kanaat
FARKINDA MISINIZ zaman çok hızlı akmaya başladı. Bir tarih cycle’nin sonuna doğru zaman süratlenirmiş... Eskiden bir senede olan vak’alar şimdi bir ayda oluyor. Dünya hercümerç... Eskiden yabancı bir ülkeye mektup yazıp cevabını almak bir ay sürerdi. Şimdi e-mail ile ne kadar çabuk iletişim kuruluyor... Ahir zamanda zina ve bina çoğalacakmış. Galiba haddinden fazla çoğaldı... Dünya fitne ve fesat ile dolu... Zulüm zulüm zulüm... Onlar biz ıslah için çalışıyoruz diyorlar. Yalan söylüyorlar, onlar ıslah için değil ifsad için çalışıyor... Kan kan kan... Ne kadar çok feryat ve gözyaşı var... Bir yanda yüz milyonlarca obez, öbür yanda milyarlarca aç. Obezler yeteri kadar yeseler, açların da karnı doyacak... Para çıldırmış, kudurmuş... İnsanlığın büyük bir kısmı Altın Buzağı’ya tapar hale gelmiş... Para, seks ve lüks... İnsî şeytanlar o kadar çoğalmış ki, cinnîlere iş kalmamış... Ateş ateş ateş... Bu yaz Yunanistan nasıl yandı hatırlıyor musunuz? Amerika’nın California eyaleti nasıl tutuştu? Dünya eskisine nisbetle daha çok sallanıyor, zelzeleler çok arttı... Yanardağlar patlıyor... Seller, tufanlar, kasırgalar... Kutuplardaki buzlar hızla eriyor, yakın bir zamanda nice sahil ülkesi su altında kalacakmış... Dünyanın akciğeri Amazon ormanları yok ediliyor... Onbinlerce hayvan, böcek, bitki türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya... İnsanoğlu paraya doymuyor... Altın ve gümüş, dolar ve euro... Beşeriyet hıza tapıyor... Sesten hızlı uçaklar, saatte 250 kilometre yol alan trenler, otoyollarda şimşek gibi seyreden arabalar... Nemrud’ların ve Firavun’ların sayısı ne kadar çoğaldı... Yığınla Samirî var yeryüzünde... Akıl ve bilgelik gitmiş, hırs ve ihtiraslar gemi azıya almış... Dünyayı ve insanlığı bir kere değil, on kere değil, binlerce kere yok edecek nükleer silâhlar yapılıp depolanmış... Aç insanlar bir lokma ekmeğe muhtaç, ötekiler Mars’a uzay gemisi göndermek için çalışıyor. Sevgi, merhamet, güvenlik, hoşgörü, barış kaçmış, şimdi meydan kine, düşmanlığa, fanatizme, savaşa kalmış...
Tabakhane işçileri pis kokulardan rahatsız olmazmış. Bizler de dünyanın bugünkü pis haline alışmış, kanıksamışız... Bu dünya eski dünya değil. Eski dünyada, henüz tren yok iken İstanbul’dan Ankara’ya atlarla develerle 14 günde gidiliyordu ama insanlık vardı. Yol boylarındaki kervansaraylarda yolculara ve binitlerine üç gün kalacak yer gösteriliyor, aş veriliyordu.
Denizlerde yelkenli gemilerle yol alırken, dünyayı havaya uçuracak, insanlığı yok edecek, kalanları taş devrine geri döndürecek nükleer silâhlar yoktu.
Eskiden bir ülkenin hükümdarı aklını yitirince, zararı kendi halkına oluyordu. Şimdi bir deli, isterse üçüncü dünya savaşını bir anda patlatabilir. Öyle deliler yok değil arz üzerinde...
Einstein ne demişti? Üçüncü dünya harbini bilmem ama dördüncüsünde insanlar taşlarla ve sopalarla savaşacaktır...
Elveda eski dünya... Elveda Dersaadet’ten Ankara’ya 15 saatte giden nostaljik şimendiferler... Elveda aheste beste yol alan çarklı gemiler... Elveda ağır ağır akan eski zamanlar... Elveda komşuluk hukuku... Elveda, zenginlerin açları ve fakirleri doyurduğu o eski zamanlar...
Zaman hızlandıkça evden işe işten eve gitmek zorlaşıyor. Adam sabahın köründe uyanıyor, kahvaltı, traş, otomobiline biniyor. Bazen işine iki saatte gidiyor, Ankara’ya uçak seyahati 45 dakika... Şu zavallıya bakınız, para kazanmak için deliler gibi çalışıyor ve her haltı yiyor ama parasını afiyetle yiyemiyor. Vakti yok! Günde üç dört saat otomobil yolculuğu, eve yorgun argın geliş, yemek, televizyon seyrederken uyuyakalmış... Ne anladım ben bu zenginlikten?
Hız, bina, zina, zenginlik arttıkça merhamet pılıyı pırtıyı toplayıp kaçıyor. Ey merhamet, bizi bırakıp nerelere gidiyorsun?.. Oniki yaşındaki sersem kız manken olmak için evden kaçmış, bir ay sonra bulunmuş, bu esnada tam 16 kişi defalarca ırzına geçmiş...
Zina, bina, para çılgınlığı arttıkça din ve ahlâka saldırılar da çoğalıyor. Müdire hanım kız ögrencilere “Bacaklarınızı göstererek erkekleri tahrik etmeyin” dediği için ilericilerin, çağdaşların ne kadar hakaretine maruz kaldı... Bundan otuz sene önce beş kuruşu olmayan adamlar şimdi gökdelen yaptırıyor. Bu ülkede para ile satın alınmayan ne kaldı?.. Nice vicdan ya kiralık, ya satılık.
İnsanlığın büyük kısmı sarhoş gibi. Alkol sarhoşu değil hepsi. Mimsiz medeniyet sarhoşluğu, lüks sarhoşluğu, benlik sarhoşluğu... Ne zaman ayılacaklar?
Eskiden Mezopotamya’da bir Nemrud varmış, şimdi ne kadar çok Nemrud var. Mısır’da bir Firavun, bir de Haman varmış, şimdi yığınla Firavun ve Haman var... Altın Buzağı’yı imal eden Samirî bir kişiydi, şimdi milyonlarca...
Medeniyet ilerledikçe azgınlık, çılgınlık, beyinsizlik artıyor, ilimler ve fenler terakki ettikçe sapıklık ve kuduzluk çoğalıyor. Zenginlik, lüks, konfor ile fazilet, ahlâk, iffet ters orantılı gelişiyor.
Semâya uluyan kelplerin sayısı ne kadar çoğaldı...
Avucunuzun içine sığan bir cihazın düğmelerine basıyorsunuz ve dünyanın öbür tarafındaki meselâ Tasmanya adasındaki biriyle anında konuşabiliyorsunuz. Hattâ muhatabın resmini gösteren cihazlar da varmış. Lakin sadakat, vefa, mürüvvet, dostluk, merhamet gittikçe azalıyor. Bunların olmadığı bir dünyada cep telefonunu ne yapayım ben?
Elveda eski günler... Elveda huzur ve sükûnet, elveda gönül rahatlığı, elveda kanaat ve şükür, elveda hamiyet ve gayret... Ey fazail-i ahlâkiye, bizi bırakıp da nerelere gidiyorsunuz? Elveda insaf, elveda iz’an, elveda itidal ve temkin...
Uçaklar çok hızlı, binalar çok yüksek, cihazlar çok acayip, meskenler çok müzeyyen, bir kısım insanlar çok zengin ama bu dünyanın tadı tuzu yok. Huzursuz, barışsız, mürüvvetsiz, fütüvvetsiz, hamiyetsiz ve gayretsiz, ahlâksız ve faziletsiz, vicdansız ve merhametsiz bir dünyada yaşamak kolay mı sanıyorsunuz siz?..
Patlamaya hazır bir volkanın tepesinde, gaflet ve umursamazlık içinde piknik yapan şaşkınlara benziyoruz. Yüksek delinin biri düğmeye basacak, atomik üçüncü dünya savaşı başlayacak ve mimsiz şeytan medeniyeti berhava olacak, taş devri yeniden başlayacak. Acaba yeni taş devrinde görüntülü cep telefonu, gösterişli oto, mikro dalga ördek kızartma fırını ve diğer konforlar ve lüksler olacak mı? Olmayacak a canım olmayacak... İnsanlar yine savaşacak ama bu sefer taşlar ve sopalarla...