Türkiye, Azerbaycan ve “Kafkas İslâm Ordusu”
Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkileri normalleştirmek için milletlerarası ilgi odağı olan protokol nihayet imzalandı. Ermenistan, 1. Dünya Harbinin sonunda Anadolu ve Kafkaslarda meydana gelen boşluktan yararlanılarak, Rusya’nın ve İngiltere’nin desteği ile kurulmuş bir devlet. Bolşevik ihtilalinden sonra bir taraftan Ermeni devleti oluşturulurken; diğer taraftan, Türkiye’nin askerî desteği ile Azerbaycan Cumhuriyeti kuruldu.
Yüz yıllık tarihin önemli hadiselerinden biri elbette, Azerbaycan Devleti’nin 1918’de ortaya çıkışıdır. Bu Türk devletinin kuruluşunda Kafkas İslâm Ordusu’nun birinci derecede rolü vardır. Bu konu Türkiye’de çok fazla bilinmez ve fazla da işlenmemiştir. Kafkas Üniversitesi Kafkas Araştırmaları Enstitüsü “Azerbaycan Halk Cumhuriyeti ve Kafkas İslâm Ordusu” başlıklı hacımlı bir kitapla konuyu önemine yakışır şekilde değerlendirmiş. Kitabı Bakü’de Kafkas Üniversitesi’ni ziyaretimiz sırasında gördük.
1917 yılında, Azerbaycan’ın ortaya çıkmasına ve Türkiye’nin Rusya’nın işgaline düşmüş illerinin kurtulmasına yol açan çok önemli bir vak’a cereyan etti: 25 Ekimde Bolşevikler Rusya’da iktidarı ele geçirdi. 18 aralık 1917’de Erzincan anlaşması ile Rusya ile Türkiye arasındaki savaş sona erdi. Akabinde Kafkaslardaki Rus ordusu terhis edildi. Bu olumlu gelişmeden sonra bir Ermeni kolordusu oluşturulmasıyla Kafkaslar için kötü günlerin kapısı aralandı.
Azerbaycan’ın istiklâli için çalışan aydınlar, Osmanlı Devleti’nden Ermeni komitacılara karşı askerî destek istedi. Harbiye Nazırı Enver Paşa, Azerbaycan Türklerinin düşmana karşı teşkilatlanmaya ve savaşmaya istekli olduğu, ancak onları teşkilatlandıracak askerî liderlerin bulunmaması sebebiyle harekete geçemedikleri kanaatine vardı.
3 Mart-1 Nisan 1918’de Ermeni Bolşevik birlikleri Bakü’de müslüman katliamına girişti. 20 bin civarında insan katledildi. Bu arada, Erivan ve Azerbaycan’ın bazı yerleşmelerinde de katliamlar oldu.
Osmanlı ordusunun Irak cephesinde bulunan Nuri Paşa Enver Paşa’nın talimatıyla Musul’dan yola çıktı. 6. Ordunun 149 zabit ve 488 askeri 9 mayısta Tebriz’e ulaştı. Nahcivan ve Karabağ’ı geçerek 25 mayısta Gence’ye vardı. Genceliler İslâm Ordusunu büyük bir coşkunlukla karşıladı. Azerbaycan’ın ilk Cumhurbaşkanı Resulzade, “O zaman müdhiş bir anarşiye maruz, diğer taraftan da bolşevik tecavüzü ile tehdit olunan Gence Nuri Paşa’yı gökden inmiş hâlaskâr bir melek gibi telakki etmişdi” diyor. Kafkas İslâm Ordusu’nun harekatı, Tiflis’te Millî Şûra’nın Azerbaycan’ın istiklâl beyannamesini ilan etmesine zemin hazırladı.
4 haziranda Azerbaycan’la Osmanlı Devleti arasında dostluk anlaşması imzalandı. 5. Kafkas Fırkası Azerbaycan’a gönderildi. Ermenilerin önce Ruslara, sonra İngilizlere dayanarak Kafkaslarda sürdürdüğü soykırım, Osmanlı Ordusunun müdahalesiyle durduruldu. Nuri Paşa kumandasındaki Kafkas İslâm ordusu 1918 eylülünde Bakü’yü Ermenilerden kurtardı. Böylece kardeş Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurulmasının yolu açıldı.
Kafkas İslâm ordusu, bu harekat sırasında binden fazla şehid verdi. Şehidler listesi, şimdiki Türkiye sınırlarını da aşan bir coğrafyaya işaret etmektedir. Türkiye dışında Kudüs’ten, Kerkük’ten, Bağdat’dan, Beyrut’dan, Halep’ten, Kosova’dan, Bosna’dan şehidleri vardır Kafkas İslâm Ordusu’nun... Bu demektir ki, 20. Yüzyıldaki müstakillik mirası üzerine kurulan bugünkü Azerbaycan Devleti’nin temelinde, Osmanlı coğrafyasını temsil eden bir asker kitlesinin kanı vardır.
Azerbaycan’ın ünlü şairi Ahmed Cevad, zamanında Kafkas İslâm Ordusu’nun harekatını şöyle şiirleştirir:
Şu karşıki duman çıkan bacadan
Sen gelmeden iniltiler çıkardı
Gecikseydin, mazlumların feryadı
Yeri, göğü kâinatı yakardı
30 ekimde Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra, 4 kasımda Kafkas Orduları ilga edildi. İsteyen askerlerin Osmanlı Devleti ile alâkalarını kesmek şartıyla mahalli hükümetlerin hizmetinde kalabilecekleri ilan edildi. 1920 nisanında Kızıl Ordu Azerbaycan’ı işgal etti. Sovyet müdahalesine kadar, Azerbaycan Cumhuriyeti varlığını sürdürdü. Sovyet kontrolündeki Azerbaycan’ın sınırları çizilirken Türkiye’yle bağlantıların kesilmesi için gereken yapıldı. Nahcıvan Ermenistan’la Türkiye arasında bir ada gibi bırakıldı ve Azerbaycan’a bağlı özerk bölge oldu.
90 küsur yıl sonra, Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan ilişkileri yine gündemde. Sovyetler dağılırken Ermenistan sivil halka yönelik yeni bir soykırıma girişti ve Azerbaycan’a ait toprakları işgal etti. Bu işgal Türkiye’nin bölgeyle ilişkilerini de belirleyen bir sonuç doğurdu. Türkiye, Ermenistan sınırını kapattı. Ermenistan’ın içine düştüğü durumdan kurtulması için Türkiye’ye ciddi bir dış baskı oluştu. Türkiye ise, Azerbaycan’ın memnun olmayacağı bir sonucu kabul etmeyeceğini ilân etti.
Dr. Mehmet Rıhtım’ın yayına hazırladığı eserde, Azerbaycan’ın ve Türkiye’nin ilim adamları konuyu bütün yönleriyle ele alıyor. Kitabın sonunda yer alan belgeler ve resimler esere zenginlik katıyor. Dileğimiz, bu önemli eserin bir an önce Türkiye’de de yayınlanması.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.